Mürsel Gündoğdu
Mürsel Gündoğdu
HABER7 YAZARI

Türklerin Kuklalarla İmtihanı

GİRİŞ 29.09.2020 GÜNCELLEME 30.09.2020 YAZARLAR

Atalarımız “ev alma komşu al” demişler. Ne kadar da haklılar. Türk Milleti olarak bu günlerde ne çekiyorsak komşulardan çekiyoruz.

 

 

Bir tarafta Yunanistan öbür yanda Ermenistan.

İkisi de kukla ve her ikisi de bu günlerde birilerinin dolduruşa getirmesiyle ateşle oynuyor, bizi tahrik politikası izliyorlar.

 

 

Arkalarındaki ağabeylerine güvenmeseler birer tokatlık işleri var aslında.

Gelin görün ki yeni dünyada güçlü bir Türkiye istemeyen küresel güçler bir süreden beri ülkemizin sabrını sınıyorlar. Bunun için de cepheleri olabildiğince genişletmekten geri durmuyorlar. Irak, Suriye, Libya ve Akdeniz derken şimdi de Ermenistan kartını açtılar. Plan üstüne plan yapıyorlar. Her hamlemize karşı yeni bir hamlede bulunuyorlar. Bu sayede güç bölünmesi ve kafa karışıklığı oluşturup bizi hata yapmaya ve bu yolla devre dışı bırakmaya çalışıyorlar.

Oysa onların bildiği eski Türkiye ve eski Azerbaycan üzerinden çok sular aktı. Gürül gürül akan bu sular, üzerimize serpilmiş ölü toprağını silip süpürdü. Neticede bizi tarihe yön ve şekil veren öz ruhumuzla yüzleştirdi.

Şimdi ne eski Türkiye var karşılarında ne de eski Azerbaycan.

Cihan tarihi şahittir ki Türkler bir araya gelince onların karşısında hiçbir güç duramamıştır. Yine tarih şahittir ki güçlü bir Türk birliği olunca çağa yürümemiz ve ona yön vermemiz Dandanakan’la Malazgirt zaferleri aralığı kadar yani en fazla otuz yıl sürmektedir. İşte bugün karşılaştığımız sorunların en büyük sebebi budur. Türkiye ile Azerbaycan kardeşliği askeri, siyasi, ekonomi ve enerji alanlarında ilişkilerin en üst basamağına çıkınca küresel güçlerin tarihi korkuları da depreşmeye başladı.

Şimdi onlar kuklalarını sahaya sürerek kendilerini saran bu müthiş korkunun çelik ağlarından kurtulmanın derdine düştüler.

Rusya’yı, Fransa’yı, Yunanistan’ı, bazı Arap ülkelerini, Ermenistan’ı ve tarihte bizimle karşı karşıya gelen herkesi bütün benzeşmezliklerine rağmen bir araya getiren bu süreç, tarihi hadiselerden bağımsız okunamayacağı gibi yeni dünyanın şekillenmesinden de azade değildir. Zira onlar tarihimizi bizden iyi biliyorlar. Yine biliyorlar ki Türklerin söz sahibi olduğu bir çağda onların talan ve sömürge siyasetleri iflas edecektir. 

Bu günlerde dünya, herkesin gözünün önünde yeniden şekilleniyor.  

Yeni bir yapı ve sistem kurabilmek için bazı taşların yerinden oynatılması şarttır. Bunun için önce yeni bir zemin hazırlanmalı ve yeni alan oluşturulmalıdır. Bugün etrafımızda olanlar bundan başka bir şey değil.

Yeni dünyanın şifrelerinden en önemlisi Akdeniz’de gizli.

Akdeniz, önümüzdeki yüzyıl için dünyanın gizli enerji deposudur. Bu sömürgeci zihniyetin hiçbir kanun ve kural tanımadan buradaki haklarımızı elimizden almaya yeltenmeleri işte bu yüzdendir. Sömürmenin, talanın ve vurgunun kuralı, hak ve hukuku olur mu? Söz konusu Türkler olunca asla olmaz ve nitekim olmuyor da.

O yüzden bize sahaya çıkmaktan başka bir şans bırakmadılar.

Dün Suriye’de böyle oldu. Irak’ın kuzeyinde böyle oldu. Libya’da böyle oldu ve bugün Akdeniz’de öyle oluyor. Güçlü hamleniz varsa ve bütün yüreğinizle sahaya çıkarsanız ancak bu sömürgecilere karşı hakkınızı koruyabilirsiniz. Vatanımızın karasını ve mavisini korumak adına mücadeleye koyulduğumuz her cephede karşımızda, sömürülecek bir alan bulduğu anda hak, hukuk, adalet ve saygı tanımayan azgın bir güruh buluyoruz. Bu yüzden onlarla müzakere etmek, masaya oturmak ve görüşme yapmak değil aynı kendi dillerinden konuşmak, sahaya çıkmak ve gerektiğinde hadlerini bildirmek gerekiyor.

Yeni dünyanın şifrelerinden bir diğeri de Azerbaycan’dadır.

Ermenistan, Türk kardeşlerimizle bağımızı kesmek için Rusya’nın desteğiyle Karabağ bölgesini işgal etti. Bu bölge Azerbaycan topraklarının yüzde yirmisine tekabül etmektedir. Otuz yılı aşkın süredir bu bölge fiilen Ermenistan’ın işgali altındadır. Acıların, sürgünlerin ve türlü dramların merkezidir. Dünyadan ve dünyaya nizam vermesi beklenen teşkilat ve kuruluşlardan bu zulmü ve haksızlığı önleme adına otuz yıldır kuru laftan öte herhangi bir icraat göremedik.

Bu bölge, stratejik açıdan pek çok önemli unsuru bir arada barındırıyor.

Azerbaycan ile ortaklaşa gerçekleştirdiğimiz Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattı bu bölgeden geçiyor. Bu günlerde Ermeni güçlerinin saldırı girişiminde bulunduğu Tovuz bölgesinden TANAP'ın başlangıcı olan Güney Kafkasya doğal gaz boru hattı geçiyor. Bu saldırının arka planındaki en büyük amaç Türkiye ile Azerbaycan'ın kardeşlik bağını koparmaktır. Olayın Ermenistan açısından bir de iç politik yönü var. Ermenistan, içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi krizlerin üstünü bölgede tansiyonu yükselterek örtmeye çalışıyor. Rusya’ya gelince eskiden beri Ermenistan üzerinden bölgeye asker sevk ederek bu stratejik bölgede Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan’ı kontrol altına tutma amacı güttüğü ortadadır. Bir de hiç akıllarından çıkarmadıkları bir gerçek var ki o da Türkiye-Azerbaycan güçlü ittifakından doğabilecek Türk gücü korkusudur.

Gelelim fiili duruma.

Karabağ bölgesi yani kardeş Azerbaycan’ın topraklarının beşte biri, 30 yılı aşkın bir süredir fiilen Ermenistan’ın işgali altındadır. Önceki gün Ermenistan tarihi bir hata yaparak tekrar bu bölgeye saldırıda bulundu. Otuz yıldır işgal altında bulunan Azerbaycan’ın öz toprakları için kılını kıpırdatmayan birtakım çevreler, hamle üstünlüğü Türk kardeşlerimizin eline geçince barıştan, masadan ve müzakereden bahsetmeye başladılar.

Oysa gün bugündür. Talihin önümüze açtığı bu koridorda önce işgal altında olan bölge tamamen esaretten kurtarılıp tekrar ait olduğu Azerbaycan topraklarına katılmalı ve ardından da Ermenistan’ın bir daha böyle küstah bir girişimde bulunmasının bütün yolları kapatılmalıdır.

Bu aşamada, Ermenistan’ın işgal ettiği yerlerden çekilmesi yüzde yüz garanti altına alınmadan kabul edilecek her masa, müzakere ve istikşafi görüşmelerin başlaması talebi, bize ait olan bu acılı toprakların ilelebet kaybedilmesi anlamına gelecektir.

Ermenistan yaptığı hatanın farkındadır. O yüzden Rusya’nın Türk algısını harekete geçirmek için sürekli manipülasyon yapmaktadır. Batı nezdinde güçlü olan diasporasını ve kuklalığını kullanarak hamle kazanmaya çalışmaktadır. Suriye’den ve başka ülkelerden getirdiği terörist unsurlarla Karabağ’da kardeşlerimizle çatışma küstahlığını gösterirken sürekli olarak Türkiye’nin Azerbaycan’da fiili olarak savaşın içinde olduğu yaygaralarıyla etrafına taraftar toplamaya çalışmaktadır.

Gün, Azerbaycan’ın otuz yıllık esaretinden kurtulma günüdür. Gün, elimizi çabuk tutup hem suçlu hem de güçlü davranmaya çalışan Ermenistan’a haddini ve hududunu gösterme günüdür.

Türkiye, her şartta ve zeminde bütün imkanlarıyla Azerbaycan’ın yanında olduğunu yiğitçe dile getirirken otuz yıllık işgal sona erdirilmeli, bu bölgenin bütün acıları ve yaraları bugünlerde tez elden sarılmalıdır.

Mürsel GÜNDOĞDU

murselgundogdu@gmail.com

@MrslGndgdu

mursel.gundogdu1@facebook.com

YORUMLAR 3
  • Saral Ekrem 3 yıl önce Şikayet Et
    Güzel tespitler. Tebrikler
    Cevapla
  • okuyucu 3 yıl önce Şikayet Et
    Mesut Parlak Hoca çok güzel bir yazı kaleme almış bugün sayın yazar gerçek gündemimiz tam da budur
    Cevapla
  • Demir 3 yıl önce Şikayet Et
    Selamlar abi. Mükemmel bir yazı.
    Cevapla