Bürokratik oligarşi, küçük grup ve millet liderlikleri
Vatanı sahiplenmek, millete karşı sorumluluğu üstlenmek ve bütün faaliyet alanlarında çıtayı yükseltmek.. Siyasetten beklenen budur.
Hizmet siyaseti deniyor buna; immkanları artırmak ve millet lehine iyi kullanmak!
Millet, liderde bu hizmet siyaseti anlayışını arıyor.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan hizmet siyaseti yaptığından siyasi hayatı boyunca girdiği her seçimi kazandı. Çıtayı yükselterek ülkeyi yeniledi, geliştirdi.
Güç aldıkları yer bakımından, temsil açısından üç liderlik türü var bu ülkede: Bürokratik liderlik, küçük grup / cemaat liderliği ve millet liderliği.
BÜROKRATİK OLGARŞİ LİDERLİĞİ
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bürokrasi kökenli.
Ülkede sivil asker bürokrasisinin ezici baskın olduğu dönemlerde bürokratik oligarşi yönetimi elinde tutuyor ve kontrolü kaybettikçe de siyasete müdahale yapıyordu. Ordu yargı ittifakını sağlayan bürokrasi kökenli cuntalar, bir asır bu ülkeyi yönetti.
Bu baskı politikasından küçük bir sermaye grubu da yararlanıyordu. Dolayısıyla bürokrasinin içinde küçük bir grup olan ve sermayenin de desteklediği batıcı bürokratik oligarşi, gerçekte dünya güçlerinin maşasıydı.
Her darbede, dünya gücü devletlerin başkentlerinde kadehler tokuşturuluyor, ‘Bizim çocuklar başardı!’ sevinci yaşanıyor ve kutlaması yapılıyordu.
Darbelerle vaziyet ve istikamet edilen çok ülke vardır mevcut dünya sisteminde.
Dışhaberler, devletlere müdahale dizisi maşallah..
Özellikle iki asırdır lider öldürmelere varan darbeler, işgaller ve savaşlar hiç eksik olmuyor dünyada.
Köpekler, çobanı öldürüyor ve sürüye kurtlar dalıyor.
Kurtlarla işbirlikçilik yoluyla ülkeyi köpek cennetine dönüştürmek de çağdaşlık, ilericilik söylemleriyle meşrulaştırılıyordu.
Türkiye’de baskı ve sömürü düzenini dayatan bürokratik oligarşinin sultasına son verip demokrasiye geçilemiyor bir türlü.
CEMAAT LİDERLİĞİ
Yeni anayasa talebinin özü bu: Demokrasiye geçmek!
Yeni anayasa, kültürüyle, tüm kurum ve kuruluşlarıyla demokratik sistemi kurmalı ve ayakta tutmalı diyor milletimiz!
Demokrasiyi istediğinin üç işareti var: Sandık kurulacak, cumhurbaşkanını halk seçecek, sivil toplum kuruluşları ve küçük partiler faaliyet gösterecek..
Küçük partiler, demokrasinin varoluş koşulu. Küçük partiler, problemleri çözemez ama tespit eder, çözümü araştırır ve çözüm için seçenek oluşturur. Arada bir gündeme sokularak iktidarı uyarır.
Küçük partiler, gerçekten vatansever olursa milleti canlı ve uyanık tutar; toplum sağlığının en önemli göstergelerindendir.
Kökü dışarda küçük partiler ise tıpkı bürokratik oligarşi gibi emperyalizmin maşasıdır.
Türkiye’de CHP ve onun gayrimeşru çocuğu küçük partiler, emperyalizmin maşası rolünü üstlenmedi mi?
Cumhuriyetin ilanıyla Türkiye toplum mühendisliğine sokuldu; dikey olarak alevi / sünni ayırımına, yatay olarak da Türk / Kürt yarılmasına tabi tutuldu.. CHP içinde palazlanan alevi kürtçülük bugünkü PKK’yı doğurdu.
Bir asırdır bu ülkede İslamcılık ve Türkçülük yapmak emperyalizmin maşası ve baskı/sömürü sisteminin bekçisi tarafı meşrulaştırmak ve canlandırmak işlevi görüyor..
Küçük partiler ve düşünceyi ifade özgürlüğü, demokratik hayatın olmazsa olmazıdır.
Fakat siyasi faaliyetler, birlik, düzen ve ülke lehine olmalı, yasal olmalı, yargı denetiminde tutulmalıdır.
MİLLET LİDERLİĞİ
Bana sorarsanız cumhurbaşkanlığının en iyi tarafı nedir diye, derim ki iktidara da muhalefete de ittifakı dayatıyor olması..
Türkiye’de özgün fonksiyon ve biçim kazanan başkanlık sistemi ittifaklar kurmayla başladı; yönetimin doğru, iyi ve sağlıklı oluşunun göstergesi haline geldi.. Şeffaf koalisyon yönetimine benziyor ittifak.
Cumhurbaşkanlığı sisteminde iktidar ve muhalefet, milletin gözü önünde, ittifaklarla, şeffaf, hesap verecek şekilde çalışıyor. Milletin lideri olmayı başaran, devletin tepesine çıkıyor ve siyasete hem öz denetim hem de etkin muhalefet anlamında dış denetim imkanı sağlıyor cumhurbaşkanlığı sistemi.
Cumhurbaşkanlığı sistemi, siyasete millet liderliğini dayatıyor. Bir lider, milli iradeyi arkasına alacaksa, akılları, gönülleri ve vicdanları doyurmak zorunda.
Muhalefet aslında yeni millet lideri arayışını temsil ediyor. Başörtüsünü yasayla güvenceye almak meselesi milli iradenin gücünü gösteriyor. Bu olumlu muhalefet de başkanı uyanık, canlı, güvenilir ve adil olmaya zorluyor.
Cumhurbaşkanlığı sisteminde millet liderliği adaletli devlet aadamıyla kemale erebilir.
Cumhurbaşkanlığı sisteminde adil demokrasi imkanı var..
-
Aksanlı 3 yıl önce Şikayet Et2023 Türkiye’nin yolunu kesip milletimizin hamlesini durduramayacaktır..2023 Başkan Erdoğan liderliğinde durmak yok yola devam olacaktır..Beğen