Ahlâk geçirmez Anayasa
Nice yurtdaşımız vardır ki 'nasıl bir Anayasa istersiniz?' sorusuna şöyle cevap verir: Her dine, her ideolojiye, ondan sonracığıma efendim, her ahlaka eşit uzaklıkta, tarafsız bir Anayasa! Böyle diyenler, kurnaz dolandırıcılar tarafından 'ancak akıllıların görebileceği' giysi giydiğine inandırılan üryan hükümdara benzerler. Ahlak geçirmez Anayasa'nın hiçbir yararı olmaz.
Doğru Ahlak süzgecine sahip olmayan Anayasa'nın da yararı değil, zararı olur.
Doğru Ahlak kurallarının bağlama noktası ilahi sevgiden kaynaklanan 'insan onuru= insan değeri'dir. Anayasa'da insan onurunun kaynağının ilahi sevgi olduğunun belirtilmesi de zararlı değil, yararlı ve hatta zorunludur. Çünkü bu insan onuru herkese eşit olarak verilmiş, bağışlanmıştır. İnsanın temel hürriyeti ve insan hakları; 'insan onuru' ilkesinden kaynaklanırlar. İnsan onuru ilkesi ve eşitlik adaleti ilkesi'ni bize bağışlayan; Yaratıcı'dır. Kalpazanlar, sahte akçalarının gerçek; doğru akçanın sahte olduğunu iddia edebilmek için 'İnsan onuru'nun ilahi kaynaklı oluşu gerçeğine karşı çıkarlar ve Allah adının da Anayasa'da zikredilmesini istemezler. Oysa ' İnsan onurunda eşitlik ilkesi'ne karşı çıkışa izin verilemez, yoksa Allah'ın adını yasaklamak kimsenin haddi değildir. İlahi sevgi ehli karga değildirler, Laiklik İlkesi korkuluğuna onlar için gerek yoktur. Buna karşılık, bâtıl öğretilerle insan onurunda eşitlik ilkesinin ilga edilmemesi için; Anayasa'da şu ilkenin yer alması gerekir: 'Türkiye Cumhuriyeti; İnsan onuru, insan hakları Hukuk devletinin temel ilkelerinden hiçbir dini, felsefî, siyasi görüşe ödün (taviz) vermeyen, demokratik ve Sosyal Hukuk Devletidir.'
Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz
Hüsrev Hatemi / Yeni Şafak