Yönetimden yönetişime geçmek
Türkiye’de batıcıların Tanzimat’la yıktıkları devlet ile millet arasında köprü yeniden inşa edilmeye çalışılıyor..
Millet ile devlet, yani merkezi kamu yönetimi arasındaki ilişkilerin yeniden şekillenmeye başlandığı günümüzde “yönetim” kavramı da değişime uğruyor. Yönetim anlayışındaki sözkonusu değişim, toplumsal aktörler arasında ve toplumsal aktörlerle kamu yönetimi arasındaki karşılıklı etkileşimin olumlu yönde artan niteliğine işaret ediyor..
Bu yeni “yönetim” anlayışı, içerdiği “karşılıklı etkileşim” anlamından ötürü Türkçe’de yerini “yönetişim” olarak buluyor.
Ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasını, kültürel ve sosyal gelişmesini sağlayabilmek için gerek vatandaşlar, gerekse siyasiler dünyada gelişmekte olan “yönetişim” kavramını gündemine almalı, iyi anlamalı ve hayata geçirmeli diye düşünüyorum.
Yönetimden yönetişime geçmenin yararlarına ilişkin birkaç hususu burada dikkatlere sunmak istiyorum.
‘YÖNETİM’DEN YÖNETİŞİME
“Yönetişim” kavramı, birlikte yönetme yaklaşımı olarak anlatılıyor; bir tarafın diğer tarafı yönettiği, yukarıdan aşağıya bir ilişki olan ‘yönetim’den karşılıklı iletişim ve etkileşimlerin öne çıktığı bir ilişkiler bütününe doğru dönüşümü ifade ediyor.
Yönetişim, toplumların, faaliyetlerini yönetmek amacıyla kullandığı politik, ekonomik ve idari irade olarak tanımlanmaktadır. Bu bağlamda yönetişim, toplumsal aktörler arasında ve toplumsal aktörlerle kamu yönetimi arasındaki karşılıklı etkileşime karşılık geliyor.
Yönetişim, vatandaşların, grupların ve toplulukların, sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerin, ortaklaşa karar alma ve uygulamada, taleplerini dile getirmede, yükümlülüklerini karşılamada ve çatışma noktalarının çözümünde kullandıkları mekanizmaları, süreçleri ve kurumları kapsıyor.
YÖNETİŞİMİN DÜZEYLERİ
Yönetişimin gerektirdiği temel öğeler, toplumsal sorumluluk, katılımcılık, etkinlik, hukuka bağlılık, hesap verebilirlik, açıklık ya da popüler ifadeyle şeffaflıktır.
21. yüz yılda her toplum kendi yönetişim anlayışını ve uygulama biçimini ortaya koyuyor, deniyor; deneylerinden dersler çıkarıyor, yönetişimini geliştiriyor. Bu anlamda yeni bir vatandaşlık bilinci gelişiyor.
İyi yönetişim, toplumsal yaşamda dört düzeyde gerçekleşiyor: a) Kamu düzeyinde; b) Özel Sektör düzeyinde; c)) STK’lar düzeyinde; d) Kişisel düzeyde.
Bu vatandaşlık bilinci, kendi sorunlarına sahip çıkan, yüksek standartlar talep eden ama bu standartların oluşumunda ve hayata geçirilmesinde aktif rol alan, bunun için kendi içinden çözümler çıkaran ve bu amaçla yapılanmalar oluşturan yeni bir kimliği temsil ediyor.
KAMU YÖNETİMİ DÜZEYİNDE YÖNETİŞİM
Kamu yönetimi düzeyinde yönetişim, devlet organlarının ve kamu hizmeti veren kuruluşların şeffaflığıyla başlıyor, hesap verebilirlikten geçiyor ve verimlilikle sonuçlanıyor.
Bugün toplum olarak acısını yaşadığımız hemen bütün sorunların, yolsuzlukların, verimsizliklerin, savurganlıkların panzehiri yönetişim ilkelerini yalnızca sözde değil, özde de benimsemek ve hayata geçirmektir.
Sivil toplum kuruluşları böyle bir süreçte çok önemli bir rol üstlenebilirler.
Devlet, her biri alanında uzmanlaşmış güçlü sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yapacak; böylece hem milli meselelerimizi aşmamıza yardımcı olacak, hem de katılımcı demokrasiyi geliştirerek devlete duyulan güveni artıracaktır.
ÖZEL SEKTÖR DÜZEYİNDE YÖNETİŞİM
İkinci olarak özel sektör düzeyinde yönetişim, iç içe geçmiş iki kanaldan gerçekleşebilir.
Özel sektör bir yandan kurumsal yönetişim uygular. Bu doğrultuda kendi yönetim yapılarında şeffaflığı, hesap verebilirliği, katılımcı yönetim tarzını, etkinliği ve verimliliği yaşama geçirir.
Diğer yandan da özel sektör toplumsal projelere kaynak ayırarak, yöneticilerinin ve çalışanlarının zamanlarının belirli bir bölümünü üretilecek projelere, sivil toplum kuruluşlarının etkinliklerine ayırmaya teşvik eder.
Bu konuda öncü şirketler ortaya çıkar; bunlar, diğer şirketlerin sosyal sorumluluklarını geliştirmelerine yardımcı oluyor.
SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI DÜZEYİNDE YÖNETİŞİM
Üçüncü olarak sivil toplum kuruluşları, kendi içlerinde de yönetişimi esas almaktalar.
Bu çerçevede etkin yönetimin hayata geçirilmesi, yöneticilerin seçiminde belirli çevrelerin, hatır gönül ilişkilerinin rol oynamasındansa işinin ehlini seçme anlayışının egemen olması, genel anlamda toplumda yönetişim ilkelerinin yerleşmesinde çok önemli bir rol oynayacaktır.
Bir amacı gerçekleştirmek için bir araya gelmek, dernek çatısı altında ortak faaliyetler yürütmek ve somut hedeflere ulaşmak bakımından sivil toplum kuruluşları, hem kişisel deneyim ve gelişim boyutuyla hem de sosyal yapıyı yenilemek ve toplumsal bilinci geliştirmek boyutuyla tarihin atomları olabilir..
Sivil toplum kuruluşları, sosyal, ekonomik ve siyasal alanlarıyla bütün bir hayatı tarayıp yenileyebilecek ruha kavuşturulmalı..
KİŞİSEL DÜZEYDE YÖNETİŞİM
Dördüncü olarak, yönetişim ilkelerinin hayata geçmesinde kişiler önemli bir sorumluluk taşıyorlar.
Kişisel düzeyde, her insan bir yandan üretici ve tüketici, bir yandan vatandaş, bir yandan da toplumsal sorumluluğu olan bir bireydir.
İnsanlar, bu sorumlulukları yerine getirirken şeffaflık, açıklık, hesap verebilirlik, katılımcılık, etkinlik gibi iyi yönetişim ilkelerine sahip çıkarak sivil toplum kuruluşları da dahil olmak üzere her kurumun gelişmesine ve toplumsal refahın artmasına katkıda bulunacaktır.
Bu şekilde kaynakların çok daha etkin kullanılmasını sağlanacaktır.
Dolayısıyla her birimiz, birer vatandaş olarak devletten, birer müşteri olarak şirketlerden ve birer birey olarak sivil toplum kuruluşlarından yönetişimi talep etmeli ve kendimiz de bu ilkeleri yaşayarak çevrelerine umut veren birer örnek olmaya çalışmalıyız.
Çözümün insanın kendi içinden başladığı, özyönetimini kurmayı başaranların bir şey yapmaya ve işini konuşmaya hak kazandığı unutulmamalı.
YÖNETİŞİMDE KATILIMCILIK
Yönetişimin gerektirdiği katılımcılığın toplumsal anlamda etkin ve verimli sonuçlara ulaşabilmesi, ancak yurt çapında eşitlikçi, katılımcı, yeni bir “eğitim” anlayışının yerleştirilmesiyle sağlanabilir.
Daha yüksek bilinç düzeyine sahip, yurttaşları daha mutlu, daha çok üreten ve uluslararası rekabet gücü yüksek bir ülke olmak istiyorsak, her düzeyde yönetişimi hayata geçirmeliyiz.
-
Hanyunus 3 yıl önce Şikayet EtBence uluslar arası ilişkide öne çıkmak önemli yani chp yi ben kurdum deyipte bir tarafta oturmamalıBeğen