Sağlık Bakanlığı'nın “Süt Bankası” kurma projesini duymayanımız kalmadı sanırım.  Kimin fikridir bilinmez ama bu fikri ortaya atanın bu milletin dini yaşantısından ve kimliğinden bihaber olduğunu düşündürdü bana!

Anne sütünün çok önemli bir gıda olduğundan kuşkumuz yok elbette.

Lakin bebeklere süt içireceğiz diye böyle üzerinde esaslıca düşünülmeden ortaya atılan bir projeye de gerek yoktu herhalde.  İlk bakışta tıbben kulağa hoş gelse de topluma vereceği zarar, endişe, ihtimal tehlikenin vuku bulması ihtimali bile bunun uygulanabilirliğine halel getirmiştir. Yani bu projenin şüyuu vukuundan beter gibi durmaktadır!

Bu proje ile ilgili önceki gün Muhafazakâr kesimin en önemli ismi Emine Şenlikoğlu Akit gazetesine sıra dışı bir ilan verdi. Sağlık Bakanına atfen verilen ilanda Emine Şenlikoğlu çok manidar ve haklı bir serzenişte bulunuyor:

“Sayın Bakanım; sizi seviyoruz. Takdir edersiniz ki, sizi seviyor olmamız yaptığınız her şeyi destekleyeceğimiz anlamına gelmez. İnsanlık namına sizden rica ediyoruz: Bu projeyi dosyanızdan kaldırın. Proje yapmak istiyorsanız; her anneden mahrum bebeğe sütanne tutma projesini düşünebilirsiniz. Bir anne ancak iki çocuk emzirebilir, biliyorsunuz sütannelik dinimizce caizdir. Çünkü anne ile muhatap olunduğundan, sütkardeşlerin karışma ihtimali çok azdır. Bizim bu yaşımızda sokağa dökülmemizi istemezsiniz her halde... Şimdiden sanal âlem kaynıyor... Bu faciayı engellemek için haliyle hepimiz gayret göstermeliyiz. Başka çaremiz yok, ancak sizin sağduyulu davranmanız halinde iş değişir, inanıyorum ki, halkın sesine kulak vereceksiniz, kendi nüfus kâğıdını saklamaktan aciz insanların bulunduğu dünyamızda, takdir edersiniz ki, sütkardeşlik karnesini saklayan pek olmayacaktır.”

Burada Emine Şenlikoğlu'nun endişelerine katılmamak mümkün değildir! Bu gerçekten de hem bu dünyada hem ahrette vebali olan büyük bir sorumluluktur.

Daha önce hiç karşılaşmayan ve bir şekilde tanışan gençlerin birbirlerinden hoşlandıktan veya âşık olduktan sonra “haydi gidip bir araştıralım biz sütkardeş miyiz” diye süt bankası karnelerini alıp ilgili sağlık kurumlarına gidebileceklerine açıkçası çok ihtimal vermiyorum.

Hatta çoğu çocuk büyüdükten sonra belki de bu karneler yoklara karışacak ve unutulacaktır! Zaten kimin aklına gelir ki böyle bir şey?

Emine Şenlikoğlu'nun da söylediği gibi “sütannelik” projesi daha sağlıklıdır. Zira bire bir karşılaşmalar, tanışmalar bir süre sonra akrabalık ilişkisine dönüşecektir ve aileler birbirilerini tanıdığı için bu tür tehlikeleri de bertaraf edecektir.

Diğer şekliyle yani “süt bankası” projesiyle Şenlikoğlu'nun belirttiği tehlikeler kaçınılmaz sondur maalesef! Yani çok vakit harcanmadan bu proje dönüştürülmeli ve dini ve sosyal anlayışımıza göre yeniden dizayn edilmelidir.

Sütkardeşlerin evlenmesi dinen caiz midir? Bu sorunun cevabı en güzel Nisa/23. Ayette verilmiştir:

“"Size şunları nikâhlamak haram kılındı: Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek ve kız kardeşlerinizin kızları, sizi emziren sütanneleriniz, sütkız kardeşleriniz ve karılarınızın anneleri ve kendileri ile zifafa girdiğiniz kadınlarınızdan olan ve evlerinizde bulunan üvey kızlarınız. Eğer üvey kızlarınızın anneleri ile zifafa girmemişseniz onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Sulbünüzden gelen (öz) oğullarınızın hanımları ile evlenmeniz ve iki kız kardeşi birlikte nikâhlamanız da haramdır. Ancak cahiliyet devrinde geçen geçmiştir. Şüphesiz ki Allah gafur (çok bağışlayıcı) ve çok merhamet edicidir."

Hal böyleyken bu proje hangi mantıkla ve hangi dinin ölçüleriyle topluma sunulmak isteniyor anlayabilmiş değilim. Bilim insanının bilim ölçütlerini topluma dayarken toplumun dini kültürel ve örfü değerlerini göz ardı etmeleri yıllar yılı bu topraklarda bir türlü ortak paydada bulaşamamalarına sebep oluşturur.

Ve ben her şeyi bilirim diyen çok bilmiş toptancı “bürokratlar” maalesef hiçbir şeyi tam anlamıyla analiz etmeden, maddi ve manevi anlamda tefekkür süzgecinden geçirmeden “ben yaptım oldu” anlayışıyla bu toplumun hem vaktini hem de değerlerini pervasızca tüketmektedirler.

Zaten ülke tam bir proje çöplüğü olmuş durumda.

Bir takım insanlar gece rüyasında bir şeyler görüp ertesi günü mesleki ve sosyal prestijini kullanarak bunu hayata geçirmekte ve toplum çoğunlukla projeler hayata geçtikten sonra haberdar edilmektedir. Bütün devlet kurumlarında öyle gereksiz, öyle işe yaramaz projeler ortada dolanmaktadır ki bunlarla ilgili toplantılara bağlı olarak zaman israfı, kaynak israfı ve insan kaynakları israfını anlatmaya kalksak günlerimizi alır!

Yani çok toplantı az iş yapıyoruz!

Herkes konuşuyor, icraatı çok az kişi yapıyor! Yük gerçekten de çok az idealistin omzunda yürüyor. Ben bu “süt bankası” projesine de bu zaviyeden bakıyorum açıkçası.  Bizim önerimiz bu projeyi “sütanne” projesine dönüştürüp ihtiyacı olan kadınlarımıza ekonomik destek verilerek dini ölçülerimize daha uygun hale getirilmesidir.

Şahsen iki çocuk dünyaya getirmiş bir anne olarak diyebilirim ki bendeniz ihtiyacım olsaydı gidip bir süt bankasından asla süt almazdım. Çocuklarıma böylesi bir kötülük yapmazdım!

Muhabbetle Kalınız.

Meryem Aybike Sinan- Haber7

meryemaybike@gmail.com