Mürsel Gündoğdu
Mürsel Gündoğdu
HABER7 YAZARI

Sahne Gerisinde Neler Oluyor?

GİRİŞ 13.10.2020 GÜNCELLEME 14.10.2020 YAZARLAR

Tarih boyunca süregelen Türk’ün ateşle imtihanı birçok cephede olanca hızıyla devam ediyor.

 

 

Bir tarafta kuklalar, diğer yanda onları maharetle oynatmaya çalışan kirli ve karanlık eller. Dünya yeniden şekillenirken savaşların cephedeki can yakıcı boyutları kadar kurulan bu yeni dünya düzeninin kodlarını da çok iyi analiz etmek gerekiyor.

Kuklalarla savaşmak için aynı anda iki ayrı cephe açmak lazım. Zira bu oyunda sahnenin önünde yaşananlar var ki bu hepimizin gözü önünde gerçekleşiyor. Oyun perdesine yansıyanlar sadece seyirciye gösterilmek istenen birtakım sahnelerden ibarettir. Bir de sahnenin gerisinde olanlar var ki onu ancak oyunu planlayan ve şekillendirenlerle onların nihai amaçlarına vakıf olanlar bilebiliyor.

 

 

Büyük resme baktığımızda Avrupa cephesinde biz Türklerin çağa yürüyüşünü engellemek adına sahne gerisinde oyun kuranların başında Fransa geliyor. Fransa’nın bu aralar bizimle yaşadığı büyük karın ağrıları var. Onları kendi basınları ayan beyan kaleme alıyor. Bunlardan Le Figaro gazetesi, olup bitenlerin perde arkasını çok güzel özetlemiş. Bu gazete, manşete ek olarak başyazı ve iki tam sayfa ayırarak hazırladığı bir haberde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye'yi hedef alan bir analiz yayınladı.

Bu analizde Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan bütün sorunların kaynağı olarak gösteriliyor. Hatta bu gazete, Erdoğan’ın, bölgesel güç olmak için Karabağ’a el attığını ve Karabağ’daki krizi büyüttüğünü iddia ediyor. Karabağ’ı işgal edenlere ve Azerbaycan’daki masum insanları bombalayarak savaş suçu işleyenlere silah dahil her türlü desteği veren Fransa’yı es geçen bu sarhoş analizciler utanmasalar Azerbaycan’a karşı Ermenileri kışkırtan da Erdoğan’dır diyecekler.

Bunlar, bölgesel istikrar için atılması gereken adımları şöyle sıralıyor;

*Türkiye'nin Akdeniz'den çekilmesi

*Türkiye'nin Kıbrıs'tan desteğini çekmesi

*Türkiye’nin Libya siyasetinden vazgeçmesi

* Türkiye'nin Suriye ile ilgilenmemesi

* Türkiye'nin Karabağ sorunuyla alakadar olmaması

Bu yorum ve öneriler bize, Fransa’nın zihin alt yapısını bütün çıplaklığıyla veriyor aslında. Bize diyorlar ki siz de nereden çıktınız? Sizin düne kadar esaminiz okunmuyordu. Biz buralarda istediğimiz gibi at koşturuyorduk. Dün olduğu gibi şimdi de buralardan çekilin ki biz işlerimizi rahat rahat yapalım. Yani Fransa, Türkiye’nin hamle yaptığı ve ön aldığı bütün bu alanlarda sahnenin arkasından filim-fırıldak çevirmeye devam ediyor. Bu yüzden de sömürgeci Fransa, sahnenin önünde yaşanan ve yaşanmaya devam edecek olan insani dramların en büyük sorumlularından birisidir.  

Kuklaları vasıtasıyla Fransa, aklı sıra Türkiye’ye korku salıp ülkemizin yeniden eski Türkiye rolüne bürünmesini istiyor. Bunun için de dışarıda mevzubahis Türkiye olunca bir araya gelecek pek çok yandaş bulduğu gibi içeride de en uygun zemini muhalefet üzerinden buluyorlar. Öyle ya içimizde, Akdeniz’de, Libya’da, Suriye’de ne işimiz var demekle kalmayıp Türkiye Karabağ’a cihatçı birlikler gönderdi diyebilecek kadar kendisine yabancı ve bölgenin gerçeklerine uzak evlere şenlik bir muhalefetimiz var.

Oysa Türkiye bütün bu hamleleri Fransa’ya, ABD’ye, Rusya’ya, İran’a, Almanya’ya, diğer ülkelere ve içerdeki müzmin muhalefete rağmen bedel ödeyerek, şehitler vererek ve toplumsal acılar yaşayıp riskler alarak yapmıştır. O yüzden de elde ettiği bu kazanımlardan bir adım bile geri atması asla mümkün değildir.

Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Bakanı Enver Gargaş’ın, Türk ordusunun Katar'daki varlığının bölge için istikrarsızlık unsuru olduğunu söyleyerek Katar'daki Türk varlığından rahatsızlığını dile getirmesi ve içerde bunun yankı bulması da bu büyük resimden farklı okunamaz. Aynı şekilde Arabistan’ın başkenti Riyad’ın Sanayi Odası Başkanı Ajlan’ın sosyal medyada Türk ürünlerine karşı ambargo çağrısı ve bu günlerde ona Suud ailesinden gelen destek de kurgulanmış aynı pazılın birer parçasıdır.

Türkiye’yi sahadan söküp atmak istiyorlar ve bunun için de her türlü yolu denemeye devam ediyorlar. Görünen o ki epey bir süre daha buna devam edecekler. Ne var ki onların Türkiye’ye karşı attığı her hamle ülkemizi bu süreçte daha da güçlendirmekle kalmıyor aynı zamanda da bilinçlendiriyor.

Bütün bu cephelerin yanında Azerbaycan’da da Türk’ün ateşle imtihanı kıyasıya devam ediyor.

Azerbaycan’ın kendi öz toprağı olan Karabağ’ın işgali üzerinden tam 27 yıl geçti. Bu süre içerisinde cafcaflı masalar kuruldu. Yüzlerce görüşme yapıldı. İşgali kınayan açıklamalar ve metinler kaleme alındı.  Resmi kararlara imza atıldı. Kınamalar ve nutuklar oldu. Peki bu süslü masalarda alınan kararlar ne işe yaradı dersiniz? Azerbaycan’ın yarasına merhem oldu mu? Kardeşlerimizin acılarını dindirdi mi?

Gerçek şu ki bunca görüşmelerden sonra işgal edilen yerlerin asıl sahiplerine verilmesiyle ilgili bir arpa boyu yol bile kat edilemedi. Söz konusu Türkler olunca görkemli masalarda alınan kararların ve yapılan toplantıların hepsi gösterişten ibaret kalmıştır.

Türklerin bütün haklarının elinden alınması üzerine kurulmuş sanal dünya masasından Türklerin lehine hiçbir kararın çıkması zaten mümkün değildir.

O yüzden bizler asıl oyunu sahada kurmak zorundayız. Sahada oyun kuruculara ve onların kuklalarına dünyayı dar etmek durumundayız. Onları analarından doğduğuna bin pişman etmeden Türk coğrafyalarında süregelen kadim acılarımızın dinmesi asla mümkün değildir. Bu yüzden Dağlık Karabağ’da Rusya’nın çağrısıyla başlayan ateşkesin Ermenistan’a vakit kazandırmaktan başka gideceği bir yer yoktur.

Bu bölgenin sahne arkasında oyun kuran aktörü Rusya’dır. 27 yıl önce Karabağ işgal edilirken ateşkesi aklına getirmeyen ve Ermeni mezalimine katkı sunan Rusya’nın bugün Azerbaycan’ın saha üstünlüğü ortaya çıkmaya başlayınca ateşkes için devreye girmesi en hafif deyimiyle iki yüzlülüktür. Bu süreçte Rusya, aynı Ermenistan gibi bütün diasporasını sahaya sürüp prim toplamaya çalışmış, ülkemiz dahil dünyanın farklı topraklarında rezervde tuttuğu sözde aydınlar eliyle bol bol kendi reklamını yaptırmıştır. Bu süreçte ülkemizde Rus politikalarına övgüler sıralayan yorumları izlerken hayrete düştük. Sanki Türk dünyasının arasına Ermeni hançerini sokan ve öz kardeşlerimizle aramızdaki coğrafi bağı koparmaya çalışan Rusya değilmiş gibi bir algı oluşturulmaya çalışıldı.

Talih, Azerbaycan’daki kardeşlerimize Karabağ’ın 27 yıllık esaretten kurtulma şansını altın tepside sunmuşken ve bütün dünyada Karabağ’ın özgürlük davasına aşk derecesinde hasret duyan samimi yürekler sıkıca birbirine kenetlenmişken bundan sonra Karabağ’ı azat etmeden cepheden çekilmek ve işgali sonlandırmadan masaya oturmak Karabağ’ı ilelebet kaybetmek anlamına gelecektir.

Mürsel GÜNDOĞDU

murselgundogdu@gmail.com

@MrslGndgdu

mursel.gundogdu1@facebook.com

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL