Mustafa Yürekli
Mustafa Yürekli
HABER7 YAZARI

Depremin Metafizik Boyutu

GİRİŞ 25.02.2023 GÜNCELLEME 27.02.2023 YAZARLAR

Sezai Karakoç, “Varto’da Deprem” başlıklı yazısında “Ölenle ölmedik, yakınını yitiren gibi ağlamadık, aç kalanla aç kalmadık ama bir bakıma, bunların ötesine geçtik” diyor. (Dirilişin Çevresinde, s. 196-197)

Basının Varto depremini sosyal açıdan ele aldığını, oysa ana ilişkisi, çıkış noktası ve bağlanacağı kökün metafizik olduğu tespitini yapıyor:  

“3500 kişiyi, bizim gibi düşünen, konuşan, şakalaşan canlı kanlı kişileri, dünya ötesi kudret, birden çekip aramızdan aldı ve biz bunu duyar duymaz yalçın bir duyguyla ürperdik, yaşantıdan ötede, düşünceden ötede, deneyden ilerde metafizik bir kaygıyla sarsıldık. Metafizik, hiçbir zaman bu kadar aktüel ve günübirlik olmamıştır”

DEPREMİN DİLİ

Üstadın ortak metafizik tecrübeyi tasviri gerçekten müthiş:

“Çıkan sesimiz yavandı. Bir parti dili, bir miting mantığı taşıyordu. Buna alışmışız çünkü. Oysa olayın dili, tâ dipten gelen bir sarsış, ilk çağa ait bir kelime veya apokalips diliydi. Mantığıysa determinizmin bittiği sınırda başlayan, bize bir absürdite kıvrımı gibi gelen, ölüm meleğinin kanadındaki şiddetin mantığıydı” diyor.

Her depremde olağanüstü olayların gerçekleşmesine tanık oluyoruz. Mucize kabilinden olaylar dillerde dolaşıyor. Allah’ın rahmet tablosu olaylar. Sezai Karakoç, “On sekiz çocuğunu birden vermiş yaşlı ananın acısı, hangi ekonomik ve sosyal problemdir?” O acıyı hangi politikacı anlayabilir ya da dindirebilir?

“Ya altı aylık çocuğun tonlarca yıkıntı altında yaşama sıcaklığını koruyarak mışıl mışıl uyuyuşuna ne denir?” sorusuyla meselenin metafizik boyutunu apaçık ortaya koyuyor.

DEPREMİN METAFİZİK BOYUTU

Her düşünce nesnesinin üç boyutu vardır. İlki kendine bakan boyutu, ikincisi insana bakan boyutu ve üçüncüsü de Allah’a bakan boyutu. Depremin kendine bakan boyutu bir tabiat olayı oluşu. İnsana bakan boyutu da var depremin: “Evet, tedbir gerekli, sağlam yapı şart. 10 derece gücündeki bir depreme dayanıklı ev yapılsın, diyelim. Ama 12 derecelik bir depremin gelmeyeceğini kim temin edebilir? Sözümüz yanlış anlaşılmasın ve istismar edilmesin. Hiçbir şey yapmayalım demiyoruz. Elimizden geleni yapmalıydık ve yapmalıyız. Ve yapmadığımız için hepimiz suçluyuz. Yapılanın olanı önleyeceğinden değil, bize düşeni yapmadığımızdan ötürü suçluyuz.”

Depremin bir de metafizik boyutu var; onu ihmal etmeyi suç olarak niteliyor: “Ama daha büyük suçumuz, olan olup bittikten sonra bile meseleyi anlamamakta ayak direyişimizdir, katı yürekliliğimiz, inanç tutukluğumuzdur. Elden gelen her tedbir alındıktan sonra, olanı asıl kaynağına bağlayarak Allah’a tam bir inançla teslim olmak gerekir” diyor. 

Müslüman inanır ki bütün bir alem, Allahu Teala ilim, irade ve kudret sıfatları altındadır. Her olayı o yaratmaktadır. Ve insan imtihandadır. İman ile bela arasında ters orantı vardır imtihan gereği; biri küçülünce öteki büyür. Büyük beladan geçen insan için deprem, aynı zamanda zayıflayan imanını güçlendirme imkan ve fırsatıdır.

Depremin metafizik boyutuna dikkat edip bu imkan ve fırsatı değerlendirmemek gerçekten büyük suç. Olaya takılıp öznesini görememek; olayın dilini bilmemek ve teslimiyette ihmalkarlık ya da inat!

ÖLÜLER İLE DİRİLERİN HAL DİLİYLE DİYALOĞU

Sezai Karakoç, deprem sonrasında felakete uğrayanlardan sağ kalanlar ile ölüm ötesine geçenlerin ‘tam bir tevekkül içinde’ geçekleştirdikleri ‘diyalog’tan bahsediyor yazısında. Ölenlerin, ‘sonsuzluğun üstünden eğilerek’ hayatta kalan çocuklarının, annelerinin, kadınlarının, dedelerinin kulağına şöyle ‘fısıldayacak’larını söylüyor, ölülerin konuşmalarını tespit ediyor:

 “Durun. Birdenbire hiçliğe çarptık. Varlığı bulduk. Biz, dağılan kitabın uçuşan yapraklarıysak, siz de orada kalan yapraklarısınız. Yaprakların toplanıp kitabın yine kitap yapılacağı gün gelecektir. Hiçliği bilin, varlığı bilin ve öğretin. Siz, bu dünyadan uzanmış bir elin çevirdiği yapraklarsınız. Sizi okusunlar ve burayı bilmeğe başlasınlar. Yapılarınızı sağlam ve elverişli yapın ama sade ona güvenmeyin. O yapıdan size daha yakın olana güvenin.”

Sezai Karakoç, deprem olayının, ölüler ile dirilerin hal dilinden gerçekleştirecekleri sözkonusu diyalogla üç boyuttan da algılamayı mümkün kılmasına dikkat çeker:  “Daha neler neler söyleyecekler ve onları avutacaklardı. Biz de susarak, utanarak onları avutacaktık. Kendimizi bırakıp onları düşünecektik.” Böylece metafizik boyutuyla algılanan depremden imanı güçlendirerek çıkma fırsatı yakalanır.

İNKÂR KELEBEKLERİ

Depremin dilini bilmeyen ve metafizik boyutu ihmal edenler, onu sadece tabiat olayı görenler, Allah’a, insana ve hayata saygısız bir dil kullanmaya başlayacaktır. Sezai Karakoç, 1966 Varto depreminde basının diline eleştiri getirmektedir bu yüzden:

“Ama biz ne yaptık? Daha doğrusu inkâr kelebekleri gazeteciler ne yaptılar? Yapayalnız kalmış, ölümün kılıcıyla ikiye bölünmüş, Azrail’in paniğine kapılmış, bu zavallı bir avuç kardeşimizi, çılgınlar gibi panikten paniğe sürüklediler, ölülerinden saygısızca bahsettiler.. ”

Sezai Karakoç, afet sürecinde gerçekleşen iletişim tarzına ve dil kullanımına dikkat çekmektedir. Batıcı medyanın pozitivist, materyalist, pragmatist, konformist ve hedonist diline tepki gösterir ve eleştirir: “Ey ölmeden kokmuş kalem! Ölülere ait bir hâli utanmadan dünyaya yaydın ve kalanlarına acımadın!”  

Basının sosyal duyarlılık ve sorumluluktan yoksun oluşu, bu yüzden milletimize kaba bir dille hitap etmesi, deprem dahil her kriz sürecinde tanık olunan bir tutumudur maalesef:

“Aç kalacakları, evsiz kalacakları, salgınla kırılacaklarını yazıp durdular. Bunlar gerçek bile olsaydı, insan, oradakilere acıyarak bunu saklardı. Bir insanlık çağında, bir erdem medeniyetinde, böyle bir felaket önünde, insanlar susar. Yardımdan başka bir şey düşünmez. Teselli ve umut verir. Tedbir ve tenkidler, sorumluların kulağına fısıldanır. Hesap, felakete uğrayanlar kurtarılıp acının üstünden belli bir gün geçtikten ve durum biraz yatıştıktan sonra sorulur. Ama bütün bunları yapabilmek için öteye aralık bir duygu örgüsü olması gerek insanda.”

DOĞUMLA ÖLÜMÜN SAVAŞI

Sezai Karakoç, Varto depremi felaketinde, ‘doğum ve ölüm’ün göze çarpan, kabartma hâle gelen iki olgu olduğunu, bebeklerin kurtuluşunun metafizik boyutunu belirtir:

“Yeni doğmuş çocukların kurtuluşu bir semboldür. Bunun metafiziği, doğumu anlamaya doğru iter bizi. Sağlam ve güçlü olanların da ölümü, bizi ölümü anlamaya çekmiştir.

Ölüm, görünüşte kendine en yakın olanlara dokunamadı da en uzak olanları alıp götürdü.

Sanki Varto’da doğumla ölüm karşı karşıya gelip savaştılar. Canlı iki insan gibi.

Doğum, ölümün elinden, kendine ait olanı, kendi atmosferinde bulunanı kurtardı. Doğumun havasından henüz çıkmamış olan birkaç aylık çocuklara ölüm dokunamadı.

Bu evrensel trajedi gözümüzün önünde oldu da ruhumuz, bir parçacık olsun arınıp bir katarsis geçirdi mi?”

DEPREMDEN DERS ÇIKARMAK

“Yıkılan yapı yapılır.” diyor Sezai Karakoç, Varto’nun yerine daha büyük, daha sağlam bir Varto, depremde yıkılan şehirlerin yerine doğal olarak daha büyük, daha sağlam şehirler kurulacağını belirtiyor.

Sezai Karakoç, depremde can verenlere Allah’tan rahmet diliyor yazının sonunda: “Ölenler – ki çoğunun tam inançlı olduğu umulur- hemen hemen hepsi, ansızın ölüme yakalandıklarından, bir anlamda şehittirler.”

Depremde sağ kurtulanlara da sabr-ı cemil diledikten sonra basireti açmak için bir kaç soruyla uyarıyor: “Ama kalanları, gerekli ruh yakınlığı ve kader birleşimiyle avutabildik mi? Ve önümüzde olan ve yanından, yöresinden semboller fışkıran bu trajedyanın perdesini kaldırıp arkasına bakabildik ve bir örnek alabildik mi?”

Yine büyük bir deprem felaketi yaşadık. Bu depremde hayatını kaybedenlere Allah rahmet eylesin, hayatta kalanlara da sabırlar versin ve Allah yardımcıları olsun. Müslümanlar, marifetullah, muhabbetullah ve sahih imanla yaşasınlar, salihlerden olsunlar inşallah. Allah böyle acıları bir daha yaşatmasın..

YORUMLAR 7 TÜMÜ
  • Gukay 1 yıl önce Şikayet Et
    Kizilay cadir satar mi?
    Cevapla
  • Kaan 1 yıl önce Şikayet Et
    Ellerinize sağlık
    Cevapla
  • Bestami Yazgan 1 yıl önce Şikayet Et
    Allah razı olsun kardeşim.
    Cevapla
  • Kompataro 1 yıl önce Şikayet Et
    Sen tedbir alma..metafizik de
    Cevapla
  • Bediüzzaman 1 yıl önce Şikayet Et
    Deprem Risalesi.. meraklısına tavsiye..
    Cevapla