Meryem Aybike Sinan
Meryem Aybike Sinan
HABER7 YAZARI

Bir ramazan tempihnamesi de benden olsun!

GİRİŞ 01.08.2011 GÜNCELLEME 01.08.2011 YAZARLAR

Osmanlı, her anlamda hayatın bütün yanlarını tanzim etmedeki hüneriyle büyük devletti. Büyük devlet, büyük millet, büyük medeniyet olmanın şartları vardır ve Osmanlı bu şartları adeta imbikten süzülürcesine en ince, en nezih ve en ayrıntılı bir şekilde yerine getirdiği için belki de hala bugün bile hasretle yâd edilmektedir.

Ramazan ayı geldiğinde, bayram geldiğinde özellikle Padişah veya diğer devlet büyükleri tarafından  “Tempihname” adı verilen bir yazılı genelge yayınlanır ve bu tempihnameler camilerde, kahvehanelerde, pazarlarda, alış veriş çarşılarında imamlar, vaizler ve tellallar tarafından halka duyurulurdu. Bu tempihnamelerde halkın ramazan boyunca uyması gereken kurallar hatırlatılır ve önemli hususlara dikkat çekilirdi.

Mesela, özellikle gıda satışı hususunda fırsatçılara izin verilmez, gıda denetimi sıklıkla yapılır ve fiyatları üzerinde oynanmasına müsaade edilmezdi. Caddelerin ve sokakların temizliği, insanların sosyal hayattaki tavır ve tutumlarının nezaket dairesinde olması gerekliliği, halkın dini kaidelere daha sıkı uyması hatırlatılırdı. Yiyecek ve içecek sıkıntısı çekilmemesi için her türlü önlem alınırdı.

Ayrıca, devlet erkânı için ramazanın ilk gününden başlayarak padişahın huzurunda “huzur dersleri” verilirdi. Bu derslerde “ mukarrir” adı verilen devrin önemli âlimleri devletin önemli bürokratlarına tefsirden oluşan bilgiler verildikten sonra sorular sorularak bilgi hazineleri test edilirdi. “Huzur-u Hümayun” adı verilen bu dersler Osman Gaziden itibaren başlayıp devletin çöküşüne kadar devam ederdi.

Ayrıca hamile kadınların ve hasta kimselerin aleni yiyip içmeleri yasaklanırdı. Camilerin sabaha kadar açık tutulması emri verilirdi. Padişahlar tebdil-i kıyafet yaparak sabah namazından itibaren halkın arasına karışarak yiyecek içecek fiyatları ve kalitesi hususlarında araştırmalar yapar, iftar zamanı rast gele bir evin kapısı çalınırdı.

Ramazan boyunca halkın gürültüden uzak, temiz, huzurlu bir ramazan geçirmesi için gerekli olan bütün önlemler bu tempihnameler vasıtasıyla sağlanır ramazana mahsus özel bir yaşam alanı açılırdı adeta. Yani ramazan Osmanlıya has özel ve güzel bir ritüele dönüştürülerek oruç tutma ve ibadet adeta bir sanat şeklinde, en özel ve güzel şekliyle yaşanası kılınırdı.

Geçen gün bir radyo sohbetinde Tarihçi Prof.Dr. Ahmet Şimşirgil Hoca, Osmanlının bu ayı öylesine önemsemesinden dolayı ramazanın hemen akabinde bile söz arasında  “ ramazana on bir ay kaldı” kabilinden bir yaklaşım içinde olduğunu söylüyordu ki bu gerçekten altı çizilesi bir husustur.

Bütün bu saydıklarımız üç beş ayrıntı sadece. Ancak ecdadımızın yaşantısı hakkında ipucu verme noktasında yeterlidir sanırım. Günümüze geldiğimizde bunun tam tersi bir durumla karşılaşmak insanın moralini bozuyor galiba!

Bir kere dürüst olanları tenzih ederek esnafta ciddi bir fırsatçılık olduğunu, ramazan ayında insanların daha çok aldatıldığını söyleyebiliriz.  Cadde ve sokakların temizliği de hak getire. Kimseler kapısının önünü bile temizleyip süpürmez oldu. Oysa dönüp bir bakınız ninelerimize! Bırakın kapısının önünü evinin bulunduğu bütün bir caddeyi süpürmez miydi? Hiç kimse oturduğu caddeyi kirletmez, bana ne demezdi! Hiç kimse ev ve cadde temizliği yapmadan ramazana merhaba demezdi!

Sonra evlere bir huzur ve esenlik rüzgârı eserdi sanki. Kadınların bu ay performansları katlanırdı ve bu tatlı bir hava katardı hanelere. Kimseler alenen yemez içmez ayın manevi atmosferine saygı duyulurdu ki gayr-i müslimler bile özellikle bu hususa itina gösterirdi.

Bugün her yerde bir restleşme, küfürleşme, saygısızlık kol geziyor. İnsanlar açlık başlarına vurunca adeta karşısındaki insandan hırsını alıyor, tahammülsüz oluyor, kırıcı oluyor, anlayışsız oluyor. Buradan iddia ediyorum, bu saydığım hususlara bu ay ziyadesiyle tanık olacaksınız. Normal aylara göre katlanacak bu durum. Hele İstanbul’da iftara yakın trafikteki keşmekeşi hatırlamak istemiyorum bile, zira herkes birer bencillik makinesine dönüşecek!

Sonra, şefkat, merhamet, sevgi daha da azalacak! Göstermelik yardımlar yoksul insanların onurunu kırmaya devam edecek! Belediye çadırları, eleştirmeyi görev sayanlar tarafından yine hedefe konacak, yapılan iyilik, iyi niyet, incelik, toplumsal kaynaşma noktaları es geçilerek sadece siyasi tarafına dikkat çekilecek! Yine terör can alacak, yine analar ağlayacak!

İnternet üzerinden klavye kahramanları yine dedikodu yapacak, yine boş gevezeliklerle insanlık yaralanacak, zaman incinecek, vakit sessizce geçecek. Cadde ve sokaklar kuru gürültüyle inleyecek, bir hengâmede akşam olacak, bir oturumluk iftar sofrası sonrası ağırlaşan göz kapakları imsaka açılacak!

Bu ramazanda keşke devletin zirvesinden bir güzel ramazan tembihnamesi çıksa diyor içim lakin öylesine gergin bir toplumuz ki tartışmaktan güzel şeyleri düşünmeye ve yaşamaya vakit kalmıyor!

Hâsılı kelam “Ramazan gelmiş hoş gelmiş!“ Ramazanınız hayırlı ola!

Muhabbetle…

Meryem Aybike Sinan/ Haber7
meryemaybike@gmail.com

YORUMLAR 1
  • mikail 13 yıl önce Şikayet Et
    Meryem hanım size tempihname;. Bu ay sadece Ramazanı yazınız ve yine böyle çok güzel yazınız. Sağolun Varolun...
    Cevapla