Meryem Aybike Sinan
Meryem Aybike Sinan
HABER7 YAZARI

Mescid bilime engel mi?

GİRİŞ 31.12.2012 GÜNCELLEME 31.12.2012 YAZARLAR

Bilim insanı olduklarını söyleyen ve elindeki pankartlarda “mescit değil laboratuar istiyoruz” diye yürüyen profesör, doçent ve doktorları yüzümüzde müstehzi nazarlarla seyrettik.

Bilmem ki böylesi bir duruma gülmeli mi ağlamalı mı idik?

Üniversite dine karşı mı, bu duruşun gerekçeleri ne olabilir diye düşünürken aklıma Bediüzzaman'ın çağları aşan eğitimle ilgili sözleri geldi.

Fen bilimleri ve din bilimleri hakkında Üstad şunları söylüyordu:

Vicdanın ziyası dini ilimlerdir, aklın nuru fen ilimleridir. İkisinin birleşmesiyle hakikat tecelli eder. O iki cenah ile talebinin himmeti pervaz eder(kanatlanır). İftirak ettikleri(ayrıldıkları) vakit birincisinde taassup, ikincisinde hile ve şüphe tevellüd eder (doğar).

Üstadın bu sözlerini dikkatli analiz etmede yarar görüyorum. Tek başına bir fen ilimi hile ve şüpheye götürür diyor. Ne demek bu? İçinde iman olmayan hangi bilim insana faydalı olur, hangi ilim doğru olur, hangi buluş insana hizmet eder? Zira dünyada üst seviyede teknoloji ile yoksul toplumların nasıl sömürüldüğünü, gelişmiş silahlarla halkların nasıl yok edildiğini sayısız kere gördü gözlerimiz. İmansız teknoloji ve bilim felaketken başka insanlara ne getirdi?

Din bilimlerinde de durum böyle keza.

Dini yaşayıp bilimi görmezden gelen, çağa ayak uyduramayan şark milletlerinin başına ne tür felaketler geldiğini hep birlikte görüyoruz. Bir günde işgal edilen islam ülkelerini de gördük. Çünkü taassup fen bilimlerini geri plana itmiş, bu ülkelerde bilim sürekli olarak dışarıdan ithal edilmiştir ne yazık ki.

İşte Üstadın görüşlerinin ne kadar doğru ve yerinde olduğu örneklerle sabittir. Bediüzzaman iman ve fen ile beslenen dimağların nizam ve intizam noktasında güvenilir olduğunu ancak bu anlamda bir barışı sağlayamamış dimağların ne tür yanlış eğilimler içine girebileceği hususunda şunları söylüyor:

        “Bizim iman derslerimiz anarşiye karşıdır, bozgunculuğa karşıdır. Farmasonlara ve komünistlere karşıdır. Memleketin bütün zabıta dairelerine sorulsun. Beş yüz bin nur irfan talebesinin neden( 1940'lı yıllarda savcının belirttiği nur talebesi sayısı) birinin nizam ve intizama aykırı bir vukuatı var mıdır? Yoktur. Elbette yoktur. Çünkü hepsinin kalbinde nizam ve intizamın en sağlam muhafızı olan iman bekçisi vardır. Hakiki bir Müslüman, samimi bir Müslüman hiçbir zaman anarşi ve bozgunculuğa taraftar olamaz. Dinin şiddetle menettiği şey fitne ve anarşidir.”

Bediüzzaman'a göre eğitim; eğitici, öğretici, ufuk açıcı, yol gösterici, imanı hisleri kuvvetlendirici, dünya ile ukbayı birleştirici, madde ile manayı buluşturan, kucaklayan karakterde olursa hedefine ulaşır.

Eğitim tek yönlü, tek hayatlı, sadece dünya hayatına endeksli ise, menfi ve yıkıcı tarafları varsa, insanın iç coğrafyasına sirayet etmiyorsa, hedef sadece meslek sahibi olup para kazanma esasına dayanıyorsa sorunludur, ıslaha muhtaçtır.

İşte üniversitede mescite böylesi sert bir karşı duruş sergileyen hocaların eğitimden anladıkları bu ikinci anlayıştır. Sadece dünya hayatına endeksli, diploma almaya yönelik, para kazanmaya yönelik bir eğitim anlayışının kime ne faydası olur?

Dinsiz eğitim ateist, fensiz din anlayışı da yobaz yetiştirir!

Biz bunun ortasını bir türlü bulamıyoruz. İnanç manevi bir ihtiyaçtır. İsteyen insanın bu ihtiyacını gidermesinin kime ne zararı var? Tamamen ideolojik bir yaklaşımdan ibaret olduğunu düşündüğüm bu tavır ülkemiz için, bilim için, geleceğimiz için endişe vericidir.

Üniversitesi ve hocası ülke insanının inancına, duruşuna, eğilimine saygı duymuyorsa, kapısına gelen öğrencisinin inancını sorguluyorsa, insanları inançları noktasında kategorize ediyorsa, fikirlerini uygun platformlarda anlatmak yerine eline pankartlar alıp yeni yetme eylemciler gibi sloganik bir karmaşa ortamında görüş beyan ediyorsa oturup düşünmemiz lazımdır!

Böyle bilim insanı olur mu diye tartışmamız lazım!

Sahiden böyle bilim insanı olur mu?

Sözlerimizi Yunus Emre'nin dizeleriyle bitirelim:

İlim ilim bilmektir

İlim kendin bilmektir

Sen kendini bilmezsin

Bu nice okumaktır!

 

Okumaktan mana ne?

Kişi Hakk'ı bilmektir

Çün okudun bilmezsin

Ha bir kuru emektir!

Muhabbetle Kalınız!

 

Meryem Aybike Sinan- Haber7

meryemaybike@gmail.com

YORUMLAR 3
  • demokrat 11 yıl önce Şikayet Et
    bazıları da çantasını taşıyacak adam bulundurur yanında!. bazı hocaların özellikle yalaka ve uysal öğrencileri seçip asistan yaptıklarını yakından biliyoruz. adamlar çünkü çanta taşıyacak, kağıt okuyacak, işlerini yapacak adam arıyorlar, bilim insanı değil. başkasının inancını sorgulamaktan tutunuz, boyuna posuna bile bakıp adam kayıran ne proflar var bu ülkede. kız öğrencilerine başka gözlerle bakan az adam tanımıyorum !
    Cevapla
  • Bab-ı esrar 11 yıl önce Şikayet Et
    üniversiteler bağnaz!. türk üniversitelerinde çok derin ve çok ciddi bir bağnazlık olduğunu düşünüyorum. zira bu ortamda yapılan dedikodular ve insan ayırmalar bir başka yerde yapılmıyor. kendisi gibi düşünmediğin üniversite hocasının gözünde bir hiçsin. ne yaparsan yap bunu değişteremezsin! çok doğru ya ateist, ya bağnaz ve yobaz! ilim ve irfanı buluşturmadığımız sürece asla gelişemeyiz bu bir gerçek. sayın yazar teşekkürler.
    Cevapla
  • Tuncay Akarsu 11 yıl önce Şikayet Et
    bilim kilisesi. bu adamların elinde bilim de kiliseleşip insanları afaroz etmeye, tasnif edip bölüp parçalamaya başladı. biz de üniversitelerimizde niye bilim ve adamları yetişmiyor diye hayıflanıyorduk. böyle saplantılı zihniyete sahip akademisyenlerden ne bilim çıkar ne de bir gelişme. koskoca proflar ne istediğini bilmiyor. biri de kilise istemiş. sen yaptında biz mi yıktık, beraber eylem! yaptığın yanındaki proflar istemiyor dini, mescidi kiliseyi
    Cevapla