Herkesin birbirine sorduğu soru: İran, İsrail'e ne zaman saldıracak? 

Bu sorunun yanıtına geçeceğiz. 

Ancak bölgede bir değil, birden fazla denklem var. 

Mezopotamya coğrafyası adeta 40 tilkinin hareket edip hiçbirinin kuyruğunun birbirine değmediği bir alana dönüşmüş durumda. 

Hal böyle olunca tek bir eylem üzerinden analiz yapmak yanlış olur.

Bölgede onca güçlü (Müslüman) ülkenin varlığına kafa tutan bir İsrail bulunurken, bu ülkelerin duruma sessiz kalmaları gerçekten dikkate şayan. 

İsrail “dene gör - bekle gör” politikasını çok iyi bilir. 

Mescid-i Aksa'nın Nureddin Mahmut Zengi tarafından yapılan minberi ve kubbesi kundaklandığında dönemin başbakanı Golda Meir “sabaha kadar uyuyamadım. Müslüman ülkeler buna tepki gösterecek sandım.  Ama kimseden tepki gelmeyince rahatladım.” demişti. 

İsrail böyle bir durumu lehine çevirmez mi sanıyorsunuz? 

Yıllarca ilmek ilmek işlediler. 

Ve şimdi Gazze'de gerçekleştirdikleri katliamı dünyanın gözünün içine baka baka tehditlerle, şantajlarla suikastlerle devam ettiriyorlar. 

Bu nasıl bir iştir ki bir sözüm ona bir devlet suikastler düzenliyor uluslararası Ceza Mahkemesi, Birleşmiş Milletler temsilcileri gibi kimseleri tehdit ediyor ve bundan zerre kadar çekinmiyor.

Burada uluslararası toplum bir kez daha düşünmeli.

Şimdi gelelim bölgenin son durumuna.

İran, sıkça dile getirdiği “karizmayı düzeltme” amaçlı saldırısını yapacak mı? 

Bu saldırının zamanlaması ve şiddeti hangi düzeyde olacak?

Bu istenmeyen ve bekleyip görülmesi gereken bir süreç.

ABD başta olmak üzere Batılıların bölgeye yüklü miktarda silah ve uçak göndermesi büyük bir savaşın hazırlığı gibi.

Tüm bu olan biten arasında Katar Emiri Al Sani ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki görüşmeyi de atlamamak gerekir

Bu görüşmenin önümüzdeki süreçte farklı çıktıları olacağı kesin.

Bu açıdan bakılınca bölgenin giderek ısındığı ve önümüzdeki günlerde sıcak gelişmelere gebe olduğu söylenebilir.

Mustafa Yıldız / Haber7