Kur’an Çağı
Her biri tarihe birer ilahi müdahale olan ve insanlığın abide şahsiyetleri, tarihin atomları peygamberler tarafından tebliğ edilen kutsal kitaplara göre tasnif edilmelidir tarih. Son kutsal kitap olan Kur’an-ı Kerim çağındayız. Kıyamet gününe kadar geçecek sürenin adı on dört asırdır Kuran Çağı’dır.
İnsanlık, çağ dışı kalmanın, Sırat-ı Müstakimden çıkmanın, İslam medeniyetinden yoksun kalmanın bunalımında çırpınıyor.
Ne var ki Kuran-ı Kerim sadece müttakilere, sıddiklere ve salihlere rehberlik yapıyor. Kuran-ı Kerim her asırda nazil oluyormuş gibi gençliğini ve tazeliğini koruyor.
Kelamlar, insana ve elbiseye benzer. Zamanın geçmesiyle ihtiyarlar ve eskir. Kimse yüzlerine bakmaz. Fakat Kur’an-ı Kerim, on dört asır önce inmesine ve herkesin eline kolayca geçmesine rağmen tazeliğini ve gençliğini koruyor.
Ezeli bir hutbe olarak, bütün zamanlardaki bütün insanlara hitap ediyor. Hatta her asır ahalisi, Kur’an’ı sadece kendine hitap etmiş ve kendileriyle konuşur buluyor. Her ilim grubu, ondan istifade etmek için devamlı yanlarında bulundurdukları ve ifade tarzını taklide çalıştıkları halde, Kur’an-ı Kerim, üslubundaki ve beyanındaki eşsizliği muhafaza ediyor.
Hâlbuki beşerin eserleri, sözleri ve kanunları, beşer gibi ihtiyarlıyor ve değişiyor. Fakat Kur’an’ın hükümleri ve kanunları o kadar sağlamdır ki, asırlar geçtikçe daha çok gücünü gösteriyor. Hakikat olan Kuran-ı Kerim’in hükümleri, kanunları ve İslam medeniyeti, sadece akla, heva ve hevese dayalı sosyal sistemler gibi eskiyip, çökmeye mahkûm değildir. Hakikat medeniyeti, Kur’an toplumu ve Kur’an devleti daima gençtir ve kuvvetlidir
Kur’an-ı Kerim, kim bilir belki daha yüzyıllarca, kıyamet gününe kadar insana hitap edecek; diriltici sesiyle konuşacak. Kuran-ı Kerim, konuşuyor. Peki insan ve zaman onu dinliyor mu?
KİTABIN KONUŞMASI
Tarihin en büyük problemi, çağdaş dünyanın temel problemi, kuşkusuz insan ve zamanın kitaba ilgisiz kalması, ondan uzak, kopuk ve karşıt kalmasıdır.
Sezai Karakoç, Sütun adlı eserinde ‘Kitabın Konuşması’ (s. 196) başlıklı bir metin vardır. O yazıda “Kitap konuşur da vakit konuşmazsa, yapraklar gibi kımıldayan insanlar, gölgelerden farklı değil demektir. Vakit insanları kullanıyor ve insan vakti kullanamıyor demektir. Çünkü kitabın konuşması, vakte tesir etmemekte, karanlık bir boşluğun içinde eriyip gitmektedir. İnsan, bıçaklar arasına düşmüş et; vakit, keskin bıçakların orkestramsı bir giyotindir. ” demiş üstat. Kur’an Çağın’da çağdaş insanın vaziyet ve istikameti böyle maalesef.
‘Kitabın Konuşması’ başlıklı yazı, Asır Suresi’nin adeta tefsiri.
Asır Suresi, insanlığa Kur’an Çağı’nda olduğunu hatırlatıyor ve insanın hüsranının kitabı dinlememekten kaynaklandığını açıklıyor: “Kitap konuşuyor, fakat bu konuşma, vakit ve insan tarafından dinlenmiyorsa, kelimeler, yeraltı suları gibi derinlerden akacak ve sebebi bilinmeyen yer altı sesleri gibi kendi kendisinin etrafında dönecektir.”
ÇÖKÜŞ: KİTABIN SUSMASI
‘Kitabın Konuşması’hiç kesilmiyor.. Fakat insan ve vakit, onunla ilgilenemiyor: “Kitapla vaktin arasındaki ilgi kopuksa, insan, ruhunun değil, bedeninin ağırlığıyla kımıldayacak, eşyanın ortasında, yalnız bir biçim ayrılığı gibi kımıldayacaktır.”
Yirminci yüzyıl, çok karanlık ve kanlı bir yüzyıldı. Yirmibirinci yüzyıl, çok gürültülü. Ağzı olan konuşuyor ve o konuşma kayıt ediliyor, çoğaltılıyor.
Vakit konuşuyor ve kitap dinlenmiyor: “Vakit konuşuyor ve kitap konuşmuyorsa, yani vakit, insan düşüncesinin dışında kendi başına gelişiyorsa; insan, Rahman’ın nefesini taşımayan bereketsiz bir rüzgarın önünde sürüklenecektir, özsüz, aşılayıcı olmayan bir rüzgarın. Kısır ve çocuklukta ihtiyarlamış bir rüzgarın. Geçmişle ilgisi kopmuş, gelecekle organik ilgisini bir neşvünema bağı gibi kuramamış bir zamanın, bir ölü vakit derisinin.”
İnsanın kitaba ilgisizliği çöküşü başlatıyor. Çöküşte, kitap susuyor.
KİTAPLA YÜKSELMEK
Tarihte insanın yükseliş ve çöküşünü, kitaba ilgisi belirliyor: “Tarihte yükselme çağları, zamanın kitapla ve insanın da zamanla dolduğu, yoğunlaştığı çağlardır. Kitapla zaman, zamanla insan birbirinden uzaklaşmış ve kendi başlarına yaşar olmuşlarsa, bir dağılma ve çözülmenin bütün şartları doğmuş olacaktır. ”
Tarihin dinamiği kitaptır, özel anlamda Kuran-ı Kerim, genel anlamda kitap..
“Kitap nedir? Aslında kitap tektir ve o Kur’an-ı Kerim’dir. Bütün kitaplar bir bakıma onun yorumudur. Ona karşı olanlar bile, farkında olarak olmayarak varlıklarını ona borçludurlar, isyan ve inkar, nasıl, inanç ve hakikate baş eğmenin değerinin daha belirgin olarak ortaya konmasına yarayacaksa, eninde sonunda bu türlü kitaplar da bir vakit gelecek Kitab’ın tasdiki için boyun eğecekler.”
Oku buyruğuyla başladı Kur’an-ı Kerim’in indirilişi; ilk ayette insana okuması buyruldu. Yazmak, okumaya dahildir. Başarılı, nitelikli yazı aslında etkin okumadır. Dolayısıyla okuma ve yazma, Kur’an-ı Kerim’de hakikatine uygun hale gelmektedir.
Kısaca insanın yükselmesi, kitabın ruhunu kuşanması ve vakti kitabı dinler hale getirmesiyle mümkün olmaktadır. Hakikat öldürülemez. Kitap insan için okumayı hakikatle bağlantı haline getirmektedir: “İnanmış adamın işi, vakti kitapla konuşturmaktır. Kitaba bağlı kitapları konuşturarak Kitaba baş kaldıran kitapları susturarak, vakti Kitabın rahlesinde sabırla bir çocuk gibi yetiştirerek, insan ruhuna Kitabın ruhunu geçirerek, inanmış adam Kitabı konuşturmuş olacaktır. ”
KİTAPLA HAKİKAT MEDENİYETİNİ KURMAK
Medeniyet, kitap, vakit ve insan arasındaki ilginin kurulmasından başka bir şey değildir: “Kitap, vakit ve insan arasındaki ilgi kurulunca, ondan fışkıracak düzen, yeni bir dirilişin ve canlanışın düzeni olacaktır.”
Doğru yolda olmak, kitaba yönelimli olmaktır. Kitabın doğup aydınlattığı tarih ufuklarına koşmaktır işleri yoluna koymak: “Yüzlerimizi Kitaba ve Kitaba bağlı kitaplara çevirelim. İnsanın yüzünü kitaba çevirelim. Vaktin yüzünü Kitaba çevirelim. ”
Kitabı dinleyip onaylayarak hakikate bağlanıyoruz: “Bu dünya hayatında en büyük iyilik ve sevap, insan ruhuna Kitabın ruhundan bağışlar taşımaktır. Yalnız ölürken değil, en genç çağında da insanın içindeki hayvanı bağlayacak olan Kitaptır.”
İnsanı üstün ve güçlü kılan kitap, tarihin başlangıcından beri elindedir. Dünya, eli kitaplı insan için yaratılmıştır: “Şeytanın kitabı yoktur. İlk insan ve ilk peygamber, eşyanın isimleri bilgisiyle, yani kitap bilgisiyle şaytanı yendi. Melekler bile bu yüzden onun önünde eğildiler. Sonra ona Suhuf verildi.”
İslam, insanı kitabı dinleyip onun ruhunu kuşanmaya, vakti kitabı dinler hale getirmeye davet etmektedir. İslam medeniyeti, kitaba dayalı ve onunla ayakta duran bir sosyal sistemdir: “İslam, has ismiyle de cins ismiyle de Kitap medeniyetidir. Hayatla dolu ölmez bir kitabın. Kitapla aydınlık ve ışıklı bir hayatın, Kitabın yolunda yürüyen bir insanın, Kitabın hakikatlarını insanlığın malı eden ve vakit içinde gerçekleştiren bir tarihin medeniyetidir.”
Kur’an Çağı, kitaba ilgi bakımından insan ve vaktin canlı olduğu ya da diriliş, insan ve vaktin kitaba ilgisinin verime durduğu bir dönem olacaktır. Çağ dışı kalmak, kitapla insan ve vaktin arasındaki ilginin kopmasıdır.
-
İbrahim 3 yıl önce Şikayet EtAllah (C.C.) razı olsun, ellerinize sağlık.Beğen
-
Ahmet 3 yıl önce Şikayet EtKaleminize sağlık...Beğen Toplam 1 beğeni
-
Doğrucu Davud 3 yıl önce Şikayet EtMukaddes Kitabımız Kur'an-ı Kerim kıyamete kadar geçerli olduğundan her çağın kitabıdır !..Beğen Toplam 4 beğeni