Gündemimiz durmadan değişiyor.

Gündemsiz kaldığımız günler de bir gün gelecek mi diye düşünmeden edemiyorum zira bu gündem enflasyonunda bazı hayati meseleler de arada kaynayıp gidiyor.

Doğal felaketlere çok da yapılacak bir şey yok. Depremi engelleyemezsiniz ama alacağınız bir takım önlemlerle can kaybını en aza indirebilirsiniz. Ancak bu daha çok bireysel çabalarımızla gerçekleşebilir. Devletin bütün konutları elden geçirecek hali yok elbette ama konut sahibi en azından alacağı konutun niteliklerini tetkik etmek ve tercih etmek gibi bir hakka sahiptir.

Her şeye rağmen bütün önlemlere rağmen doğal afetler karşısında bazen çaresiz kalıyoruz bu doğru. Allah bütün toplumu bu tür felaketlerden korusun!

Ama bir felaket var ki beni açıkçası ürküten, tedirgin eden bir felaket. Hem de sun’i bir felaket bu.

Bunun adı TIR felaketi!

Geçen haftada bu araçların sebep olduğu kazalarda çok sayıda insanı kaybettik. İki büyük kazaya da TIR sebep olmuştu ve aralarında çocuk ve bebeklerin de bulunduğu sayısız masum insan feci bir şekilde can verdi!

Geçen hafta bir öğrenci servisi bir TIR’ın altına girdi ve ne yazık ki on öğrenci feci şekilde can verirken, yirmiye yakını da yaralandı. Hergün ülkenin değişik bölgelerinden bu tip haberler alıyoruz. Neden kimseler bu konuyu gündeme getirmez, neden en yetkili kişiler bile seyirci locasından seyrediyor bu meseleyi?

Bizim asıl üzerinde durmamız gereken felaketlerden birisi de işte bu TIR felaketidir! Önlem alınmazsa bu araçların öldürdüğü insan sayısı depremin öldürdüğü insan sayısını geçecek! Sadece bir hafta içinde TIR kazalarında yirmiden fazla insanımızı kaybettik ve bunların yarıdan fazlası çocuk idi!

Bu meseleyi daha önce de yazdık, yine yazıyoruz. Bu araçlar için neden bir takım tedbirler alınmaz, neden denetimler eksik ve sonuçsuz acaba?

Günlerce uykusuz bir şekilde araba kullanan TIR şoförlerinin trafikte canavar kesilmesi nasıl engellenir, neler yapılmalı? Bu dehşetli kazalarda ağır kayıplar verilirken neden yetkili ağızlar oruç tutarlar anlamış değilim. Hemen her gün mutlaka ama mutlaka bir TIR kazası haberini okuyoruz ve ne yazık ki bu kazalarda hayatını yitiren genellikle diğer araçlardaki insanlar oluyor!

Şehirlerarası çalışan otobüslerde iki şoför kullanma şartı getiren yetkililer çok uzak bölgelere çalışan bu ağır vasıtalara iki şoför şartını neden getirmez acaba? Günlerce uykusuz ve yorgun bir şekilde direksiyon sallayan ve çok düşük ücretlerle çalıştırılan bu insanların durumu neden görmezden gelinir?

Çünkü TIR çok büyük şirketlere çalışır, çünkü onların malları taşınır, çünkü onlar böyle isterler! İşleri en az parayla dönerse iyi kar yaparlar!

Bir gün bir seyahat sırasında tanınmış bir ulaştırma şirketinde yönetici pozisyonunda çalışan bir hanımla tanışmıştım ve bu konuları konuşmuştuk ancak duyduğum şeyler gerçekten de kanımı dondurdu.

Mesela, yabancı bir ülkeye TIR malı götürdü diyelim. O şoför, TIR’ı orada bırakıyor ilk uçağa atlayıp Türkiye’ye dönüyor ve ikinci TIR’ı alıp gidiyor aynı ülkeye. Sonra daha önce bıraktığı TIR’ı Türkiye’ye getirdikten sonra diğer aracı almak için uçağa biniyor bu kez!

Yani tek şoförle dört adam işi yaptırılıyor bir hafta içinde!

Daha ucuza işleri kapatılmış oluyor böylece.

Açıkçası ben inanmak istemedim.

Defalarca kadına sordum aynı şeyleri yineledi. Dehşet ve hayret içinde kaldım, pes dedim.

Daha neler var neler!

Aylarca evine gidemeyen, tatil yapamayan, dinlenemeyen ve kazancı yeterli olmayan TIR şoförlerinin trafikte yarı uykulu, yorgun ve bitkin bir şekilde diğer insanlarla aynı asfaltın üzerinde araç kullanması akla ziyan bir şey, bu kesin!

Peki, ne olacak diyeceksiniz, onları trafikten men mi edelim? Elbette hayır, onlarla aynı yolları kullanmak mecburiyetindeyiz. Ama bu mecburiyet bizlere ölüm getiriyorsa ve bunun sebebi de yukarıda saydığımız hususlar ise devletin acil önlemler alması, bir takım yaptırımlar uygulaması gerekmez mi? 

 İki şoför kullanma zorunluluğu, sağ şeritten diğer şeritlere asla geçilmemesi lüzumu, sık sık uyku ve dikkat testlerinin yaptırılması, kazalara karışan araçlara ağır yaptırımların uygulanması, trafik polislerinin özellikle bu araç şoförlerine göz açtırmaması gereklidir.

Aksi takdirde “AcıTIR” olaylarının önüne geçilmez ve her hafta yirmi vatandaşımız ve belki de biz suçsuz yere, başkasının kusuru yüzünden canımızdan olacağız! Yine Ocaklar sönecek, yine gencecik hayatlar bitecek, masum insanlar canından olacak!

Lütfen bu sun’i felakete birileri artık dur desin!

Muhabbetle kalınız.

Meryem Aybike Sinan - Haber 7
meryemaybike@gmail.com