Yunanistan askerlerinin 19 mülteciyi dövüp, kıyafetlerini çıkartarak sınırda ölüme terk etmesi karşısında dünyanın buz kesmesi gerekirdi. Bu kış soğuğunda donarak dünyaya veda eden mülteciler ne insan hakları hamisi kesilen Avrupa’nın ne de tüm siyasetini mülteci düşmanlığı üzerine bina edenlerin umurunda oldu. Gerçekte onlar, bu katliamda en az Yunan askeri kadar suçlular.

Milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye’nin çabalarını görmeyen Avrupa, Kobani kışkırtmasının faili Demirtaş ve Gezi vandalizminin kışkırtıcısı Kavala’yı yargıladığı için ülkemize yaptırımlar uygulamaya hazırlanırken, AB üyesi Yunanistan’ın uyguladığı bu vahşete seyirci kaldı. Peki, Yunanistan nasıl olur da böylesi bir zulmü bu kadar soğukkanlılıkla yapabilir? Hiç mi vicdanı sızlamaz?

YUNANİSTAN KATLİAMLA KURULDU

Bir medeniyet ancak merhamet ve adaletle inşa edilebilir. Oysaki Yunanistan kan ve zulümle kuruldu. Bundan tam 101 yıl önce Yunan çeteleri İngilizlerin desteğiyle devletimize karşı ayaklandıklarında bugünkü Yunanistan topraklarında milyonlarca Müslüman Türk ve Arnavut yaşıyordu. Selanik’ten Atina’ya kadar tüm bu coğrafyada binlerce cami ve medrese bulunuyordu. Bugün ne bu camilerden, ne de o milyonlarca insandan geriye hiçbir şey kalmadı. Çünkü hepsi Yunan vahşeti altında yok oldular.

İngiliz tarihçi Walter Alison Phillips, Mora Yarımadası’nda yaşanan katliamı şu sözlerle anlatıyor: “Tripoliçe’de Yunan askerleri kadın ve çocukları dahi korkunç işkencelerle öldürdü. Katliam o kadar büyüktü ki, Yunan General Kolokotronis şehrin kapısından kaleye kadar ilerlediğinde yerdeki Müslümanların cesetleri yüzünden atının ayağı hiç toprağa değmedi. Yunanlılar, Türklerin izlerini bu topraklardan bütünüyle silmek için Müslüman erkek kadın ve çocukları günlerce adeta sığır gibi doğradılar”

Benzer bir katliam Navarin Şehri’nde de yaşandı. Haftalarca süren kuşatma yüzünden açlıktan ölmeye başlayan Türk siviller sonunda Mısır’a gitmelerine izin verilmesi karşılığında şehri teslim ettiler. Fakat kapılar açıldığında gözü dönmüş Yunan askerleri 3 bin Müslümanı birkaç saat içerisinde öldürdüler. Bu vahşet bittiğinde şehir adeta bir mezbahaneye dönmüştü. Kaçmayı başarabilen 160 kişi dışında kimse sağ kurtulmadı. Çocuklar duvarlara vurularak parçalandı. Diğer şehirlerde yaşayan yüz binlerce Türk’e korku salıp, göç etmelerini sağlamak için insanların vücutları doğranıp, uzuvları kesildi. Şehir adeta bir kan denizine dönmüştü.

Atina’da kendilerine öldürülmeyeceklerine dair güvece verildiği için Yunan askerine teslim olan 19o Müslüman erkekle birlikte yaklaşık bin kadın ve çocuk da hunharca katledildi. Onlar yaptıklarından hiçbir zaman pişmanlık duymadılar. Asla özür dilemediler. Bugün Yunanistan’da bu vahşetleri gerçekleştiren komutanların devasa heykelleri var.

BİZ İYİ DEĞİLİZ

Bize karşı böylesi bir kanlı geçmişi olan Yunanistan’ın insan olarak bile görmediği mültecilere acımasız davranması şaşırtıcı değil elbette. Asıl şaşırtıcı olan bizim yöneticilerimizin bu tarihi gerçeğe bigâne kalması. Öyle olmasaydı, CHP’li Ünal Çeviköz “Ege ve Akdeniz’de mavi vatan diye tutturanlar saldırgan ve yayılmacı bir anlayışı savunuyorlar” diyebilir miydi?

İngiliz elçisiyle gizlice buluşup partisinde bile krize sebep olan İmamoğlu Atina’ya yaptığı ziyarette bu heykelleri görüp üzülmüş müdür, bilmiyorum. Atina Belediye Başkanı Kostas Bakoyannis’le birlikte Patrik Bartholomeos’u ziyaret ederken yaşadığı mutluluk, Atina’da tek bir caminin dahi kalmadığı, tamamının yıkıldığı gerçeğini düşünerek boğazında düğümlenmiş midir, onu da bilmiyorum. Fakat kendisini ziyaret etmeden önce Rum Patrikhanesi’ne uğrayan ABD Büyükelçisi’ne çok da gönül koymamış olacak ki, elçinin uzun konuşmasından sonra gülerek sadece “I’m ok- (İyiyim)” diyebildi.

Sizi bilmiyoruz ama şunu unutmayın: Türkiye’nin tarihine, değerlerine ve bağımsızlığına inanan milyonlar “hiç iyi değil”.

***

Teşekkür

Sevgili annemin geçirdiği zorlu ameliyatta büyük bir özveriyle çaba göstererek şifa bulmasını sağlayan başta Prof. Dr. Şinasi Sevmiş ve ekibi olmak üzere, Yeni Yüzyıl Üniversitesi GOP Hastanesi’nin tüm çalışanlarına çok teşekkür ederim.

DİRİLİŞ POSTASI