Hayalleri olmayan bir milletin kanatları da olmaz.
Geleceğe kanatlanmak, bireyin olduğu gibi toplum ve devletlerin de en büyük arzusudur kuşkusuz. Hatta buradan hareketle denebilir ki milletlerin hayallerini en ziyade gelecek idealleri süsler.
İdeale ulaşmak nasıl mümkün olabilir?
Bunun için olanca bilinci kuşanmak lazım önce. İnanç zırhına bürünmek gerek sonra. Ve nihayet aşk belasına tutulmak…
Muhammed Ali Clay, o dönem siyah karşıtlığıyla öne çıkan Amerikan toplumunda önce bir siyahi birey ardından da bir Müslüman sporcu olarak kendini var etmek için “hayal gücü olmayanın kanatları yoktur” diye haykırmış ve dünya şampiyonluklarına imza atmanın yanında tüm zamanların en iyi boksörü olarak tarihe geçmişti. Gençliğimizin idollerinden biriydi o. Pek çok Müslüman ülkede olduğu gibi bizde de onun maçlarını seyredebilmek için heyecan içinde sabahlara kadar uykusuz bekleyenler olurdu.
En büyük ideali, ilim ve irfan ehli “Aşk” olarak kabul eder ve ona ulaşmayı kanat takmakla betimler.
İrfan medeniyetimizi mayalayan üç büyük arifin en büyük ideal olan Aşk’a ulaşmak niyetiyle serdettiği farz edilen aşağıdaki sözleri, ideale ulaşmada Aşk-kanat ilişkisini çok güzel özetler. Zira Aşk’a ulaşmak için kanat takmak gerekir ama bu iş, dışarıdan göründüğü gibi hiç de kolay olmayacaktır.
Bu ariflerden ilki Sadi Şirazi’dir ve o, bu büyük sırrı şöyle açıklamıştır; "Aşk'a uçarsan kanatların yanar.” İdeallerine ulaşmak istersen yanmayı göze almalısın, der bir bakıma. Yanıp tutuşmayı hatta bu uğurda küle dönmeyi…
Mevlâna, bu işte en önemli şeyin öncelikle güçlü bir bilince sahip olunması gerektiğini düşünür ve bunu şu söyle ifade eder; "Aşk'a uçmazsan kanat neye yarar?"
Derviş Yunus’a gelince o, bu meseleye bambaşka bir açıdan bakar ve bu işte önemli olanın Aşk’a ulaşmak olduğunu, bunun dışındakilerin ise sadece teferruattan ibaret kaldığını düşünür ve bu yaklaşımını şu veciz sözle ifade eder; "Aşk'a varınca kanadı kim arar?"
Bu üç yaklaşım asırlar boyunca irfan sofralarının en lezzetli azıkları olmuş ve arifler meclisini bu büyük idealin etrafında tutuşturmaya devam etmiştir.
Bu milletin çocukları uzun yıllardan beri kendi ideallerinden uzaklaşmanın yanında ayrık ideallerin cenderesinde bilinç kırılmasına da maruz kalmıştır. Bizler gençlik dönemimizi ülkemizin geleceğine dair derin sükutlar, gündelik boş vaatler, siyasi krizler ve kısır iç çekişmelerle geçirmiş bir nesiliz. Ülkemizin bağımsız ve aydınlık yarınlarına, huzurlu ve güçlü bir şekilde geleceğe kanat takışına, halkımızın birlik ve beraberlik içinde kol kola geleceğe yürüyüşüne aşk derecesinde özlem duymamızın altında yatan sebep bu derin sessizlik olsa gerek. Bu saikle ülkemize az veya çok hizmeti dokunan herkesi hayırla yad etmeyi vazife bilir, gururlanırdık. Yine her daim ezilenlerin yanında olur, ideallerine sımsıkı sarılıp kendini gerçekleştirmeye çalışanlara hasbi saygı duyardık.
Bu toprakların insanının en büyük özlemi geleceğe dair aşk ve ideal ateşinin güçlü bir şekilde yanmasından başkası değildir.
Tarih şahittir ki böyle bir ateş yandığı sürece bu milletin başaramayacağı hiçbir zorluk ve üstesinden gelemeyeceği hiçbir mesele olmayacaktır. Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın TOGG tanıtım toplantısında Muhammed Ali’den atıfla söylediği “hayal gücü olmayanın kanatları yoktur” sözü, bugün böyle bir hayalin gerçeğe dönüşmesi nedeniyle içimizde küllenmiş bazı hatıraları uyandırmanın yanında bilincimize kazınmaya çalışılmış bir ön yargıyı da kırıp parçalamıştır.
Hatıra odur ki çocukluğumuzda arkadaşlarla bir araya gelir, çamurdan arabalar yapar ve sonra eğimli toprağa kazıdığımız yollarda o arabaları sürüp mutlu olurduk. Aradan bir süre geçti. Tahtadan arabalar yapmaya, onlara eskimiş lastiklerimizin topuklarından teker takıp yürütmeye başladık. Biraz daha büyüyünce evin terasına çıkıp arkadaşlarımızla asfalttan geçen arabaları saymaya, marka ve modellerini bilme yarışması yapmaya başladık. Ne var ki yoldan geçenlerin hiçbiri bize ait bir marka değildi.
Ön yargı oydu ki aradan geçen onca zamana rağmen böyle bir hayal gerçeğe kanat takamazdı. Zihnimize öyle bir duvar örülmüştü ki biz millet olarak böyle bir işi başaramazdık. İşin tuhaf tarafı bazı vatandaşlar gibi bu ülkeyi yönetmeye talip olanlarda bile aynı ön yargı mevcuttu.
Dün itibarıyla yirmi bin adedinin sahipleri belirlenen TOGG, sadece bu ön yargıyı kırıp parçalamakla kalmadı aynı zamanda büyük hayallerin güçlü iradeler eliyle gerçeğe kanatlanabileceğini de bize gösterdi. TOGG yollarda görünür oldukça bu duygu daha da perçinlenecektir.
Bu milletin hayallerinden birini daha gerçekle buluşturan babayiğitlere minnettarız. İyi ki varsınız.
Kalın sağlıcakla efendim.
Mürsel Gündoğdu
murselgundogdu@gmail.com
-
tuğlu... 2 yıl önce Şikayet Eteyvallah...Beğen Toplam 5 beğeni