Geçmiş Gelecek İlişkisi
Yürünmüş yollar yok sayılamaz.
İnsanın geçmiş yaşantılara ihtiyacı olmasaydı hafıza acı veren bir yük olurdu.
Geçmiş ve gelecek, güçsüz toplumlarda iyi değerlendirilemediğinden problem haline gelir. Sağlıklı, güçlü, büyük toplumlar, varsa zengin tarihlerini güç kaynağı haline getirirler.
Sezai Karakoç, tarihi, özellikle köklü bir geçmişe sahip bir milletin mensupları için, hayatı anlamlandıran vazgeçilmez bir tecrübe olarak görür.
Sezai Karakoç’a göre tarih, bir kültür ve medeniyet dinamiğidir. Peygamberler, hükümdarlar, kahramanları, alimler, sanatçılar ve şairleriyle tarih, insanlığın bütün geçmişini bireyde yaşatan bir olgudur. (Kıyamet Aşısı, s.83)
Sezai Karakoç’ a göre tarih, kimi zaman insanın elinde keskin bir silah, kim zaman da yumuşak bir yastık olmuştur.
Bu yüzden köklü bir geçmişe sahip ülke insanlarının tarih problemini her şeyden önce kendi içinde çözmeleri gerektiğini söylemekte; özbenliklerinde tarihle bir uzlaşma ve bağdaşma noktası bulmalarının şart olduğunu ifade etmektedir.
Karakoç bu noktada geçmişi ve tarihi zindan, insanı onun içinde mahkum olması gerektiğini söylemediğini; ancak tarihi büsbütün küçümsemenin, hafife almanın ve hor görmenin de insana fayda getirmeyeceğini ifade etmektedir.
Tarihte derin anlamlar bulunduğunun şuurunda olmak ve onu titizlikle incelemek gerektiğini belirten Karakoç, tarihi, açılmayı bekleyen üstü örtülü bir hazine kabul etmektedir. Bu hazineyi açtıktan sonra ona yeni bir şeyler katılmaya çalışılmalıdır. Eski zamana yeni zamanı ekleyerek bir anlamda onu bayatlamaktan kurtarmak zorunluluğuna dikkat çeker:
Yeni zamanı eski zamana ekleyerek tarihle insanın kaynaşmasını beklemek, tohum ekilen bir tarladan bahar mevsiminde umutla ürün beklemek gibidir. İşte tarih bilinci denilen bu tecrübeyi, her insan her an zihninde, gönlünde ve ruhunda da yaşamalıdır. (Kıyamet Aşısı, s.84, 85)
Geçmişteki değerleri (alim, arif, sanatçı, şair, eser vs) güncelleştirmek ve gündemleştirmenin, geçmişin bugünü boğması demek olmadığını belirten Karakoç, bugünü dünle birlikte düşünmenin, hem zamanı, hem insanı gerçek anlamda değerlendirmek ve fonksiyonuna kavuşturmak demek olduğu görüşündedir (Fizikötesi Açısından Ufuklar ve Daha Ötesi III, s.56).
Çünkü geçmiş, gelecek için bir tabiat (nature) olmasa da şu veya bu derecede kimi zaman bir kadro, bir çerçeve, malzeme veya perspektif, kısaca bir şart (condition) olmaktadır (İnsanlığın Dirilişi, s.130).
Geçmiş sonuçlarıyla zaten bugünün içinde vardır. Yapılacak olan, halihazırda ‘neden’ olarak, durumlar, ilişkiler ve nesneler olarak elde bulunanlar; yarın içinde imkan, amaç ve muhtemel ‘sonuç’ olarak durmaktadır.
Sezai Karakoç okulda gençlere bugünün şartlarını öğretmek kadar geçmişi de öğretmenin son derece önemli olduğunu belirtir; bunu geçmişle övünmeleri için değil, kendilerini tanımaları, kendilerine güven duymaları ve yollarını seçerken geçmişin tecrübelerinden faydalanmalarını sağlamak için yapmak gerektiği üzerinde durmuştur (Sütun, s.352).
Sezai Karakoç’ a göre geçmişimiz büyük bir medeniyet örneğidir.
Geçmişin bağlarını koparan, yeni yapımızı geçmişin sağlam temelleri üzerine bina etmeyen yaklaşımlar, geçmişten köklü bir çıkış yapma gücünü kaybetmiş demektir.
Esas olan geçmişle doğru iletişim kurmaktır.
-
Tarihçi Cengiz Hoca 3 yıl önce Şikayet EtDoğru tarih, hava kadar, su kadar hayati ihtiyaçtır..Beğen Toplam 2 beğeni