Değişim toplum için mi, koltuk için mi?
Siyasetçiler lütfen kusura bakmasın.
Siyasetin siyasetçi açısından anlamı nedir bu tartışılır ama seçmen açısından şeffaflık, dürüstlük ve en önemlisi hizmet almayı ifade ediyor.
Seçimlerden önce 6’lı masa kuruldu.
30’dan fazla toplantı yapıldı.
Ali Babacan “herşeyi tek tek konuşuyoruz. Metinde bold (kalın) harfleri bile konuştuk” diyordu.
Kamuoyuna “uyumlu çalışıyoruz” açıklamaları yapılırken Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını açıkladığı toplantıda yer yerinden oynadı.
Türkiye, 6’lı masanın aslında o kadar da uyumlu olmadığını hatta aslında hiç anlaşamadıklarını Meral Akşener’in tepkisi ve sonrasında yaşananlar sayesinde öğrendi.
Ankara ve İstanbul’un belediye başkanları propaganda sürecinde “aday” bile demeden Kemal Bey’i “Cumhurbaşkanı”, kendilerini de “yardımcı” ilan ettiler.
Hatta neden böyle konuştukları sorulduğunda “kazanmaktan başka ihtimal yok!” dediler.
Seçim yenilgiyle sonuçlandı. Büyük bir fırtına başladı.
Adına “DEĞİŞİM” dedikleri fırtına…
Kılıçlar kınından çıkmıştı.
Kaybeden gitmeliydi. Değişim başlamalıydı.
Peki, acaba yine topluma doğrular söylenmiyor muydu?
Daha açık yazmak gerekirse değişim denilen siyasi bir parola mıydı, yoksa kişisel bir hesap mıydı?
Tüm bunları düşünürken art arda iki sert hamle geldi.
CHP içinde Trabzon kliği olarak adlandırılan ekibin desteğini alan Ekrem İmamoğlu sözünü ettiği internet sitesini yayına başlattı.
Sitenin başlık kısımlarında “Değişim fırsatı kaçırıldı. Toplum muhalefetten değişim bekliyor.” yazıyordu.
Satır arasında yazan “Bu büyük mağlubiyetin sorumluluğunu hiçbir biçimde seçmene yükleyemeyeceğimiz gibi, yarınları adına kaygı duyan her vatandaşın gördüğü bu yalın gerçeği kabul etmeden ve yenilginin nedenleriyle yüzleşmeden gelecek için sağlıklı değerlendirmeler yapamayız.” ifadesi Kemal Kılıçdaroğlu’nu öfkelendirecek cinstendi.
Ve site, bir oylama bölümüyle son buluyordu.
Ancak aynı saatlerde CHP içinde Tunceli Kliği olarak adlandırılan grubun desteklediği Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu da lüks tatilin ardından yaptığı grup konuşmasında İmamoğlu ve ekibine karşı manifesto niteliğinde sözler sarfetti.
Hem de pek alışık olunmadığı şekilde elindeki metinden okuyarak.
Kılıçdaroğlu önce, "CHP, bir tek adam partisi değildir.” dedi.
Ardından “Şimdi gelelim liderlik ve değişim meselesine…” ifadesiyle başlayan şu manidar sözler geldi:
“Bugün bu değişimi yaparak 25 milyonu davamıza kattık…
25 milyona ulaşan bu değişim yeterli değilse, başarsızlık benimdir"
Başarıyı tek başıma üstlenmem ama bu birlikteyi başarsızılık olarak tanımlarsanız o zaman karşınızda dikilirim. “
Bu sözlerle kendisine yönelik başarısızlık suçlamalarına da “başarısızlık hepimize ait” yanıtı vermeyi başaran Kılıçdaroğlu değişim tartışmasına da yeni bir boyut katmış oldu.
Bu arada ilginç bir not olarak; Kılıçdaroğlu’nun paylaşımları altına olumsuz yorum yapanların tamamına yakınının CHP profilleri olduğunu da görmek lazım.
Yani önümüzdeki günlerde özellikle sosyal medya üzerinden yeni bir kılıç kalkan mücadelesi izlemek üzere gibiyiz.
Asıl sormamız gereken soruyu sorarak bitirelim.
Tüm bu yaşananların bize (herkese) ne faydası var?
-
Mustafa 1 yıl önce Şikayet EtDelinin kuyuya attığı taşı çıkarmaya çalışan yüzbinler....Beğen Toplam 2 beğeni
-
128 1 yıl önce Şikayet EtSoymak içinBeğen Toplam 2 beğeni
-
hasan 1 yıl önce Şikayet Etiktidara değişim karnavalından, kendinide belediye seçimlerinden sonra auta atılacak olan imansızoğlu, chp nin yeni şefi olmaya faydası olur belki...tatil ona yakışıyordan sonra c başkanı olamayınca genel başkanlık ona yakışıyor olacak ki kibri zirve yapsın...Beğen Toplam 3 beğeni