Batı Medeniyeti İnsanlığı Anlam Krizine Sürüklerken
Gazze Direnişi Dünyada İslam’a İlgiyi Artırıyor.
Bir tarafta 1948 yılında İsrail devletini kurmayı başararak siyasi hedeflerinden en önemlisine ulaşan Siyonist Yahudiler, diğer yanda bölgenin yerli halkı Kızılderililere soykırım uygulayıp nesillerini yok ederek ABD’yi kuran Hristiyan Evanjelikler…
Eskilerin kan ve can düşmanı, şimdinin ise kader ortağı bu iki zümrenin hepimizin aklıyla alay edercesine dünyayı kendi kehanetlerine göre şekillendirme çabaları bütün vahşetiyle sürüyor.
Öyle görünüyor ki bu kehanet beslemesi tavra güçlü olduğu kadar sağduyulu bir alternatif ortaya konmadığı takdirde bugün olduğu gibi önümüzdeki süreçte de coğrafyalar kan gölüne dönmeye, insanlar göz yaşı akıtmaya, bebekler ve kadınlar öldürülmeye, sivillerin üzerine gelişigüzel bombalar yağmaya ve hastaneler, mülteci kampları, okullar, evler, mabetler yerle bir olmaya devam edecek.
Geçtiğimiz yüzyılda aralarındaki kökten düşmanlığı ustaca hamlelerle sona erdirip kendilerine rekabet edebilecek bütün alternatif güçleri tasfiye etmeyi başaran ve bu sayede dünyayı kendi çıkarları doğrultusunda sevk ve idareye muktedir olan ırkçı, üstenci, silici ve yok edici, kısacası insanlık dışı bir yaklaşımdan bahsediyorum. Bilim başta olmak üzere hak, hukuk, ahlak, siyaset, ekonomi ve insanlığın bütün kazanımlarını kendi sömürgeci anlayışları doğrultusunda kullanmaktan geri durmayan, insanlığın ortak değerlerini koruyup kollamak bahanesiyle oluşturdukları kelli felli kurumları kendi âli menfaatlerinin yılmaz bekçisi yapan tek bedenli ama çok yüzlü, çarpık olduğu kadar çirkin ve sinsi bir yapıdan söz ediyorum.
ABD bu vahşi siyasetini Siyonist İsrail yöneticilerinin Büyük İsrail adına akıtmakta oldukları asırlık salyalardan faydalanarak yürütürken Siyonist İsrail ise katliamlarını ABD’li Evanjelikler üzerindeki nüfuzlarını kullanmak suretiyle onlardan aldığı kesintisiz destekle sürdürüyor.
ABD’li ve İsrail’li sade vatandaşların yanında dünya halklarının kahir ekseriyeti Gazze’de işlenen vahşet ve soykırıma karşı çıkıyor.
Malumdur ki Gazze’deki soykırım en başından beri iki cephede sürüyor. Bunlardan ilki sahada topyekûn bir kuşatma ve vahşetle yapılırken diğeri yalan-yanlı-yanlış bilgiler yayıp zihinleri manipüle ederek yürütülüyor. Bir nevi Gazze’ye yönelik işgal, kitle iletişim araçları eliyle bütün dünya insanlarının zihinlerine de zerk ediliyor. Dolayısıyla bu insanlık dışı vahşete tepki gösterip sokağa çıkan duyarlı insanların tamamı başta Gazze’de yaşanan vahşet olmak üzere sosyal medya platformları ve akla gelen her türlü iletişim araçları vasıtasıyla yürütülen bu eş zamanlı soykırıma canları-malları pahasına direnerek adeta bütün dünyaya olduğu gibi kendi ülkelerinin yöneticilerine de insanlık dersi veriyor.
Batı medeniyeti insanlığı anlam krizine sürüklüyor.
Dünya bugün, insanlığa dair samimi bir medeniyet yaklaşımına ve doğru bir bakış açısına muhtaç.
21. Yüzyılda dünya, Batı medeniyetinin insani değerler karşısındaki tutarsız ve ikircikli tutumu nedeniyle eşine az rastlanır bir anlam krizine yuvarlanmış durumda. İnsanlık şimdilerde yoğun bir hakikat arayışının tam orta yerinde. Kendilerini bütün gün boyunca oyalayıp eğlendirebilecek pek çok araca, imkana ve teknolojik donanıma sahip olmalarına rağmen dil, din, renk ve ırk ayrımı gözetmeden milyonlarca insanın sokaklara taşıp bir avuç Gazze topraklarında savunmasız insanlara yapılan katliamlara karşı seslerini yükseltmeleri bunun en açık kanıtıdır. Şimdilerde bütün dünya kendi dinlerinden ve milletlerinden olan yöneticilerden hızla ayrışmakla kalmıyor aynı zamanda insanlık ortak paydasında bir araya geliyor, cesurca hakikati dile getiriyor ve seslerini en üst perdeden yükseltiyor.
Fikir namusuna sahip bu duyarlı dünya vatandaşlarını küresel çakalların insafına terk etmeden onlara sahip çıkmalı, revan oldukları hakikat yolunun önündeki engelleri kaldırabilmelerine yardımcı olunmalıdır.
Dünyanın en gelişmiş silahları altında, parçalanmış cesetler arasında, açlık, yokluk, acı, olanca imkânsızlık karşısında ve görülmemiş dünyevi yıkımlar ortasında bir avuç Gazze’li Müslümanın dağ gibi imanı, metaneti, sabrı, şükrü, ihlas ve samimiyeti; arayış içindeki bu insanları derinden etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda onlar arasında İslam Dini’ne olan ilgi ve alakayı her geçen gün daha da artırıyor. Öyle düşünüyorum ki biz Müslümanlar, herkese akıl vererek kendimizi sorumluluktan kurtaracağımız zehabından uzaklaşıp dinimizin temel değerlerini hayatımızda bayraklaştırabilsek bu duyarlı insanların tamamına yakını çok geçmeden Müslüman olur.
Düşünün ki İstanbul’a gelip turist tarifesi adı altında onca olumsuz örnekle karşılaşmasına rağmen dinlediği ezandan etkilenerek Müslüman olan pek çok insan var. Bir de sosyal hayatımızın her alanında bu olumsuzlukların yerini İslami değerlerin nakışladığı bir tavırlar yumağının aldığını düşünün…
İşte o zaman ne demek istediğim daha net anlaşılacaktır sanırım.
Kalın sağlıcakla efendim.
Mürsel GÜNDOĞDU
murselgundogdu@gmail.com
-
Hakan Sönmez 11 ay önce Şikayet EtBatı Medeniyeti mi? Leş kargalarının medeniyeti mi olur?Beğen
-
Yaşasın Filistin 11 ay önce Şikayet EtMüthiş bir yazı olmuş emeğinize sağlık ALLAH CC razı olsunBeğen Toplam 2 beğeni