Mürsel Gündoğdu
Mürsel Gündoğdu
HABER7 YAZARI

Bu rüzgâr dinmez, bu ateş sönmez

GİRİŞ 11.05.2023 GÜNCELLEME 12.05.2023 YAZARLAR

Yüzyılın başından beri hasret kaldığı özgürlüğü, onuru ve tam bağımsızlığı arayanların türküsüdür bu; bu rüzgâr dinmez, bu ateş sönmez.

Öyle ki bu aslında, bin yılın ötesinden, Tanrı dağlarının zirvesinden ve büyük bozkırın bağrından kopup gelen kutlu bir aşkın ateşidir hiç sönmeyesi.

Tarih şahittir ki Türk milleti çağa yürümenin vaktini en iyi bilendir. Özgürlüğün kıymetini herkesten daha iyi takdir edendir. Vatanın tam bağımsızlığı söz konusu olduğunda gerisini teferruat sayandır. Şimdi rüzgârın tam da bu yönde estiği vakitte milletin dilinde yine aynı kahramanlık türküsü dolanıyor; bu rüzgâr dinmez, bu ateş sönmez.

Ateş tutuştu bir kere. Bundan sonra hiçbir şey onu söndüremez. Gönülde tutuşup cayır cayır yanan ateşi hangi el söndürebilir?  Tam bağımsızlığın kokusu duyuldu bir kere. Bu kokuyu alan bir milleti yolundan hangi güç geri çevirebilir. Zira çok beklendi bu günler için. Hasret türküleri demlendi kara gecelerde ve aşılmaz dağlara ağıtlar yakıldı uzun uzun. Sabır ağacına döndü ahali ama ısrarla beklemekten geri durmadı. Umutları örselendi, onurları kırıldı, hor görüldü, aşağılandı lakin umudunu hiç kaybetmedi. Mevsim sanki sonbaharla kış mevsimine demir atmıştı uzun yıllardan beri. Öyle ki güneş bile yüzünü ara sıra göstermekle yetiniyordu sadece. İşte bu, uzun gecelere mahkûm olup güne özlem duyan, doğacak güneşin ve tutuşacak ateşin yolunu gözleyenlerin hasret türküsüdür; bu rüzgâr dinmez, bu ateş sönmez.

Her şey ileri hedefler koymakla başladı.

Millet, bu ülkenin gel-gitler arasında sürekli içe kapanan yapısından çok sıkıntılar çekti. Önünü göremeyenin kaza yapması an meselesi olduğu gibi bizim demokrasimiz de çoğu zaman kısa süreli iktidarların seçim kazalarına tanıklık etmekle yol aldı. Başlayan hiçbir şey tamamlanamıyor, hazırlanan hiçbir proje neticelendirilemiyordu. Her seçim dönemi vaatler havada uçuşurken seçimden hemen sonra kemer sıkma politikaları ahalinin canını acıtıyordu. Bu kısır döngüyü kırmayı başaran iktidarlar olsa da onlar, uzun yılların birikmiş ekonomik, sosyal ve siyasi sorunları altında kalmaktan kendilerini kurtaramadılar. Nihayet üç büyük krizin ardından girilen 2000’li yıllar Türkiye’nin önüne bir umut kapısı açmıştı. Ne var ki Ziya Gökalp’in bir şiirini okumak bu kapıyı kapatmaya yetmiş de artmıştı bile. Velhasıl zor bir ülkeydi eski Türkiye ve halka umut olarak doğacak bir lideri henüz yolun başındayken bir vatan şairinin şiirini okudu diye yolundan alıkoyabiliyordu.

Krizin aşılmasının hemen ardından ülkemiz, cumhuriyet tarihinde ilk defa milletinin önüne 2023, 2053 ve 2071 gibi büyük ve uzak hedefler koymayı başaran güçlü bir siyasi iradeyle tanıştı.

Ahalinin özlediği rüzgâr buydu aslında ve esmeye başlar başlamaz hasretle yolunu gözleyenlerin yüreğinde çakan kıvılcımı harlayarak büyük bir ateşe dönüştürdü. Tarihin derinlerinden gelen kutlu ateşin uyanışıydı bu aslında. Zaman zaman sert esen rüzgâra ve fırtınalara maruz kalsa da yirmi yıldır yanmaya devam ediyor. Önerim odur ki bu ateşi söndürmek için beyhude çaba harcamak yerine onu tanımaya çalışmalı, üzerine derin analizler yapılmalı, hacimli tezler hazırlanmalı, üniversitelerde sosyolojik ve siyasi çalışmalar kaleme alınmalıdır. Zira bu, sıradan bir olay değildir. Üstelik bu ateşin büyüklüğü sadece yurdum insanını şaşırtmakla kalmıyor bir yandan mazlum coğrafyaları ısıtıp ışıtmaya devam ederken diğer yandan da emperyalist ülkeleri telaşlandırıp kara kara düşündürmeye devam ediyor.

Siyaset halka rağmen değil ondan ilham alınarak yapılır.

Halkın başkanlık sistemine onay vermesinin ardından ahalinin bu kararını küçümsemek, hafife almak ve reddetmeye kalkışmak, suyu yokuşa akıtmaya çalışmak gibi beyhude bir uğraşıdır. Üstelik bütün seçim stratejisini bunun üzerine kurgulamak halka rağmen siyasete soyunmaktır ki işte o zaman seçim yenilgisi kaçınılmaz demektir.

Henüz yeni oluşundan, denenmemişliğinden ve tecrübe edilmemişliğinden kaynaklanan birtakım eksikliklerine rağmen başkanlık sistemi, hayata geçer geçmez temelleri 5, 10, 15, 20 yıl önce planlanıp atılan devasa yatırımların hızlı bir şekilde gerçekleşmesine vesile olmuş ve 2023 tarihi bir milat olarak işaret edilmişti. Ülkemizin tam bağımsızlık yolunda elini güçlendiren bu proje ve yatırımların, yeni sisteminin kazandırdığı hız, imkân ve ivmeyle bugün bir bir meyvesini vermeye başlaması vatandaşın sahiplendiği, bu sisteme karşı olanların ise şaşırıp kaldığı bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Zira onlar, bu devasa gelişmelerin hiçbirinden haberleri yokmuş gibi davranıyor ve ülkenin bu kazanımlarını karalama yolunu tercih ediyorlar. Bu yüzden de Gemlik’te üretilen yerli ve milli otomobilin İtalya’dan geldiğini, keşfedilen doğalgazın Rusya’dan gönderildiğini, İha-Siha’ların teneke olduğunu, Marmaray’ın su aldığını ve TCG Anadolu’nun motorunun bozuk olduğunu v.b söylüyorlar. İktidar, seçim öncesinde yüzyılın afetiyle sınanmasına rağmen bir yandan bu büyük krizi yönetmeyi sürdürüp diğer yandan 2023 için hazırladığı projeleri bir bir hayata geçirirken muhalefet partileri sanki dersine iyi çalışmamış talebe gibi seçime girmeyi yeğliyorlar.

İbn-i Haldun’un dediği gibi eğer coğrafya kaderse bizim bu coğrafyada güçlü ve tam bağımsız olmaktan başka çaremiz yok. Millet Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde hem bu gücü fark etti hem de tam bağımsızlık ruhunun uyandığına şahit oldu bir kere. O yüzden öyle görünüyor ki;

Bu rüzgâr dinmez, bu ateş sönmez.

Kalın sağlıcakla efendim.

Mürsel GÜNDOĞDU

murselgundogdu@gmail.com

YORUMLAR 2
  • ARSLAN 1 yıl önce Şikayet Et
    Haydi Türkiye tam zamanı.
    Cevapla
  • Kompataro 1 yıl önce Şikayet Et
    Soygun sevdası bitmez..halk dövünmeye devam eder
    Cevapla