Mürsel Gündoğdu
Mürsel Gündoğdu
HABER7 YAZARI

2020 ve Sonrası

GİRİŞ 05.01.2021 GÜNCELLEME 06.01.2021 YAZARLAR

2020 yılını geride bıraktık ama bu zorlu yıl hiç şüphesiz hafızalarımızda uzun seneler felaketler yılı olarak anılacak gibi görünüyor. 2020 yeni dünya düzeninin, dijital ve sanal mahkûmiyet çağının miladı olarak işaret fişeğini ateşleyip ayrıldı aramızdan.

 

 

Takvim yapraklarını, günleri, ayları ve yılları suçlamak, zorlandığımız ve canımıza tak dediği zamanlarda hepimizin baş vurduğu bir yöntem olsa da asla insani ve irfani bir tavır değildir. Her şeyden önce bu kâinatın bir sahibi vardır. O’nun en mükemmel şekilde planladığı ve müsaade ettiği oranda bu evrende cereyan eden olaylar zinciri vardır. Kâinata Yüce Allah’ın koyduğu değişmez kurallar ve ilkeler bütünü vardır ki biz bunlara “Sünnetullah” deriz. İnsanın özgür olarak yaratılması da sünnetullahtandır. Buna dayanarak yaptığımız iyi ve kötü fiiller vardır. Yapıp ettiklerimizden sorumlu olmamızın manası budur. Aldığımız tedbirler, ihmal ettiğimiz hususlar, gördüklerimiz ve dahi göremediklerimiz vardır.

Bu yüzden ihmalkarlığımız, tedbirsizliğimiz ve art niyetlerimiz yüzünden başımıza gelen felaketlerin ve olayların faturasını kendimizden başkasına kesmek sadece kendimizi kandırmak olur. Bunun müsebbibi ne takvimi icat edenler ne de gelip geçen yıllardır. Nitekim içli bir şarkımızın sözlerinde dile geldiği gibi;

 

 

Erken ağardı saçlar/Yılların günahı ne.

2020 yılına damgasını vuran olay Covid-19 salgın süreci olmuştur.

2019 yılında başlayıp 2020 yılında bütün dünyayı etkisi altına alan salgın, alışkanlıklarımızı altüst eden ve hayatımızı maske, mesafe ve temizlik üçgenine hapseden bir süreci beraberinde getirdi. Uzaktan eğitim, uzaktan çalışma, uzaktan sosyalleşme, sanal aktiviteler ve dijital hayat tarzı bu süreçte yeni hayat normallerimiz oldu. Bu ani gelişme insanoğluna yalnızlık, çaresizlik, ölüm, kaygı, işsizlik ve kısıtlanma gibi duyguları daha da yakından tattırdı. Bu sürecin ne zamana kadar devam edeceği ve ne zaman biteceği ise meçhul. Bilinen bir şey var ki bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Yani yeni bir çağın doğum sancılarını yaşıyoruz hep birlikte. Bir virüs çağı. Dijital çağ. Bir yalnızlıklar çağı. Sanal hapis çağı. Belirsizlik ve içine bir o kadar da kaygı karışmış bulanıklıklar çağı.

Bu salgın sürecinde kendimizle barışık olmanın, mutlu bir aile yuvası oluşturmanın ve kendi kendine yeter olabilmenin önemini ve soğuk yüzlü ölümün ne kadar yakınımızda olduğunu her daim hatırda tutmanın gerekliliğini öğrendik. Onca kısıtlamaya rağmen artmaya devam eden şiddet, hiddet, cinayet ve toplumu huzursuz eden davranışlardan bir daha anladık ki insanı yoksullaştıran, hiddet ve şiddet sarmalına sürükleyen iç dünyasının değer yoksunluğu olduğu gibi onu asıl güçlü kılan ve mutlu yapacak olan da kendi iç dünyasının zenginliğidir. Bedenine ve dış dünyaya yaptığı kadar iç dünyasına yatırım yapmamanın insanı ne tür felaketlere sürükleyeceğine de bu esnada daha yakından tanık olduk.

Görünen o ki sonraki süreçte de çeşitli virüslerle, olanca yalnızlığımızla ve belirsizliklerle beraber sanal bir ortamda yaşamaya devam edeceğiz.

Şüphesiz kendisiyle barışık olan, kendini tanıyan, bilen, geliştiren ve kendi kendine yeten insanlar bu çağda en az hasar görenler olacaktır. Bu çağ Kanuni Sultan Süleyman’ı haklı çıkarırcasına insan hayatında en değerli şeyin bir nefes sıhhat olduğunu yeniden hatırlattı bizlere. Bundan sonrası da insan sağlığının her şeyden önemli olduğunun sıklıkla gündeme geleceği bir mecrada ilerlemeye devam edecek gibi görünüyor.

2020 yılında depremler, seller, yangınlar ve küresel iklim değişikliğine bağlı afetler de hiç hız kesmeden devam etti.

Önce Elazığ sonrasında ise İzmir depremlerinde birçok insanımızı kaybettik. Bu depremlerde milletçe kenetlenmemiz ve enkaz altından kurtarılan canlarımız hepimize bir nebze umut olsa da yaşamını kaybeden canlarımız sebebiyle acılara boğulduk. Küresel ısınmaya ve iklim değişikliklerine bağlı olarak ülkemizde baş gösteren susuzluk ve çölleşme, hepimizi derin bir endişeye sevk etti. Yaşanan yangın ve seller de bunun cabası. Pek çok gölümüz kurudu. Barajlarımız en alt seviyelere kadar düştü. 2020, başta içme suyu ve gıda olmak üzere önümüzdeki yıllarda baş gösterecek büyük iklimsel sıkıntılara işaret etti.

Bütün bu gelişmeler bize der ki yeni acılar ve dramlar yaşamadan 2021 yılında bu hususlarda herkesin üzerine düşeni yapmasına dayalı milli bir seferberlik ruhuyla hareket etme zorunluluğunuz vardır.

Bu sıkıntıların yanında 2020 yılında ülkemizin geleceğine dair emin adımlarla yürüdüğümüzü muştulayan çok önemli gelişmeler de yaşadık.

Ayasofya’nın kapısına vurulan ibadet mührünü kırmak ve Ayasofya’yı yeniden ibadete açmak bunların başında geliyor. Bu cesur hamle ülkemizin önünü yarınlara açtığı gibi ülkemize dair gizli emelleri olan pek çok kirli elin uzantılarını da kırıp atmıştır. Ayasofya’ya dair son sızlanmalar, kırılan bu elin acısına yakılan ağıttan başka bir şey değildir. Ülkemiz Ayasofya hamlesiyle, tarihi zincirlerinden birisini daha kırıp parçalayarak henüz kurulmakta olan çağa daha bağımsız, hür, kararlı ve onurlu bir başlangıç yapma fırsatını da yakalamıştır.

2020 yılı, bir millet iki devlet olarak yeni çağa kol kola, omuz omuza yürüdüğümüz Azerbaycanlı kardeşlerimizin 28 yıldır devam eden öz toprağı Karabağ’a olan hasretlerini dindirmenin yanında can kardeşliğimizi de olabildiğince perçinleme şansı verdi bizlere. Bu önemli sürecin 2021 yılı ve sonrasında diğer soydaşlarımızla daha güçlü ve kalıcı ilişkilere doğru ivme kazanarak asırlardır özlemini çektiğimiz Türk birliğinin sağlanmasına zemin teşkil etmesi hepimizin ortak dileğidir.

Onca sıkıntısı ve zorluğuna rağmen 2020 yılı ülkemizin güçlü hamlelerine de sahne oldu.

Başta sağlık yatırımları olmak üzere savunma sanayiinde atılan milli ve yerli teknoloji hamleleri, kendi filomuzla yaptığımız doğalgaz keşfi, Mavi Vatan kapsamında Yunanistan’ın onca tahrikine rağmen Akdeniz’de kararlılıkla yürütülen arama faaliyetleri, Libya’yla imzalanan deniz yetki anlaşmasının BM tarafından imzalanması, terörle mücadelede ülkenin her sathında ve sınırlarımız dışında yürütülen cesur adımlar ve pek çok ülkeyle atılan stratejik imzalar 2020 yılında geleceğe dair umutlarımızı artıran hamlelerden sadece bir kaçıdır. Temennimiz bu çalışmaların 2021 yılında ivme kazanarak devam etmesi ve tam bağımsızlık yolunda kendi kendine yeten bir ülke haline gelmemizdir.

Bu salgın sürecinde bütün dünya gördü ki nerede bir mazlum varsa ırkına, rengine, dinine ve milliyetine bakmaksızın Türkiye onun yanındadır. Bu yüzden bizim güçlenmemiz sadece Türk halkının refahı için değil bütün dünyada yardımlaşma, paylaşma ve dayanışmanın yaygınlaşması için de gereklidir. Üstelik bu durum, ülkeleri sömürülüp aç bırakılan ve vatanlarından sürülüp ölümün kucağına itilen bütün dünya mazlumları için hayati bir önem arz etmektedir.

Yüce Allah’tan 2021 yılının dünyanın bütün mazlumlarına huzur, sağlık ve mutluluk getirmesini diliyorum. Yeni yılda her şey gönlünüzce olsun.

Kalın sağlıcakla efendim.

Mürsel GÜNDOĞDU

murselgundogdu@gmail.com

@MrslGndgdu

mursel.gundogdu1@facebook.com

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL