Meryem Aybike Sinan
Meryem Aybike Sinan
HABER7 YAZARI

Hz. İbrahim, aşk ve iki kadın!

GİRİŞ 29.08.2011 GÜNCELLEME 29.08.2011 YAZARLAR

Yepyeni bir romanı soluk soluğa iki günde okudum.

Nesil Yayınlarından çıkan dumanı üzerinde yepyeni bir roman geçtiğimiz günlerde raflardaki yerini aldı. Kitabın ismi Aşk-ı Sükûn. Edebiyatçı-Yazar Nuriye Çeleğen’in kaleminden farklı ve şiirsel bir üslupla yazılmış roman önümüzdeki günlerde adından çokça bahsettirecek gibi.

Nuriye Hanım şair ve yazarların harman olduğu Kahramanmaraş topraklarından edebiyat dünyamıza yıldız gibi düşmüş iyi ve yetenekli bir yazar. Halen hayatına Edebiyat öğretmeni olarak devam etse de düzinelerce kitaba imza atmış, geleceğe kalacak eserler bırakma noktasında iddialı bir yazar.

Aşk-ı Sükûn Hz. İbrahim ve sevgili eşleri Hz. Hacer ve Sare’nin büyük aşkları karşısında bir büyük Peygambere yakışacak şekilde orta yolu bulması,  Yüce Allah’ın emir ve yasaklarını hayata geçirerek nefsinden, hayatından, ikinci karısı Hz. Hacer ve oğlu Hz. İsmail’den nasıl vazgeçtiğini romansı bir dille anlatıyor.

Roman genellikle Hz.Hacer’in dilinden anlatılıyor. “Her kadın bir Hacer’dir” kitabın ikinci ismi. Hz.Hacer’i bir kadının ağzından dinlemek, bir kadın yüreğiyle hissetmek ve anlamak sanırım kitabı değerli kılan bir başka husus. Hacer bütün kadınlar gibi sevdiğini kıskansa da Allah’a tam teslimiyeti, gerçek aşkın kalbe inip orada varlığını devam etmesini fiziksel yakınlıktan daha önemli buluyor.

Peygamber eşleri de olsa kadının her yerde ve her mekânda kadın olduğu gerçeği ile tanışıyorsunuz. Çocuğu olmadığı için Hz. İbrahim’i kendi ısrarlarıyla Cariyeleri Hacer ile evlendiren Hz. Sare Validemizin Hz. Hacer’in İsmail’e hamile kalmasıyla nasıl ciddi bir kıskançlık nöbetine tutulduğunu görüyor

Sonrası malum.

Hz. Hacer ve oğlu İsmail’in Allah Teâlâ tarafından da onaylanan sürgünlüğü.  Ve bu sürgünlüğün karşılığı olarak birçok nimetin kendilerine sunulması,  Kâbe’nin inşası ve zemzem’in bir lütuf olarak kendilerine bahşedilmesi ve ıssız bir çölün büyük bir mucizeyle bütün insanlığın buluştuğu bir kutlu mekâna dönüşme serüvenini yakalıyorsunuz ve yüreğiniz yanıyor, susuyorsunuz, derin bir suskunun içine düşüyorsunuz.

Gerçek aşk ve mecazi aşkı en derin bir şekilde yaşayan köle ve cariye Hacer’in Hz. İbrahim’e olan büyük aşkı ve Yüce Allah’a olan tam inancı ile nasıl Hz. Hacer olduğunu görüyorsunuz.

Gerçek aşk, Aşk- Sükûn’da bir nevi Hz. Hacer ağzıyla masaya yatırılıp sorgulanıyor. Kıskançlığını nasıl yendiğini, kalbini şeytana ve türlü vesveselere nasıl kapattığını, kendisini çöllerde bırakıp giden Hz. İbrahim’e değil kızmayı, ona nasıl sevgi ve hürmet duyduğunu ürpererek okuyorsunuz.

Kitabı bitirir bitirmez yazar Nuriye Çeleğen Hanımefendiyi aradım. Zira böylesi destansı ve şiirsel bir romanı nasıl ve hangi duygularla kaleme aldığını merak ediyordum. Kirpiklerimde gözyaşlarımın ıslaklığı kurumamışken kitabın yazarına:

 “Bu kitap nasıl ortaya çıktı, çok gerçekçi, ” diye sordum.

 Nuriye Çeleğen çok kibar ve nezaketli bir hanımefendi. Eserini niçin kaleme aldığını şu şekilde ifade etti:

 “Yaklaşık on yıldır Hz. Hacer ile birlikteyim. Haç vazifemi yaptığımda kalbime girdi ve on yıldır gece gündüz benimleydi ve araştırdım, okudum, inceledim, hissettim, düşündüm… Her yerde ve her şeyde Hz. Hacer vardı. Bu yeryüzüne gelmiş en dindar, en inanmış ve en kutlu kadınlardan olan bu Allah yolunun sevgilisi bir anda gelip romanıma konuştu, anlattı.”

Nuriye Hanım vesile olmuş sanki.

Hz. Hacer, anlatıyor, özlemlerini, hüzünlerini, Sare validemize karşı olan sevgisini, kaderine olan itirazsız kabulünü, bütün meşakkatlere katlanma sebebini, analık şefkatiyle kadınlık gururu arasında yaptığı tercihi, Cebrail aleyhi selam ile karşılaşmalarını, en zorlu anlarında kendisine gönderilen lütufları vs…

Aşk-ı Sükûn’da Hz. Hacer konuşuyor!

İki kadının aşkını anlatıyor. Beşeri aşkta kazanan kadın Sare validemiz ile gerçek aşkta kazanan kendi yüreğinin farkını ortaya koyuyor. Sare sevdiği, âşık olduğu Hz. İbrahim’i kendisinden koparıyor! Ama mecazi aşkıyla değil, yüreğine inmiş gerçek aşkla Hz. İbrahim’e Sare’den daha yakın olduğunu anlatıyor.

         Hz. Hacer kadın neden kıskanır onu anlatıyor!

         Bir peygamber eşi olmanın sorumluluğunu anlatıyor!

         Hz. İsmail’i kurban edilmek için bile bile nasıl babasıyla gönderdiğini anlatıyor! 

         Hz. Hacer yüreği aşkla dolu samimi bir kadının ihlâsını konuşuyor!

Kitap gerçekten de tanıtılmalı, okunmalı, tavsiye edilmeli. Zira tasavvufun, sanatla, şiirle, romantizmle ve hikmetle buluşturulması ancak bu kadar başarılı olabilirdi. Nuriye Çeleğen’in “Aşk-ı Sükûn- Her kadın Bir Hacer’dir” kitabını okuduktan sonra “ “bu kitabı okumasaydım, çok şey kaybederdim”  cümlesini kurdum ve yüreğimin pasının silindiğini fark ettim.

Bu dev eseri Türk Edebiyatına kazandıran kitabın müellifi Nuriye Çeleğen ile Nesil Yayınlarını bir kez daha tebrik ediyorum. Yazarın da eserin de bahtı açık ola!

Muhabbetle Efendim!

Meryem Aybike Sinan/Haber7
meryemaybike@gmail.com

YORUMLAR 9 TÜMÜ
  • Tutu 1 yıl önce Şikayet Et
    Super
    Cevapla
  • Sare 3 yıl önce Şikayet Et
    Şu da İslam dünyasının bir türlü kabul etmek istemediği bir şey. Hz Sare ,Hz Haceri kıskandığı için değil, Hz Hacer kadınlıktan analığa tekamül edemediği için çocuğa bir şey olur, kurban olur endişesi ile Hz İbrahim den onları evin dışına çıkarmasını istemiştir. Buradaki evin zahiri ev olmadığını gönül evi olduğunu düşünenlerdenim. Dünyaya bakan yönü ile gönül evinin dışına çıkarmasını istemiştir diye düşünüyorum. Yoksa onları sevme evden at manasında değil. Kur'anda da evimi temiz tut diyor Hz Allah İbrahim as ma.
    Cevapla
  • Sare 3 yıl önce Şikayet Et
    Kitabın edebi yönüne diyecek bir lafım yok. Ancak hakikat açısından çok büyük hatalar yapılmış. Analık sırrı verilen Hz Sare gibi büyük bir kadına kadınlık sırrını bilmiyordu denillerek kitap bu temel iddia üzerine yazılmış. Ancak bu çok büyük bir yanılgı. Zira analık sırrı kadınlık sırrının üstünde, kadınlık sırrını içeren bir sırdır. Kadınlığı beceremeyen analık sırrı verilmez. Hz Sare nin Efendimizi dünyaya getirmemiş olmasının sebebi Hz Hacer kadar iyi ve aşık bir kadın olmaması değil, analık sırrının kendine verilmiş olmasındandır. Hz Hacer de analık cismani tecelli etmiş, Hz Sare de gönül sırrı olarak tecelli etmiştir.
    Cevapla
  • Birgül koparan 4 yıl önce Şikayet Et
    İyi geceler şimdiki kadınlar seytandan 5 dakika önce dönmüşler ona ne demeli acaba
    Cevapla
  • AteiZm 6 yıl önce Şikayet Et
    Sare kurtulmuşmu sence o kraldan
    Cevapla