Mürsel Gündoğdu
Mürsel Gündoğdu
HABER7 YAZARI

Dünya, Efendimizin Örnekliğine Muhtaç

GİRİŞ 27.10.2020 GÜNCELLEME 28.10.2020 YAZARLAR

Alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed Mustafa (SAV) Efendimizin doğum günlerini idrak ettiğimiz Mevlid-i Nebi haftasındayız.

 

 

Peygamber Efendimiz, cahiliye bataklığına saplanıp kaldığı bir dönemde insanlığı Yüce Allah’ın son dini olan İslam’ın, imanın ve ahlakın aydınlığına davet etmiştir. O, Hakk’ın, adaletin, insanlığın ve kardeşliğin bayraktarlığını yapmış ve bizlere bu hususlarda kıyamete kadar sürecek örnekliğiyle kutlu bir miras bırakmıştır. Onun bu mirasını kuşananlar şüphesiz her iki cihanda huzur ve mutluluğu yakalayacaktır. O’nun bir peygamber olarak sergilediği mücadelelere, çektiği çilelere ve üstün örnekliğe rağmen tebliğ ettiği İslam’ın aydınlık yolundan nasiplenmeyenler ve bu aydınlığa karşı duranlar ise her iki cihanda bedbaht olacaktır.

Sevgili peygamberimiz, hayatın her alanında değer kaybına uğrayan insani hasletleri ayağa kaldırarak yaşadığı topluma örnek olduğu gibi kıyamete dek bütün insanlığa da örnek olmaya devam edecektir.

 

 

Tarih boyunca Müslüman toplumlar, İki Cihan Serveri Efendimizin tebliğ ettiği dinin temel ilkelerinden uzaklaştıkça ve kendilerine Efendimizin örnekliğinden başka rol-modeller aradıkça gönüllerini aydınlatacak en büyük ışık kaynağından mahrum kalmışlardır. İslam’ın temel ilkeleriyle Efendimizin sünnetine sıkıca sarıldığı her dönemde ise Müslüman toplumlar ilmin, ahlakın, kültür ve medeniyetin öncüsü olmuşlardır.

Günümüz İslam toplumlarında bir akıl tutulması yaşandığı ortada. Bunun elbette pek çok sebebi vardır. Bu vahim süreç, Müslüman toplumların çoğunun ilim başta olmak üzere doğruluk, dürüstlük, adalet, liyakat, siyaset ve ahlak gibi İslam’ın en temel değerlerinin ışığından mahrum kalması sonucunu doğurdu. Bu da İslam ile Müslüman arasındaki farkı göremeyecek kadar miyop olan batılı toplumlar tarafından büyük bir koz olarak kullanıldı. Nitekim Yüce Allah’ın son din olarak bütün insanlığın kurtuluşu için gönderdiği İslam’ı terörizmle aynı kefeye koyma küstahlığı gösterecek kadar pervasızlaşan batılılar, bu yolla Müslüman toplumların hem kadim kültürel miraslarını yok ettiler hem de doğal zenginliklerinin üzerine kapaklandılar.

Bu kültürel kıyıma ve hırsızlığa en sert tepkiyi koyma cesareti gösteren tek ülke ise Türkiye oldu. O yüzden sömürerek semirmeye alışmış ülkeler, kendi aralarında kurdukları sömürge denkleminde Türkiye’yi saf dışı bırakmak için ellerinden gelen her yolu denemeye devam ediyorlar.

Batı medeniyetinin kendi toplumlarına sömürge sayesinde sağladığı refah, yakın bir zamana kadar İslam toplumlarının gözünü boyamaya devam etti. Bu hırsızlıklarını düşünce özgürlüğü, insan hakları ve farklı kültürlere saygı altında bugüne kadar sürdürmeyi de başardılar. Ama şimdilerde takke düştü kel göründü. Batının genetiğinde yatan İslam düşmanlığı bir anda hortlayarak bütün boyutlarıyla görüntüye çıktı.

Fransa’da Hz. Muhammed’e yönelik hakaret içeren karikatürlerin resmi olarak desteklenmesi ve Almanya’da polislerin cami baskını olayı bütün dünyaya bir kere daha göstermiştir ki batının bırakın başka dinlere ve kültürlere saygı duymayı, onlara yaşama hakkı tanımayacak kadar insanlık dışı ve faşist bir yaklaşım içermektedir.

Bugün insanlık keskin bir yol ayrımındadır ve kendisine sığınabileceği güvenli bir insanlık limanı aramaktadır.

Öyle inanıyorum ki İslam’ın açtığı yolda Hz. Muhammed’in ortaya koyduğu büyük insanlık mücadelesi iyice özümsenip içinde bulunduğumuz çağın diliyle insanlığın vicdanına sunulabilse, bütün insanlığın kurtuluşu için gönderilen son din İslam, bugün dünyanın dört bir yanında ezilen ve sömürülen insanlar için yegâne sığınılacak liman olacaktır.

Bunun için pek çok sebep vardır. İslam’ın insanlar arasında din, dil, renk ve ırk ayrımı yapmaması bunlardan sadece bir tanesidir. İslam adının barış ve teslimiyet anlamına gelmesi bir diğeridir. İslam’ın gücü değil Hakk’ı öncelemesi ile İslam’ın sömürgeciliği ve hırsızlığı yasaklaması bunlardandır. Başka dinlere ve mabetlere saygı duyulması gerektiğini ifade etmesiyle haksız yere insanların öldürülmesine şiddetle karşı çıkması bu sebeplerden bir diğeridir. Üstelik İslam’ın bu ve benzeri insani emirleri bizzat Hz. Muhammed tarafından uygulanmış ve bunların yüzlerce örneği bütün hadis kitapları ile siyer metinlerinde kayıt altındadır.

Gelelim güncel bir hadiseye dair Peygamber Efendimizin eşsiz örnekliğine.

Kardeş Azerbaycan’ın topraklarının beşte biri 27 yıldır Ermenistan’ın işgali altındadır. Bu işgale sözden ve bazı karar almalardan başka bir yolla bugüne kadar hiçbir müdahalede bulunulmadı.

Ermenistan, dünyanın bu aymazlığından cesaret alarak geçtiğimiz günlerde kardeş Azerbaycan topraklarına yeniden saldırıya geçti. Ne var ki kardeşlerimiz büyük mücadeleler neticesinde işgal ettiği toprakları bir bir geri almaya başladı. Bu günlerde bütün dünya, Ermenistan’ın iflasını ve Azerbaycan’ın şahlanışını tetikte izliyor. Hemen her gün barış masaları kuruluyor ve Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarını geri alması engellenmeye çalışılıyor. Gelin görün ki bu barışı her zaman Ermenistan bozuyor ve anında da kardeşlerimizden gereken dersi alıyor.

Bu süreçte Ermenistan, alış-veriş merkezi, mezarlıklar ve sivil yerleşim yerlerine bombalar atarak masum insanları hedef almaktan hiçbir zaman geri durmadı. Çoluk-çocuk, genç-yaşlı sivillerin üzerine bomba atmakta hiçbir beis görmeyen Ermenistan’ın bu tür ihanetlerini bizler eskiden beri çok iyi biliriz. Lakin açık bir savaş suçu olan bu tavır karşısında neden hiç kimse kılını kıpırdatmıyor? Çünkü bunların hepsi aynı yolun yolcusu. Tıpkı Ermenistan gibi hangi sömürgeci ülkenin savaşırken sivil- asker ayrımı yaptığı görülmüş acaba? Bunların kitabında böyle bir kural hiç olmadı. 

Oysa Sevgili Peygamberimiz savaşa giderken komutan ve askerlerine şu talimatları verirdi;

-Savaşa katılmadıkları sürece yaşlıları asla öldürmeyin.

-Çocuklara ve kadınlara asla dokunmayın.

-Sivil halka asla silah çekmeyin.

-Evlerine çekilenlere asla ilişmeyin.

-Din adamlarını asla öldürmeyin.

-Ağaçları asla kesmeyin ve doğaya zarar vermeyin.

-Binaları yıkmayın, hayvanları telef etmeyin ve ekinleri asla yakmayın.

Böyle bir aydınlığı hangi karanlık el yok edebilir ve böyle bir insanlığı hangi insanlık dışı anlayışlar karalayabilir. İslam’ın ilkelerini ve Efendimizin örnekliğini layıkıyla dünyanın vicdanına sunabilsek, böylesine göz kamaştıran bir aydınlıktan hangi vicdan sahibi gözünü alabilir?  

Velhasıl dünya Efendimizin örnekliğine her zamankinden daha muhtaç.

Mürsel GÜNDOĞDU

murselgundogdu@gmail.com

@MrslGndgdu

mursel.gundogdu1@facebook.com

YORUMLAR 2
  • EHL-İ SÜNNET 3 yıl önce Şikayet Et
    Peygamber Efendimiz SAV yerine başka birini örnek alan şeytanı örnek alıyor demektir gideceği yeri de cehennemdir.
    Cevapla
  • Talip. Görkem 3 yıl önce Şikayet Et
    mükemmel
    Cevapla