Meryem Aybike Sinan
Meryem Aybike Sinan
HABER7 YAZARI

Sanatçılar siyaset yapmalı mı?

GİRİŞ 24.12.2012 GÜNCELLEME 24.12.2012 YAZARLAR

Biz Karadenizli olmayan türkü severlere bile bu yörenin türkülerini sevdiren, öğreten, kulaklarımıza çalan hep o oldu. Onun güzel türküleriyle büyüdük, onun sesiyle öğrendiğimiz Karadeniz türkülerini onun yorumuyla mırıldandık, türkülerle Karadeniz'i bildik, sevdik…

Cenazesinde toplumun her kesiminden insan ve her partiden siyasetçi vardı. Kamil Sönmez gerçek bir sanatçı gibi yaşadı ve gerçek bir sanatçı gibi de uğurlandı!

Kamil Sönmez için toplanan kalabalığı görünce sanatçı siyasetle uğraşmalı mı diye bir soru geldi aklıma. Ve bir zamanlar severek dinlediğim sanatçılar!

Sabahat Akkiraz da benim türkülerini büyük beğeniyle dinlediğim bir sanatçı idi. Artık benim için bir sanatçıdan ziyade bir siyasetçi! Bu kadar güçlü ve güzel bir sesin neden siyasete soyunduğunu, siyasette ne bulduğunu hala anlayabilmiş değilim. Oysa vekillik yapacak birçok insan bulunurdu ama türkü söyleyecek bir başka Sabahat Akkiraz yok! Çıkacağını da sanmıyorum…

Hiç unutmuyorum aynı hataya Arif Sağ da düşmüş ve eski sanatçı kişiliğine bir daha dönememişti! Bu önemli bağlama virtüözü bu siyaset hevesini keşke kendi içinde tatmin etseydi.  Sanatçının bir dünya görüşü olmalı elbette ama asla bunu ifşa etmemelidir!

Bir toplumun sanat erbabı ki bu ses sanatçısı, yazar, şair, tiyatro sanatçısı, sinema sanatçısı, bestekâr vb. kim olursa olsun topluma örnek teşkil edecek bir standartta ve makul bir çizgide yaşamalıdır. Çünkü sanatın siyaseti olmaz, olmamalıdır! Sanatçının siyaset üstü doğruları ve yaklaşımları olmalıdır.

Sabahat Akkiraz'ı eski duygularımla dinleyemediğimi fark ettiğimde kesinlikle  “Sanatçı asla siyasete girmemelidir!” dedim.

Kamil Sönmez gidince uzun uzun bunu düşündüm ve bir de artık kültür ve müzik adamlarının gittikçe azaldığını, yetişmediği ve bu alanların çoraklaştığı izlenimine kapıldım.

Usta türkücülerimizin, sanatkârlarımızın bir bir dünyayı terk edip gittiği şu günlerde artık iyi isimlerin yetişmediğine dair kanaatlerim de iyice pekişiyor.  Türkülerimiz, şarkılarımız sanki yoz bir alana çekilmiş yeni baştan ilgi görecekleri, dinlenecekleri bir zamana kadar meydanlardan çekilip derin bir suskunun içine düşmüşler gibi bir durum var ortalıkta!

Artık ne türkü seviyor ne türkü dinliyoruz…

Ne de güzel besteler yapılıyor! Hele gençlerin türkü ve şarkı dinlediklerine uzun zamandır şahit olmuyorum. Hepsinin kulağında cep telefonlarından pop, rack ve metal müzik gürültüyle dans ediyor. Duygu dünyaları ekşin duygularla coşmuyor, test, tost ve sınav derken günler gelip geçiyor ve hissiz, katı, moral değerleri körelmiş yepyeni bir nesil, gelecek denen zamanı ele geçirmeye çalışıyor!

Tefekkür eden, ülkenin geleceği için kaygılanan birçok yetişkin kimsenin özellikle kültür adamlarının altını çizdikleri bu kültürel yozlaşma, kimliksizlik, kültürsüzlük önce musikide kendini göstermiş ve altın devrini yaşıyor!

Çok değil, on beş, yirmi beş yıl öncesine gidersek toplumda her kesimin dinlediği
“Arabesk” adında bir müzik türü vardı. Arabeskçiler Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, Müslüm Gürses, Hakkı Bulut, Hüseyin Altun, Bergen, Küçük Emrah, Ceylan gibi isimler toplumun bazı kesimlerince gözyaşı sağanağında dinlenirlerdi.

Benim o zamanlar burun kıvırdığım bu sanatçıların aslında ne kadar önemli hizmetlere imza attığını, toplumun duygu ve his dünyalarını şarkılarıyla, yorumlarıyla besleyip insanların hassasiyetlerini olumlu anlamda geliştirdiklerini şimdi yığın yığın duygusuz, hissiz insan öbeklerini gördükçe daha iyi anlıyorum galiba!

Hala arka fon müziğinde “Yedi Karanfil” ezgilerinin kullanılıp çalındığı şu günlerde daha yeni ve daha güzel ezgiler oluşturamadığımıza yanmalı mıyız bilemiyorum! Şu var ki müzik piyasası öldürücü bir darbe almış durumda.

Kamil Sönmez olmayınca “Çay elinden öteye gidelum yali yali” türküsünü söyleyecek birisini belki bulursunuz ama o tadı ve tınıyı yakalayamazsınız! Turan Engin gideli ”Engin ol gönül engin ol” türküsünü hakkıyla söyleyen olmadı desem abartmış mı olurum?

Ve kültürden, sanattan, histen nasiplenmeyen bizler, dünya görüşü hiç fark etmiyor, öyle hesaplı, öyle kaba, öyle ham, öyle çiğiz ki yüreklerimizin dokusu bütün renklerini kaybetmiş durumda. Musiki, türkü deyip geçmeyelim, zira bu tip müzik unsurları duygularımızın, düşünce ve hislerimizin dışa vurumlarıdır. Zira bir insanın küpünde ne varsa dışarıya o sızar”

Sözlerimizi Yahya Kemal Beyatlı'nın şu anlamlı beytiyle bitirelim:

“Çoğu insan anlayamaz eski musikimizden

Ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden”

Muhabbetle kalınız.

Meryem Aybike Sinan- Haber7

meryemaybike@gmail.com

YORUMLAR 2
  • abdullah nezih kaleli 11 yıl önce Şikayet Et
    tabi yapmalı- ammaaaa. tabi siyaset yapmalı, ama sol siyaset yapmalı, akp ve rte ye devamlı giydirmeli ki karnı doysun, para kazansın. müjdat gibi levent gibi, tarık gibi, bu işin ekmeğini yesin. sağ siyaset ekmek yedirmiyor ne yazık ki. ama sol siyasete avuç dolusu para dökecek zengin züppe kıyamet kadar
    Cevapla
  • turgut1 11 yıl önce Şikayet Et
    ve ileyhi turceun (ve ona döndürüleceksiniz). dünyaya gelen her kişiden yani nefes alan her kişiden bir gün gelecek ki son nefes çıkacaktır..ve nefesini verdi diyeceğiz..dünyanın nefesi adeta dünyada kalacak.hiç kimse baki değil.sen,ben biz,siz,onlar..gidenler bizden kalanlardan önce gitmiştir hepsi o..bir sonraya sıra gelir merak etmeyin..kulaklarımızı doyuracak sa müzisyenler belki öyle kimseler gelecektir ve bizde işitecek kulak cd sini koyacak el olamayacaktır..gidenlere ALLAH rahmet etsin kalanlara da hidayet dilerim..gitmek ve kalmak bir tercih değil olmazsa olmazlar içinde bir kader ve karardır..
    Cevapla