Mürsel Gündoğdu
Mürsel Gündoğdu
HABER7 YAZARI

Macron ne yer? Ne içer?

GİRİŞ 06.10.2020 GÜNCELLEME 07.10.2020 YAZARLAR

Emmanuel Macron, boyundan büyük laflar etmeye devam ediyor.

 

 

Bugünlerde "İslam, dünyanın her yerinde kriz yaşıyor" gibi bir laf etti ki bunu laf olarak da gaf olarak da kabul etmek mümkün değildir. Aslında dünyanın her yerinde hatta kendi ülkesinde bile kriz yaşayan Macron’un kendisinden başkası değildir. Bu sözü söylemeden önce aynaya bakmış ve kendisini görmüş herhalde.

Macron, iç siyasette başından beri izlediği yanlış politikalarla kendi ülkesinde büyük bir kan kaybı yaşıyor. Fransız halkının kendisine güveni her geçen gün daha da azalıyor. Üstelik onun attığı yanlış adımlar, siyaset ve sosyoloji tarihine “Sarı Yelekliler” adıyla nur topu gibi bir kavram bile hediye etti. Macron, Paris sokaklarında ve bütün dünyanın gözü önünde 17 Kasım 2018 tarihinden beri ülkede yükselen akaryakıt fiyatlarını, yüksek yaşam maliyetini ve hükümetin vergi reformlarının büyük yükünün orta sınıflara ödetildiğini dile getiren halk tarafından protesto ediliyor. Bu elbette bir siyasetçi için çok zor bir durum. O yüzden Macron’un dengesi son zamanlarda bir hayli bozuldu.

 

 

Macron, yaşamakta olduğu bütün bu krizlere rağmen İslam’a dil uzatmaktan da geri durmuyor. Bu aslında Macron’un iç siyasette İslam adını kullanarak kendi krizlerini, tükenmişliğini ve çaresizliğini kamufle etmeye çalışmasından başka bir şey değildir.

O’nun, boyundan büyük laflar etmesi ve İslam gibi bütün insanların kurtuluşu için gönderilmiş son ilahi dini fütursuzca ağzına alıp haddini aşması da bu yüzden olsa gerektir.

Macron, ülkesinde ve dünyada kaybettiği itibarını geri kazanmanın ve karizmasını kurtarmanın derdine düşünce birbiri ardınca daha büyük yanlışlara imza atıyor. İç siyasette atmaya çalıştığı son adım hem insanlık dışı hem de küstahça. Macron, "Ayrılıkçılıkla Mücadele" adı altında 9 Aralık'ta Bakanlar Kuruluna sunulmak üzere bir yasa tasarısı hazırlayarak Fransa’da “aydınlanmış bir İslam” oluşturulacağını ifade ediyor. Yani kendi çarpık yaklaşımı ve miyop bakışıyla aklı sıra hem İslam’ı yorumluyor hem de İslam’ı tasarlamaya çalışıyor.

Dışişleri Bakanlığımız, Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un bu girişimine sert tepki göstererek; “Anlamı ‘barış’ olan Yüce Dinimizi ‘aydınlatma’ bahanesiyle yanlış ve çarpık yaklaşımlara konu etmek hiç kimsenin haddine değildir” diye yüreklere su serpen bir açıklama yaptı.

Yüce Allah’ın Peygamberimiz Hz. Muhammed’e indirdiği son ilahi din olan İslam’ı dizayn etmek ve onu aydınlatmak Macron’un haddine midir? Ona, “sen kimsin ve kim oluyorsun da insanlığın son ilahi dini olan İslam’ı aydınlatmaya cüret edebiliyorsun?” diye sormak gerekmez mi?

Cahilin cesareti ve cüreti büyük olur derler ya. Macron’unki de aynı o hesap. Üstelik bu meselelere oldukça fransız olduğu her halinden belli. Böyle olduğu için kendi karanlık tarihinden mülhem olan karanlık ruhuyla İslam’ı aydınlatmaya kalkışacak kadar küstahça laflar edebiliyor. Adamda danışman sorunu da var herhalde. Belki de bu meselelere onlar da fransızdır. Birilerinin acilen Macron’un kulağına eğilip; “sen önce tarih boyunca sömürge imparatorlukları kurup bütün insanlığın kanını emen Fransa'nın utanç dolu tarihini aydınlat da ondan sonra başka şeyleri aydınlatmaktan bahset” demesi lazım.

Fransa tarihi, özellikle Afrika'daki sömürgelerinde büyük insan hakları ihlalleri yapmakla nam salmış karanlık bir tarih kesitinden ibarettir. Bakmayın siz onların demokrasiden, insan haklarından ve uluslararası hukuktan bahsedip aydınlanma nutukları attığına. Macron daha dün Libya’da bir darbeci eliyle mevcut yönetimi devirip bu ülkenin kaynaklarını sömürmeye kalkışmadı mı? Karşısına Türkiye çıkınca da bu sefer bize karşı kinlendi. Hemen sonrasında Akdeniz’de Yunanistan’ı maşa olarak kullanıp üzerimize salarak Akdeniz’deki haklarımız çalmaya kalkıştı. Karşısına dikilip haklarımızı korumasak hiç utanıp sıkılmadan gelip burnumuzun dibine yerleşecek ve geleceğimizi çalmaya yeltenecek.  

Şimdi olanca kirli işlerine, karanlık emellerine ve sömürgeci zihniyetine hiç bakmadan kalkmış bütün insanlığın kurtuluşu için gönderilen İslam’ı aydınlatmaktan bahsediyor.

Sen önce kirli ellerini yıka Macron. Tarihten bu yana haklarını sömürdüğün insanlardan özür dile ve tövbe et. Bir daha da böyle insanlık dışı işlere kalkışma. İnsan ayrımı yapmamayı öğren. Renk, din, dil ve zengin- fakir ayırımı yapma. İnsanları tasnif eden primitif kafa yapısından vazgeç. Hak-hukuk ayrımında da bulunma. Hırsızlık ve korsanlık yapmaktan uzak dur. Belki bu sayede İslam’ı öğrenir ve gerçek aydınlanmaya bir yol bulursun. Zira İslam; din, dil, renk, ırk ve sınıf ayrımı yapmaz. İnsanları köle ve hür diye ayırmaz. Haklı olan gayr-ı Müslim de olsa ona hakkını iade eder. İslam dinine göre başka insanların hakkını yemek kul hakkı demektir ve bu hakkı sahibine iade etmediğin sürece asla affedilmeyen günahlardan sayılır. Hırsızlık ise İslam’da en kötü davranışlardan birisidir.

Ey Macron! Senin ülken 1520’li yıllarda başlattığı sömürgecilik faaliyetleri neticesinde Afrika'da 20'den fazla ülkede yüzyıllar boyunca insanların kanını emerek ayakta durdu. Afrika'nın üçte biri 300 yıl boyunca senin ülkenin kirli, kanlı ve karanlık elleriyle sömürüldü.

Senin ülken tarih boyunca insanları köle ve hür diye ikiye ayırdı. Senegal, Fildişi Sahili ve Benin gibi ülkeleri köle ticaret merkezi olarak kullandı. Ataların, buradan devşirdikleri esirleri küçük bölmelerde birbirlerine zincirlenmiş şekilde pazarda satışa sunarken ölen ya da isyan edenleri gözünü kırpmadan denize atıyordu. O masum canları, yüzen mezarlarla ülkenize taşıyarak dilediğiniz gibi kullandınız. Hakkınız olmadığı halde bu bölgedeki bütün zenginlikleri çalıp sömürdünüz. Biliyor musun? Bu bölgede beş asır süren bağımsızlık savaşlarında 2 milyondan fazla Afrikalı hayatını kaybetti. Şimdi kalkmış “bir insanı öldüren bütün toplumu öldürmüş gibidir” diyerek çağın vicdanına insan hakları ve adalet haykıran İslam’ı aydınlatmaktan bahsediyorsun. Çok merak ettim. Bu tür konuşmaları yapmadan önce sen ne yiyip içiyorsun?

Bay Macron! Senin ülken, 1. Dünya Savaşı’nda Afrika’dan getirdiği masumları ön saflara yerleştirip onları sizin için koruyucu kalkan gibi kullanırken, 132 yıl boyunca işgal ettiği Cezayir’de bir milyon kişiyi katledip soykırım yaparken, 800 bin kişinin öldüğü 1994 Ruanda soykırımında başrol oynarken karanlık olmuyor da bugün sizin zenginliklerini sömürüp ölüme terk ettiğiniz Afrika’yı ihya etmek, yaşatmak ve yeşertmek için gece gündüz demeden çalışıp orada kuyular açan, hastaneler inşa eden, yardım götüren, kurban bağışlayan ve dualarından eksik etmeyen Müslümanlar ve onların Yüce Dini İslam mı karanlık oluyor?

Sömürmek, bölmek, kin, nefret, ayrımcılık, dünya hırsı, düşmanlık, farklılıklara tahammülsüzlük, haksızlık, işgal, ırkçılık ve cahillik senin ruhunu iyice karartmış Bay Macron. İslam’ın Yüce Kitabı Kur’an-ı Kerim Şems Suresi 9 ve 10. Ayette buyurur ki; “Nefsini arındıran, kurtuluşa ermiştir. Nefsini karanlığa gömen ise kayıptadır.”

Böyle tuhaf yasa teklifleriyle kendi elinle kendi halkını daha büyük ayrılık ve düşmanlıklara sevk etmek suretiyle ülke tarihine bir kara leke daha sürme. Gerçek aydınlığı gör, tövbe et ve nefsini arındırmaya bak.

Mürsel GÜNDOĞDU

murselgundogdu@gmail.com

@MrslGndgdu

mursel.gundogdu1@facebook.com

YORUMLAR 1
  • Hasan 3 yıl önce Şikayet Et
    Nefis bir yazı olmuş eline kalemine sağlık üstadım. Yüce Allah sizin gibi hakkı ve hakikati haykıran insanların sayısını artırsın inşaallah
    Cevapla