Göbeklitepe’ye dair iki doğru iki yanlış
Şu aralar dünya Göbeklitepe’yi konuşuyor.
Geçenlerde İngiliz Daily Mail'de yer alan habere göre, Edinburgh Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'nden Dr. Martin Sweatman, medeniyetin doğuşunu yeniden yazabilecek keşif olarak nitelendirdiği olayı “dünyanın en eski takvimini Türkiye'de bulduk” sözleriyle duyurdu.
Arkeologlar, medeniyetin doğuşunu yeniden yazabilecek dünyanın en eski takvimini Türkiye'de keşfetti.
Türkiye'deki gizemli Göbekli Tepe bölgesinde 12.000 yıllık bir taş sütuna kazınmış olduğu ifade edilen takvim, ayları, yılları, hatta günleri gösteriyordu.
İngiliz araştırmacıya göre bir başka bulgu da, “oymaların 1200 yıl boyunca mini bir buzul çağına neden olan, büyük hayvanları yok eden ve tarımsal gelişmeyi ve karmaşık toplumları harekete geçiren bir kuyruklu yıldız çarpmasını tasvir etmesi…” olarak açıklandı.
Ancak bu tezin ayakları yere basmayan bazı yönleri vardı.
Sözü geçen İngiliz akademisyen Dr. Sweatman dünyaya kuyruklu yıldız çarpması iddiasını abartılı bir dille yansıtmasıyla tanınan bir isimdi.
Şöyle diyor mesela 'Görünüşe göre Göbekli Tepe sakinleri gökyüzünün keskin gözlemcileriydi, dünyalarının bir kuyruklu yıldız çarpmasıyla harap olduğu düşünüldüğünde bu beklenen bir şey.”
Bu yaklaşımda da bazı hatalar olduğunu fark ettim.
Türkiye'deki gizemli Göbekli Tepe bölgesinde12.000 yıllık bir taş sütuna kazınmış olan bu takvim,uzmanlara göre uygarlık zaman çizelgemizi yeniden yazabilir.
Bizde bilim-tarih konuları gündemde hak ettiği yeri pek bulamasa da konuyu araştırmak üzere soluğu Şanlıurfa’nın Haliliye ilçesine bağlı arkeolojik kazı alanı Göbeklitepe’de aldım.
Daha yoldayken konuyla ilgili yine yurt dışı kaynaklı bir dezenformasyon faaliyeti geldi kulağıma…
Gazeteci görünümlü bazıları; Batı’dan gelen baskılar ve ödenek yetersizliği nedeniyle Türkiye’deki kazıların durdurulduğunu söylüyordu.
3 farklı kazı alanını gezdim.
Göbeklitepe, Karahantepe ve Sefertepe…
Hepsinde de kazı çalışmaları tam gaz devam ediyordu.
Hatta ziyaretimizden bir gün önce Göbeklitepe’de yeni bir sütunda yeni figürler bulunduğunu öğrendim.
Sefertepe kazılarında ise günlük yaşama dair boncuklar, baltalar ve daha birçok yeni keşif yapıldı.
Tarihi resmen baştan yazmak gerekiyordu artık.
Ve gelelim “Göbeklitepe’de 10 Bin yıllık takvim bulundu” iddiasına…
Konuyu Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul’a sordum.
Kendisi, Göbeklitepe’nin tek bir bakış açısıyla değerlendirilmesinden duyduğu rahatsızlığı anlattı.
Takvim iddiasının tamamıyla yanlış olduğunu söyledi.
Göbeklitepe’nin bir “yıldız gözlemevi” gibi lanse edilmesinin yanlış olduğunu ifade etti.
Hatta bir de örnek verdi.
Mevcut yapının üstü kapalı olduğundan burada yıldız gözlemi yapılamayacağını anlattı.
Daha önce 43 numaralı sütundaki çantaya benzetilen figürlerin de başka anlamlar taşıyabileceğinin altını çizdi.
Biraz da gözlemlerimizi anlatalım.
Göbeklitepe, Karahantepe, Sefertepe ve diğerleri…
+Böylesine önemli keşiflerin yapıldığı bu alanlar aynı zamanda bir turizm destinasyonu olma yolunda.
+Şanlıurfa’ya uçak seferlerinin yetersizliği, turizm noktasında şehrin elini ayağını bağlıyor.
+Gelenlerin bölgeye maddi anlamda bir getirisi olmaması yerel bazda insanların başlıca şikayeti.
+Örneğin Haliliye Belediyesi kazı alanı çevresini tertemiz tutuyor. İnsanları Göbeklitepe’ye gelmeleri noktasında teşvik ediyor.
Bakıldığında bunun belediyeye bir getirisi yok. Ancak tarihe sahip çıkma noktasında hassasiyetleri takdire şayan.
+Ancak bölgede bir vizyon sorunu göze çarpıyor.
+Bölge siyasetçileri Taş Tepelerle fazla da ilgili değil.
+Türkiye genelinde bir bilinç oluşturulması, gençlerin, tarih meraklılarının bölgeye akın etmesi gerek.
+Karahantepe’ye giden yol üzerindeki taş ocağı ise tam bir felaket.
Daha önce bölge halkı tarafından defalarca şikayet edilmesine rağmen çirkin görüntü ve çevre kirliliğine neden oluyor.
12 bin yıllık tarihi alana bu taş ocağının önünden geçilerek gidilmesi hiç de hoş değil.
Göbeklitepe’ye dönecek olursak bir de öneride bulunmak isterim.
Mevcut alanda gölgelikli bir yürüme yolundan Göbeklitepe’yi bulunduğu yerde yukarıdan izlemek gayet keyifli.
Kazı alanının bulunduğu alt galerilerin içinde ise çok daha heybetli bir görüntü mevcut.
Kazı çalışmaları tamamen sonlandıktan sonra yeni yürüme yolları yapılarak belki de aşağıdaki galerilerin içinde dolaşmak mümkün olsa ziyaretçiler kendini tarihin içinde daha anlamlı bir yere yerleştirebilir.
Prof. Dr. Necmi Karul başkanlığındaki Türkiye’nin genç arkeologlarından oluşan ekip resmen tarihi yeniden yazıyor.
Öye görünüyor ki bu alanlar insanları şaşırtmaya devam edecek.
-
Muallim 3 ay önce Şikayet EtGöbekli tepede kazı işleri bitmeden ağaçlandırılan alan olduğu bu alanında kazı alanını sınırlandırdığı iddia ediliyor , iddia doğruysa durum vahimdir vesselam.Beğen Toplam 4 beğeni
-
İlk insan Adem as 3 ay önce Şikayet Etİnsanlık tarihi yaklaşık 7000 senedir kuran ı kerim göre Adem as ilk insan, 12000 yıllık insan tarihi kalıntıları gibi sözler yeni nesillerin İslam dinine şüpheyle yaklaşması imanları şüphe düşürmek için şuurlu din adamlarının bu meseleyi Müslüman lara güzelce anlatıp genç nesli bu gibi filmlere karşı uyarmalıBeğen Toplam 4 beğeni
-
Recep Topcu 3 ay önce Şikayet EtMustafa beyi kutluyorum En sıcak günlerde 3 alanında gezip en yetkili kişiden aldığı doğru bilgileri objektif olarak kaleme alıp köşesine taşımış ve örnek nir gazetecilik haberi yapmışBeğen Toplam 5 beğeni
-
M.hazır 3 ay önce Şikayet Et"ilk mabed" diye bir saçmalık konuşuluyor. Hz.Adem AS. İlk insan değilmi? Bu sütünları ve taşları mabed diye yutturuyorlar.Kime tapıyordu bu "akııllı" toplum?Sütunlarda resmi olan Tilkiyemi?Beğen Toplam 6 beğeni
-
Ahmet 3 ay önce Şikayet EtDaha çok şaşıracak şeyler duyacağız hocam.Beğen Toplam 2 beğeni