FETÖ’yü diğer terör örgütlerinden ayıran en temel vasfı güçlü bir propaganda kabiliyetine sahip olması. Çünkü militanlarının neredeyse hiçbiri PKK ya da DEAŞ mensupları gibi eğitimsiz değil. Pek çoğu yüksek eğitim almış, asker, üst düzey bürokrat ya da devlet memuruydular.

Örgütün üst düzey mensupları yıllarca başta CIA olmak üzere Batılı istihbarat örgütleri tarafından eğitildiler. Sosyal medyayı kullanma, kara propaganda faaliyetleri yürütme, ajitasyon ve manipülasyon konusunda donanım sahibi oldular. Bu sayede hala güçlü bir propaganda kabiliyetine sahipler.

Bugüne kadar örgüte yönelik 100 binin üzerinde operasyon yapıldı ve 300 bin civarında kişi gözaltına alındı. Halen yaklaşık 30 bin kişi cezaevinde. 125 bin kamu görevlisi, 20.566 asker TSK’dan ihraç edildi. Darbenin üzerinden beş yıl geçmesine rağmen neredeyse her gün farklı şehirlerde operasyonlar yürütülüyor.

Örgüt, 30 yılı aşkın bir süredir biriktirdiği gücü sebebiyle, bu denli büyük bir bozgunla karşılaşacağını hesap edememişti. Bu yüzden gözaltına alınan kadınlar, cezaevlerinde anneleriyle kalan çocuklar üzerinden çirkin bir propaganda yapıyor. Kamera görüntüleriyle yalanlansa da, gözaltı merkezlerinde ve “cezaevlerinde kadınlara işkence edildiğine dair” yaptığı kara propagandayı sürdürüyor. Çünkü yalandan başka tutunacak dalları kalmadı.

KAÇACAK DELİK ARIYORLAR

15 Temmuz kanlı darbe girişiminin ardından binlerce Fetullahçı Terör Örgütü mensubu olay esnasında yakalanırken, bir kısmı ise yurtdışına kaçmayı başardı. Örgüt Batı’dan aldığı destekle yurtdışındaki mensuplarının yakalanamayacağına inanıyordu. Böylece Ortaasya’dan Balkanlar’a, Afrika’dan Avrupa’ya kadar CIA’nın etkin olduğu her yerde bugüne kadar gönül rahatlığıyla faaliyetlerini sürdürdü.

Fakat MİT’in yurtdışında sürdürdüğü operasyonlar ile güvendikleri dağlara kar yağmış durumda. FETÖ’nün kısa bir süre öncesine kadar devlet resepsiyonlarına dahi katıldığı ve kale olarak gördüğü Kırgızistan’da MİT’in operasyon yapması örgütü telaşa sürüklemiş durumda. Zaten şu anda Türkiye’de yapılan operasyonların pek çoğu militanların çözülüp diğer örgüt mensuplarının isimlerini ve “suçlarını itiraf” etmesi sayesinde mümkün oluyor.

Örgüt mensuplarının haftalarca süren eylemlerine rağmen Kırgız makamları, FETÖ’nün Orta Asya sorumlusu Orhan İnandı’yı Türkiye’ye teslim etti. Örgütün bir başka merkez üssü olarak kullandığı Balkanlar’da da MİT kendilerine göz açtırmadı. Kosova ve Arnavutluk’ta peş peşe operasyonlar yaptı. Son olarak Fetullah Gülen’in yeğeni Selahattin Gülen’in Kenya’da yakalanıp Türkiye’ye getirilmesi örgütteki çözülmeyi had safhaya ulaştırdı. Türkiye’nin operasyon yaptığı ülkeler listesi Gabon, Ukrayna, Azerbaycan, Pakistan ve Sudan’la giderek büyüyor. FETÖ’cüler için ise dünya giderek daralıyor.

GENERALİ GÖRME SİMİTÇİ TEYZEYİ GÖR

Yüz binlerce kişinin gözaltına alındığı operasyonlarda, “FETÖ’cülerin sahte ihbarları” sonucu yanlış isimler mağdur edilmiş olabilir mi? Mümkündür. Fakat, bu durum FETÖ’cülerin yargılandığı asıl davalardaki mahkumiyetleri gölgeleyemez. Bugüne kadar 71 general, 813 subay ve 172 astsubaya ağırlaştırılmış müebbet; 20 general, 396 subay ve 117 astsubaya müebbet ve 18 general, 640 subay, 232 astsubaya çeşitli hapis cezaları verildi.

Elbette FETÖ’nün propaganda makinasına göre, TBMM’yi bombalayan, Şehitler Köprüsü’nü katliam yerine çeviren, Gölbaşı’nda Özel Harekât polislerini paramparça eden bu caniler de masum.

Gören gözler için her şey çok açık. Yine de bu kara propagandaya teslim olanlar, ömür boyu hapis cezası alan generaller gerçeğini değil, gözaltına alınan simitçi teyze muhabbetini sürdürebilirler.

DİRİLİŞ POSTASI