Mürsel Gündoğdu
Mürsel Gündoğdu
HABER7 YAZARI

Yeni Yıla Yeni Bir Elbiseyle Girmek Lazım

GİRİŞ 04.01.2024 GÜNCELLEME 07.01.2024 YAZARLAR

Her yeni gün, kıymet bilen için taze bir “bismillah”tır ve her yeni yıl, heybesinde nice umutlar taşıyarak çalar gönül kapılarımızı.

Dağların ardından bir şafak patlamasıyla kopup gelen yeni güne kayıtsız kalandan daha fazla ziyanda olan var mıdır acaba? Ve ayları tükete tükete taze bir başlangıç muştulayan yeni bir yılın umut çağrısına kulak tıkayandan daha ziyade hüsranda olan kim vardır?

Bu yüzden her güne yepyeni bir ruhla başlamalı insan ve her yeni yıla da yepyeni elbiseler eşliğinde girmelidir. Zira gelip geçici zaman içinde ruhu kirletmek de giyilen elbiseyi eskitmek de insana özgü hasletlerdendir. Özellikle her türlü kirliliğin yanında insani, vicdani, ahlaki ve ruhi kirlenmenin tavan yaptığı günümüz dünyasında hepimizin buna daha fazla ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

Dünya değerden, vicdandan, insanlıktan, adaletten, iyilik ve güzellikten yana en talihsiz dönemlerinden birini yaşıyor kuşkusuz. Değer adı altında genç nesile sunulan türlü lezzet kırıntıları, ruhu dumura uğratan oldukça güçlü bir zehirden başkası değil aslında. Tıpkı vicdan adına insanlığa sunulan şeylerin vicdansızlığın en uç örnekleri olduğu gibi. Bu deccal çağında insanlık denen şey, bazı insanlıktan nasibini almamış zümrelerin tekeline hasredilmiş bir mahkûm kıyafetine indirgenmiş durumda. Çift kefeli adalet terazisine gelince onun güçsüz ve mazlum milletlere ait kefesinin yerinde ne hikmetse şimdilerde kavak yelleri esiyor. Hayatın mayası ve özü olan iyilik, dünyadan elini eteğini çekmiş de sanki başka gezegenlere gitmiş gibi görünüyor. Güzelliğe gelince o da insanları doğal yapılarından uzaklaştırarak belli kalıplara sokabilmek adına dört bir koldan girişilen topyekûn bir ruhi istila karargahına indirgenmiş durumda.

Böyle bir asırda bu çağın insanına biçilmeye çalışılan elbise, kâinatın gözbebeği insana olduğundan çok fazla dar geliyor artık. Üstelik böyle absürt bir kıyafet, insanlığın üzerinde ziyadesiyle çirkin duruyor. İşte bu yüzden şapkalarımızı önümüze koyup iyice düşünmemiz ve bu yeni yıla yepyeni bir elbiseyle girmemiz lazım.

21. Asırda bazı özel seçilmiş ülkelerle birlikte zihinlerin de hala sömürülmesi, belli güç odakları marifetiyle bazı çıkar guruplarının himaye edilerek semirtilmesi ve terörize edilmesi, sivillerle birlikte kadın ve çocukların pervasızca öldürülmesi, terör örgütleriyle terörist devletlerin bütün insani ilkelere aykırı biçimde himaye altına alınması, başkasına ait topraklara göz dikilmesi ve adım adım işgal edilmesi, mazlum halkların soykırıma tabi tutulması, bütün insanlığın ortak malı olan dünya nimetlerinin tamamına yakınının azgın bir azınlık tarafından yenilip yutulması hadiseleri etrafında cereyan eden olayların hiç biri dünyamıza yakışmadığı gibi bütün bunlar hala vicdan sahibi olmayı başaran insanlar tarafından da asla tasvip edilmiyor. Bu yüzden onca insani ve vicdani bombardımana rağmen yıkılmayıp ayakta durmayı başarabilen hatırı sayılır bir kitle hem böyle bir elbisenin artık çok eskidiğini düşünüyor hem de yeni yılda dünyaya yepyeni bir elbise giydirilmesi gerektiğine yürekten ve samimiyetle inanıyor.

Peki dünyaya böyle bir elbiseyi kim dikecek? İşte can alıcı soru bu.

Bunu dikmeyi başarabilecek tek din İslam, tek millet de bugün dünyada Müslüman deyince ilk akla gelen millet olan Türklerdir. Bu yüzden İslamafobi adı altında İslam’a yapılan saldırıların tamamına yakını aslında Türk milletine yöneliktir. Aynı bunun gibi İslam’dan nefret etme adına atılan sinsi adımların tamamına yakını da Türk korkusuna dayalı olarak bir ön almaya, güçlü bir savunma hattı oluşturmaya dönüktür. Zira bu nefreti yaymaya çalışanlar gayet iyi biliyorlar ki tıpkı Türklerin dünyada söz sahibi olduğu dönemlerde olduğu gibi bugün de onlar hunharca yapmayı sürdürdükleri sömürü ve zulümlerin hiçbirine asla tevessül edemeyecek ve dünyayı diledikleri gibi parselleyip şekillendiremeyecekler.

Elbise meselesinin özüne gelince;

Yüce Allah A'râf Suresi 26. Ayette bütün insanlığa şöyle buyurur;  

“Ey Âdem oğulları! Size mahrem yerlerinizi örtecek giysi, süsleneceğiniz elbise yarattık. Takva elbisesi! İşte o daha hayırlıdır. Bunlar Allah’ın ayetlerindendir. Umulur ki düşünüp öğüt alırlar.”

Burada Yüce Allah, insana verdiği nimetlerinin en önemlilerinden olmak üzere üç elbiseden bahseder. Bunlardan ilki insanın sadece örtünme ihtiyacını karşılayacak basit ve sade bir elbise. İkincisi giyinmenin yanında göze hoş görünme maksadı da taşıyan nitelikli, temiz ve düzgün elbise. Üçüncüsü ise Takva elbisesi. Müslümanlar birinci ve ikinci elbiseye yönelik sorunlarını bir an önce halledip bunların üçüncüsü olan ve Yüce Allah’ın daha hayırlı olarak tavsif ettiği “Takva Elbisesi” merhalesine geçemediği sürece dünya halkları insanlıktan yana hayasızlığa, vahşete, sömürüye, soykırıma, adaletsizliğe, ahlaksızlığa ve haksızlığa uğramaya devam edecektir. Adı Müslüman olanlar bu konuda adım atmamaya ısrar ederse elbette Yüce Allah’ın “Ey Âdem Oğulları” diye hitap ettiği insanlar içinden tadı Müslüman olan bir topluluğu bu iş için seçmesi kaçınılmaz hale gelecektir.

Peki nedir “Takva Elbisesi”?

Hakka inanç konusunda zaaf göstermeden, hakikat ve hikmet yolundan ayrılmadan, ahlaki ve ameli konularda haksız davranışlar sergileyerek zaafa düşmeden, İslami, insani ve vicdani görevlerin yerine getirilmesi hususunda gevşeklik göstermeden, mazluma sırt çevirmeden hayatını her türlü erdem ve faziletle donatarak ruha aşılmaz bir zırh giydirmektir takva elbisesi. Böyle bir elbise giyen kişi çevresine umut olacağı gibi bu vasıflara sahip çıkan toplum yücelecektir. Bu üstün özelliklerle mücehhez bir devlet ise insanlık adına adalet ve merhamet fitilini yeniden tutuşturmaya en layık devlet olacaktır. Bugün mazlum halkların yolunu gözlediği de vicdani duyarlılıkla sokağa çıkıp zulme karşı sesini yükseltenlerin yana yakıla özlediği de işte budur.

Sizce de dünyaya yeni yılda böyle bir elbise giydirmek gerekmez mi?

Kalın sağlıcakla efendim.

Mürsel GÜNDOĞDU

murselgundogdu@gmail.com

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL