İyiliğin Altı Tonu
Ariflerin hikmetli sözleri yüreklerimizden elini ayağını çektikten sonra insanlarımız tanınmaz, sokaklarımız içinde yaşanmaz hale geldi. Arifler ki toplumun süsü olmanın yanında hastalanan gönüllerin mahir tabipleriydiler. Onlar çaresizlik anlarımızın şifası, kararan ufkumuzun kandili, çatallanan aklımızın yol göstericisi ve bozulmaya meyleden fıtratımızın onarıcısıydılar.
Ariflerin hikmetleri susunca gönüller de sustu ve meydan, nefsin bitip tükenmek bilmeyen emelleriyle uzayıp giden dünyevi ihtiraslara kaldı.
Toplumlar her dönemde iyilikleri mayalayan ve kötülükleri bertaraf eden kılavuzlara ihtiyaç hissederler. Her dönemin sosyal iklimi farklıdır ve bu iklim bazen toplumları yemyeşil huzur bahçelerine çevirdiği gibi bazı durumlarda susuzluktan bitap düşmüş çöllere dönüştürür. Kapitalizmin bütün aygıtlarıyla toplumuzun üzerine çullandığı bu son asırda mal, mülk, zevk, makam, şehvet, şatafat, kin, kıskançlık, gıybet ve menfaat gibi bedeni arzular insanları sadece fıtratından uzaklaştırmakla kalmadı aynı zamanda toplumların ruh dengesini de bozarak bireysel ve sosyal ortamları huzursuzluğun merkezi haline getirdi. Bu yüzden toplum yapımız iyilik ve güzellikten yana belki de en talihsiz dönemlerinden birisini yaşıyor.
Ruh ve beden bütünlüğü içinde yaratılan insanın ruhtan yana kırılan kanadını onarmak için şimdi her zamankinden daha fazla ariflerin sözlerini dinlemeye, üzerinde düşünmeye ve gençlerimize bu şifalı çeşmeden kana kana içirmeye ihtiyacımız var.
O ariflerden birisi demiş ki iyilik cevheri altıdır. Bu altı sıfat, iyi insanların sır incilerinin en seçkinleridir. Bozulan insani yapıyı onarmak, ruh mertebelerini adım adım kat etmek ve ariflerin yoluna dahil olmak için bu altı sıfata sahip olmak gerekir. Bunlar bir bakıma iyilik yoluna revan olmak için ilk basamaklar gibidir. Yani insan ve toplumu yemyeşil huzur bahçesine çevirecek iyiliğin altı tonudur. Bunların daha da ötesi var ki oraya ancak bu altı sıfata layıkıyla sahip olduktan sonra bambaşka bir seviyeye yükselerek ulaşılır. Şöyle sıralamış bunları arif;
İyiliğin birinci tonu fakirliğini gizlemektir.
Öyle ki insanlar onu zengin zannetsinler. Bu durum kişiye onurunu zedeleyecek durumlara düşmekten koruma fazileti kazandırmanın yanında Allah’tan başkasına muhtaçlık duymama kapısını da aralayacaktır.
İyiliğin ikinci tonu cömertliğini gizlemektir.
Öyle ki insanlar onu cimri sansınlar. Böylece kişi ameliyle övünmekten ve nefsinin bu husustaki taşkınlıklarından selamette olur.
İyiliğin üçüncü tonu öfkeyi gizlemektir.
Öyle ki insanlar onu kendilerinden razı bilsinler. Böylece kişi öfkenin yol açabileceği kötülüklere set çekerek iyiliğe bir kapı aralamış olur.
İyiliğin dördüncü tonu sıkıntısını, içinde bulunduğu zorluğu gizlemektir.
Öyle ki insanlar onu nimet içinde keyif sürüyor sansınlar. Böylece kişi insanlardan medet ummanın zayıflığından kurtularak onurluca yaşamanın huzuruna doğru sağlam bir yol bulur.
İyiliğin beşinci tonu hastalığı gizlemektir.
Öyle ki insanlar onu sıhhatte sansınlar. Böylece kişi, hastalığı veren Allah’tan şikayetçi gibi görünmez ve hastalığa tahammül etmekten gelen sevaptan da mahrum kalmamış olur.
İyiliğin altıncı tonu ise iyi amelleri gizlemektir.
Öyle ki insanlar onu hiç salih amel işlemedi sansınlar. Böylece kişi, insanların sevgisine talip olmaz, bunun sebep olacağı tehlikelerden emin olur ve ameline güvenme tehlikesinden de kurtulur.
Bu sıfatlar iyilik yoluna revan olmaya niyetlenen insanlar hakkındadır. Bunun yanında bir de mukarrebin denilen ve Yüce Allah’ın yakınlığını kazanmış, ona dost olmuş insanların sıfatları vardır ki onlar bu altı cevherden daha yücedir.
Bu durum hakkında arifler şöyle derler;
-İyilerin güzel amelleri, Allah’ın yakınlığını kazananların günahları gibidir.
Çünkü iyi insanlar kendi irade ve tercihleriyle hareket ederler. Halbuki mukarrebin denilen kimselerde bu durum farklıdır. Onlar ise iradelerini Cenab-ı Hakk’ın iradesine bağlamış, nefislerini O’nda mahvetmişlerdir.
Ne mutlu iradesini Yüce Allah’ın iradesine bağlayıp nefislerini bu şekilde dizginlemeyi başaranlara…
Not; İyiliğin altı cevheri, Hazini’nin “Cevhirü’l-Ebrar min Emvac-ı Bihar (İyilerin Dalgalı Denizlerden Çıkardığı İnciler- Yesevilik Adabı ve Menakıbnamesi, Hazırlayanlar; Prof. Dr. Cihan Okuyucu ve Doç. Dr. Mücahit Kaçar) adlı eserden istifade edilerek yorumlanmıştır.
Kalın sağlıcakla efendim.
Mürsel Gündoğdu
murselgundogdu@gmail.com
-
Necati Dizdar 1 yıl önce Şikayet EtAllah razı olsun Üstadım..Muhteşem tespitler..Beğen Toplam 1 beğeni
-
Kompakt 1 yıl önce Şikayet EtOnu yöneticilere söyle bize değil..ama bu saatten sonra kimseye fayda etmez..dananı kadı çalmış kime domalacan hesabı..hızlı çalan kazanır..hurrrraaaaaBeğen Toplam 2 beğeni
-
Adem 1 yıl önce Şikayet EtAllah razı olsun ne güzel sözlerBeğen Toplam 4 beğeni
-
Mehmet 1 yıl önce Şikayet EtMaşallah kardeşime çok güzel söylediniz Rabbim yardımcımız olsun inşallahselamlarımla.Beğen Toplam 7 beğeni