Meryem Aybike Sinan
Meryem Aybike Sinan
HABER7 YAZARI

Bu kasabada davulcular tek tek uyandırıyor!

GİRİŞ 05.08.2011 GÜNCELLEME 05.08.2011 YAZARLAR

         Büyükderbent Kasabası Kocaeli’nin Kartepe ilçesinin hem kültürel hem de doğal güzellikleriyle öne çıkan en eski kasabası. Kartepe’nin eteklerinde kurulmuş,  yamaçlarında hem Körfezi hem de Sapanca gölünü temaşa ettiğiniz göz kamaştıran bir güzellikler diyarı. Maşukiye beldesiyle sır sırta vermiş bölgenin en önemli turizm yöresi olarak öne çıkıyor. Hatta Kocaeli Üniversitesi Turizm Uygulama Oteli ve Turizm Meslek Yüksek Okulu da Büyükderbent’te bulunuyor.

         Kasaba meyvecilikte de kiraz, armut, Trabzon hurması ve mürdüm erikleriyle büyük üne sahip. Kartepe kayak merkezine en kestirme yol bu kasaba’dan geçiyor ancak yolların stabilize olmasından dolayı Maşukiye kayakçıların tercih güzergahı olmuş durumda.

         Büyükderbent bölgenin en eski nahiyelerinden. Zira tarihi Tren istasyonu pek Yeşilçam filmine de ilham olmuş ve hala  kara trenlerin, yük vagonlarının sesini duyabiliyorsunuz bu istasyonda. Yüz yıl öncesinin mimari eserleri bile hala dimdik ayakta duruyor!

         Bölge nüfusu Artvin, Trabzon ve Rize ağırlıklı olmakla birlikte yaz aylarında bölgede yoğun bir şekilde inşa edilen villalara ve sitelere özellikle İstanbul, Sakarya gibi civar illerden gelenlerle bir anda nüfus kalabalıklaşıyor.

         Büyükderbent’in yine en önemli özelliklerinden birisi eğitim çıtasının hayli yüksek olması ve halkının entelektüel birikiminin sosyal yaşamda kendini özellikle hissettirmesi. Mesela şu an Ramazan vesilesiyle sabaha kadar çay bahçeleri, kafe ve  parklarda insanlar sohbet etmekte ve çeşitli vesilelerle bir araya gelmekteler. Bu huzurlu kasabada herkes aşağı yukarı birbiriyle tanışıp selamlaşıyor. Osmanlı’dan bu yana kasaba yaşantısından pek bir şey kaybetmemiş gibi. Komşuluklar, dostluklar, arkadaşlıklar hala özlediğiniz ve bildiğiniz gibi.

         Mesela oturduğumuz sitenin yanı başındaki minik evde oturan Nezahat Teyze yetmiş beşini aşmış olmasına rağmen nezaketi ve nezaheti ile ismiyle müsemma bir Osmanlı kadını. Zaman zaman yetiştirdiği bir çiçekle bana gelen ve gerçekten de sohbeti ve üslubuyla hayran olduğum Nezahat Teyze ilkokul yıllarını, o yıllardaki yaşantıyı nezih bir anlatımla anlatır ki kendisini hayranlıkla dinler ve bu tatlı serüvene o uzak ve anlamlı yıllara ben de sürüklenip giderim!

         Bir de kiminin Ebe Anne’si, kiminin Hacı Anne’si, kiminin Perihan Teyzesi olan bir büyüğümüz var ki o da bölgenin ehl-i kâmillerinden. Nerede bir yoksul var, nerede bir ihtiyaç sahibi var, nerede bir dertli var Perihan Teyze bilir zira insanlar onu anneleri bellemişler. Bölgede yaşı elliden aşağı olan herkes onun eline doğmuş dolayısıyla herkes kendisini annesi belliyor ve büyük saygı duyuyor. Milletvekili ve bakanların bile zaman zaman gelip elini öptükleri bu asil kadın da Büyükderbent’in en önemli yüzlerinden.

         Kasaba’da anlatılacak o kadar çok seçkin ve asil insan var ki onları değerli kılan ne mevkileri ne de makamları. Onları böyle bir makama yücelten insanlıkları, insanlara biçtikleri değer ve kadirşinaslıkları olsa gerek. Bu ehl-i kâmiller kasaba insanına da örnek oluşturuyor ve doğal olarak insan kalitesi de yükseliyor.

         Ramazan şimdi Büyükderbent’te bütün canlılığıyla ve güzelliğiyle öylesine kendini hissettiriyor ki her adım başı bu güzelliği yaşamak ve görmek mümkün. Beni açıkçası en çok mutlu eden ve neşelendiren şey bizim genç davulcu kardeşlerimizin nevi şahsına mahsus davulculuk hikâyeleri.

         Yaşları on sekiz ve yirmi beş yaş arasındaki bu gençlerin çoğu lise ve üniversite mezunu. Kasabanın bu cevval gençleri her sene davullarını alıp birkaç grup oluşturuyorlar ve en iyi tanıdıkları ve bildikleri mahallelerin Ramazan davulcusu oluyorlar. Grup şeklinde dolaşan bu gençler davullarını ustaca çaldıkları gibi her evin önünde durup evin aile reisini ismiyle koro şeklinde çağırıyorlar. Mesela; “ Ahmet Abii! , Cemal Hocaa! , Necmi Dayıı! , Zafer Abii! , Asım Abii! Vs…

         Bütün kasaba ahalisi bu gençlerin avazlarıyla uyanıyor sahura. Hem eğlenceli bir ortama dönüşüyor sahur zamanı, hem de böylesine eğitimli genç nesil arasında ramazan kültürü modernize olsa da yeni bir boyut ve anlam kazanıyor! Şahsen ben gerçekten de çok mutlu oluyorum. Bu hoş ve eğlenceli Sahur davulu sanırım ki sadece bizim kasabaya mahsus ve benzeri de yok gibi. Ancak bizim gençlere birkaç ramazan manisi bulup versem mi diye düşünmüyor da değilim! Olur ya belki ara nakarat olarak mani de dinleriz bundan böyle, kim bilir!

         Büyükderbent Kasabasına yolunuz düşerse bir geceyi mutlaka burada geçirmenizi dilerim zira hayallerimizdeki kasabayı bulacak ve belki bir hikâyedeki, belki bir filmdeki ve belki bir romandaki bir kareyi yaşacaksınız. Bu öyle uzak bir ihtimal değil. Hatta çok çok yakın bir ihtimal, gerçekten!

         Ramazan-ı Şerifiniz hayırlı ve uğurlu olsun.

         Muhabbetle Efendim!

Meryem Aybike Sinan/haber7
meryemaybike@gmail.com

YORUMLAR 1
  • Ezel 13 yıl önce Şikayet Et
    Harika!. Ne mutlu size sayın yazar. Anadoluda böyle kasabaların olması insana güç ve umut veriyor. Ramazanın bu şekilde kutlanması ise ayrı bir güzellik. bütün Derbentlileri kutlarım. saygılar.
    Cevapla