AK Parti 31 Mart yerel seçimleri sonrasında yaklaşık 8 Milyon oy kaybetti. 

Peki, verilmeyen bu 8 milyon oyun ne kadarı AK Parti'ye, ne kadarı Tayyip Erdoğan'a tepki?

Yanıta ulaşmak için önce 2 soru sormak gerekiyor: 

1- AK Parti neden kaybetti? 

2- CHP neden bu kadar oy aldı? 

Hemen herkes AK Parti'nin oy kaybetme nedenlerini sayarken birinci sıraya ekonomiyi oturtuyor -ki doğrudur.-

Ekonomiyle çok da bağlantılı olarak emeklilere yeteri kadar sahip çıkılamaması, hatta son 10 günde sürpriz ve yüksek oranda bir seyyanen zam beklentisi (Ak Partili isimler tarafından) oluşturulmasına rağmen bunun gerçekleşmemesi tabloda etkili oldu.

Tayyip Erdoğan'a yönelik tepkinin sadece ekonomik konularda olduğu görülüyor. 

Yoksa güvenlik, dış politika, siyaset gibi başlıklarda Cumhurbaşkanına tam destek sürüyor.

Sürecektir de

Dünkü Ak Parti MYK toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mesajı net olarak aldığı / anladığı açıkça görülüyor. 

Hatta MYK toplantısından yansıyan bilgilere göre kendi özeleştirisini açık yüreklilikle yapan Cumhurbaşkanı’nın “21 yıldır Ak Parti’nin arkasında duran milletin bu kez kendilerini neden ikinci parti yaptığının çok iyi analiz edilmesi gerektiği” görüşünün üzerinde uzun uzun durması da bunun göstergesi. 

Nitekim Cumhurbaşkanı’nın yaptığı değerlendirmede hayat pahalılığı, Kovit-19 salgını ve Ukrayna-Rusya Savaşı süreçleri ile başlayan ve artış gösteren enflasyon baskısı ve sonuçlarının 31 Mart’ta derinden hissedildiğini, önleyici tedbirlerin yeterli olamadığını, tüm illerde serzenişlerini dinlediği emekliler başta olmak üzere toplumun birçok kesiminin refah kaybına uğradığını, süreç içinde emeklilerin sıkıntılarını hafifletme çalışmalarının da istenilen noktaya ulaşmadığını belirttiği ifade edildi.

Yani Erdoğan mesajı net olarak aldı. Bundan sonra ise atacağı adımlar belirleyici olacak.

Şimdi gelelim Ak Parti’ye…

AK Parti'ye yönelik tepkinin başında; belediye başkanları ve milletvekili gibi idarecilerin kibirli davranışları gösteriliyor.

Acaba parti yöneticileri, adayları verilen mesajı genel başkanları gibi alabildi mi?

Buna bir yanıt verebilmek şimdilik mümkün değil. 

Önce somut örneklere ihtiyaç var.

MYK toplantısında bu durumun da ciddi bir biçimde ele alındığı gelen bilgiler arasında.

Eleştirilerin odak noktasındakiler gerekli dersleri çıkaracak mı bilinmez ancak bu konuda da yine milletle her zaman iletişim kurmayı başaran Erdoğan’ın sert uyarıları gözden kaçmamalı.

MYK’da Erdoğan’ın vatandaşlardan gelen şikayetleri gündeme getirdiği, parti yönetimi, il, ilçe, belde teşkilatları, belediye başkanları, milletvekilleri ve bürokraside görülmeye başlanan olumsuz tutumlardan kurtulmanın ve onunla mücadele edilmesinin öneminin altını çizdiği de alınan bilgiler arasında. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, milletin bağrından çıkan Ak Parti’nin vatandaşla arasına duvar öremeyeceğini, bunun en büyük düşman olduğunu, hangi konumda olursa olsun millete karşı olumsuz tutumlarda bulunanların hesap verme sorumluluğundan kaçamayacağını net bir biçimde belirttiği de ifade ediliyor.

Erdoğan, oy kaybının yanında, kan ve ruh kaybı bulunduğunu düşünüyor. 

Tüm bunları yazdıktan sonra bir önemli eleştiri de en başta da kendimiz olmak üzere mütedeyyin insanlara gelmeli. 

Bu ülkenin ruhu, kimliği, birikimi olan bu ülkenin insanları seçimi tek bir fotoğraf karesi gibi görüp umutsuzluğa kapılmamalı.

20 yıldır bunca kazanım elde edilmişken kızgınlıkla eleştiri kantarının topuzu kaçmamalı.

En sert eleştiri, en yapıcı dille yapılmalı.

Ve eğer bugün bunca kazanımın mimarı olan Sayın Erdoğan’ın zor bir günüyse bize düşen de ona bir omuz vermek olacaktır.