Mustafa Yürekli
Mustafa Yürekli
HABER7 YAZARI

Siyasette Sevgi Dili

GİRİŞ 28.02.2023 GÜNCELLEME 02.03.2023 YAZARLAR

Bireyleri birbirine bağlayan, birbirine kaynaştıran ve toplumu ayakta tutan iletişim aracı, sahih dildir.  Bu yüzden toplumda birlik, düzen ve barış, kullanılan sevgi dilinin eseridir. Düşünce, duygu ve davranışlara tutarlılık kazandıran dil, iletişim ve ilişkide sabır ve karşılıklı fedakarlıklarla  tahammül sınırını yükseltir, yeni ufuklar açar. Nefret dili ise fitne ve fesat yolunu açar, toplumu ayrıştırır, kutuplaştırır, kişileri sertleştirir ve en küçük dokunuşta bile patlama noktasına getirecek kadar zayıflatır.. Hatlar keskinleşir, sınırlar katı bir şekilde çizilir.

GÜZEL SÖZ

Allahu Teala, Kur’an-ı Kerim’de, razı olduğu iletişim tarzını; kısaca sevgi dilini ve güzel sözü şöyle açıklamıştır:

“Allah’ın nasıl bir misal getirdiğini görmedin mi? Güzel sözü, kökü sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaca benzetti. O ağaç, rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara böyle misaller getirmektedir.” (İbrahim Suresi; Ayet: 24 – 25)

Allah Teâlâ’nın varlığına ve birliğine imanı, yani kelime-i tevhidi ifade eden “güzel söz”, kökü yerin derinliklerine sağlam bir şekilde yerleşmiş, gövdesi ve dalları gök yüzüne doğru yükselmiş, her zaman meyve veren bir ağaca benzetilmektedir.

Bu tevhit ağacı nasıl Allah’ın izniyle her zaman meyve verip faydalı oluyorsa “kelime-i tevhid” de aynı şekilde duygu, düşünce ve davranışı güzelleştirdiğinden faydalıdır. Güzel söz, müminlerin kalplerine yerleşip kökleşince, onların davranışlarını etkilemekte ve imanın meyveleri onların üzerinde görülmektedir.  Müslümanlar, Allah’a karşı kulluk görevlerini yerine getirmeye çalıştıkları gibi, ilim, irfan ve güzel işleriyle de insanlık için daima faydalı olmaya gayret ederler.

Öte yandan ağacın diri kalması için nasıl sulama ve budama gibi bakıma ihtiyacı varsa kalpteki iman da böyledir. Eğer mümin faydalı ilim, güzel amel, zikir ve tefekkürle imanı beslemezse, o da zayıflayıp yok olabilir.

İnsan, çocuklukta kazandığı taklidi imandan güzel ahlak ve erdemli yaşayışla tahkiki imana varacak ve imanı güçlendikçe bir davranış olan konuşmaları da düşünce ve duygularıyla birlikte imanın emrine girecektir; iletişim tarzı olarak sevgi dili de imanın bir tezahürü haline gelecektir.

Kısaca sevgi dili, tevhit inancının göstergesidir; onun tohumu inanç, toprağı kardeşlik ve suyu ihlastır, Allah’a ve bşta insan olmak üzere tüm yarattıklarına saygıdır.

SEVGİ DİLİ

Hakikat medeniyetinde bir devlet adamının görevi, halkının, iyilik ekseninde, birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde, ayrışmadan, huzurla varlığını devam ettirmesini sağlamaktır; bu evde de  böyledir, apartmanda, mahallede de böyle! Bütün devlet dairelerinde okulda, orduda, ülkede de böyledir.

Siyasetçi, sevgi diliyle, iyilik ekseninde, birlik, düzen ve dayanışmayı sağlayabilmelidir. Bütün kuruluş ve kurumları, huzur ve sükunetle idare etmeli, korumalıdır.

Asırlardır yürüttüğümüz hizmete dayalı siyaset yolu, nefret dilini ortadan kaldırır, en aza indirir.   

Siyasetten beklenen insanları sağduyuya çağırmak, erdem ve itidal ile hareket etmelerini temin etmektir.

NEFRET DİLİ

Fark edilmese de ülke olarak en büyük sorunumuz, birbirimize tahammülümüzün kalmayışı ve nefret dilinin normalleştirilmesidir. Ülkemizde siyasi iletişim tarzını, iktidarda da olsa, muhalefette de olsa Batıcılar belirlemektedir. Batılılaşmayla birlikte siyasal iletişim, kasıtlı bir şekilde nefret dili haline getirildi. Milli değerlere, dine, tarihe, yöneticilere saygısız bir şekilde yaklaşmak, sürekli suçlamak, yargılamak, fitne ve fesat çıkarmak siyasetin karakteri haline geldi.

Batı etkisine girdikten sonra toplum etno seküler ulusçuluğa sürüklendi, etnik kimlikler üzerinden, din ve mezhep kimlikleri üzerinden gerginlikler çıkarıldı; çatışmalar körüklendi. Devrimcilik denilen şiddeti meşru görme, sokak siyaseti, terör ve ayrılıkçı politika, nefret dilinden başka bir şey değildir. Nefret diliyle siyaset, ülkeyi, içe kapanma, kaosla uğraşırken dünya güçleriyle ilgilenemez hale gelme noktasına getirmektedir.

Türkiye bir yandan asrın felaketi olarak tanımlanan depremin açtığı yaralarla uğraşmakta bir yandan da seçim sürecinden geçmektedir. Sosyal medya platformları, geniş kitlelerle hızlı ve ekonomik bir şekilde iletişim ve etkileşim kurma imkanı sağlarken, yoğun bir kafa karışıklığına da neden olabiliyor. Bu platformlar, sorumlu bir şekilde kullanılmadıkları takdirde dezenformasyon ve aldatıcı manipülasyon kanalları haline gelebilir. Dahası, panik ve kaos yayarak kriz yönetimini özüne kadar etkileyebiliyor. Sosyal medyanın anlık veri paylaşımı ve birinci elden haberler için seçkin bir araç olması, zaman zaman arama kurtarma çalışmalarına zarar verebileceği gerçeğini değiştirmiyor. Bu platformlar yardım kampanyalarını duyurmak ve farkındalık yaratmak için uygun olmakla birlikte kriz yönetimini derinden etkileyen dezenformasyona da yol açabiliyor.

Nefret dili, siyasal iletişim tarzı haline geldi. İktidarı yıpratmak için devletin hizmetlerini yok saymak, yalan ve iftira, yaygın bir siyasal davranış halini aldı. Nefret dili, aslında iletişimin bitip çatışmanın başlamasıdır. Emretmek, suçlamak, yargılamak, sen dilini kullanmak siyasette yaygınlaşan nefret dilidir. Siyasette nefret dili, gerginlik ve çatışma, hiç şüphesiz sorumsuzluğun ve düşüncesizliğin göstergeleridir; maalesef her seçim sürecinde bu durumla karşı karşıyayız. Nefret dili, alay etmek, kin beslemek, aşağılamak, küçümsemek, değerler üzerinden insanları küçültmektir. Saldırganlık, toplumun sinir uçlarıyla oynamak, nefret dilidir.

Siyasette iletişim ve ilişki, kamusal görev haline gelmekte, kullanılan dilden iktidar ve muhalefetiyle bütün siyaset çarkını döndürenler sorumludur.

Siyasetin nefret diliyle değil de sevgi diliyle sürdürülmesinde aydınlarımıza ve basına büyük sorumluluk düşmektedir.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL