Mustafa Yürekli
Mustafa Yürekli
HABER7 YAZARI

Vesayet mi velayet mi?

GİRİŞ 04.03.2023 GÜNCELLEME 06.03.2023 YAZARLAR

Velayet, müslüman için çok önemli mesele; ne var ki gerektiği oranda anlaşılamayan kavramlardan biri. Müslümanlar, modernleşme sürecinde iman, hayat, kişilik , imlik, görüş ve duruşuyla ilişkili kavramlarını kaybettiler. Yitirilen kavramlardan birisi de velayet.. Aynı kökten türemiş vali ve veli kelimeleri duruyor; ne var ki velayet kelimesi unutturulmuş. Vesayeti, Batının vesayetini velayet olarak kabul ettirimişler.

Sosyal bilimlerin perspektifiyle bakacak olursak İslami kavramların tanımlarıyla oynandı, Avrupa merkezli anlayışla anlamları değiştirildi. Kültür değişmesi denilen uzun ve sistemli bir  çalışmayla “algı”lar, “anlam”lar ve “anlamlandırma”lar bozuldu. Düşünce, sanat ve edebiyat, milli kültürü yıkarken Avrupa kültürünün işgaline hizmet etti. 1909’da Abdülhamit Hanı tahttan indirip devleti ele geçirerek düşüncede pozitivizmi, hukukta pagan Roma Hukukunu ve ahlakta kapitalizmin ruhu Protestan ahlakını dayattılar. İslam dinini, kaynaklarını, dev ilim, fikir ve sanat eserlerini yok edemezlerdi ama bireyin ve toplumun kültürünü değiştirebilirlerdi. İslam milletini, ahlak ve hukukunu bozup Kur’an-ı Kerim’den ve Sünnet-i Seniyye’den kopararak uzaklaşmaya; İslam’ın özgün dilini unutturmaya çalıştılar, sözlükleriyle ve yazıyla oynadılar. Velayet ve vesayet de zihnimizden kovulan İslami kavramlardan.

Velayet, İslami yönetim düşüncesinde önemli bir kavram; “yöneten-yönetilen ilişkileri”ni açıklar. Güvenme, “sevgi”, “dostluk”, “sahiplenme”, “koruma”, “yardımlaşma”, “söz dinleme”, “yönetme” ve “boyun eğme”, demek. İslam hukukunda “seçim”le veya “tayin”le gelip gelmediğine bakılmaksızın, insanlar üzerinde âmir olan, yönetim makamında bulunan her şahıs ile onun yönettikleri arasındaki ilişki, “velâyet ilişkisi”dir. Müslümanların biat ederek yönetime getirdikleri “Devlet Başkanı”na, “Halife”ye “Veliyyü’l-Emr” denilmektedir. Vali, şehri yönetendir; aileyi ve çocukları yönetene de sahih Türkçede veli denilmektedir. Velayet günümüzde 18 yaşından küçüklerin yani ergin olmayanların, ayrıca hakim tarafından kısıtlanan ergin çocukların bakımı ve eğitiminin sağlanması’ anlamıyla kullanılmakta.

İslam hukukunda velayetin şartları, Müslümanların kimlerin velayetinin kabul edileceği; hangi şartlarda kimlerin velayetinin reddedileceği, kimlere velayetini veremeyeceği açık bir şekilde anlatılmaktadır. Velayet meselesi, Nikah ve Talak konularında ele alınmıştır. Müslüman hanım kızlar, gayr-i Müslimlerle evlenemez,  gayr-i Müslimin velayetini kabul edemez. Müslüman öksüz çocuklar, gayr-i Müslimlere verilemez. Müslüman, velayetini, kendisinden olmayana, kendisi gibi inanıp düşünmeyene; Müslümanca yaşamayana, “İslam dışı mihraklar”la müslümanlar aleyhine “işbirliği” yapana vermez.

İmanı gereği Allah’a ve peygamberi Hz.Muhammed aleyhisselama itaat etmesi gerektiği için Müslümanlar, ülke yönetiminde, ancak Müslümana velayetini verebilir. Müslüman yönetici de iyiliğe yönlendirip kötülüğü önlerler; Müslümanın din, akıl, can, mal ve nesil emniyetini sağlarlar. Müslüman, velayetini “insanlar arasındaki ilişkileri hak ve adalet ölçüleri içerisinde düzenlemeye”ne vermez. “Emanet”e ihanet edene, “adil olmayan”a, “ehliyet ve liyakat sahibi, yetkin ve yeterli olmayan”a da vermez. Tevhid inancını ve İslam’ı, peygamberin yolunu yordamını kabul etmeyenlerin Müslümanlar üzerinde velâyet hak ve yetkisi yoktur.

Batı etkisine girip modernleşmeye maruz kaldığımız dönemlerde İslam milleti velayet hakkını kullanamaz hale geldi. Dünya güçleri, Fas’tan Filipinlere kadar koca İslam ülkesini velayetle değil vesayetle yönettiler.

Türkiye’de vesayet kelimesi 28 Şubat post modern darbe sürecinde popüler oldu. Vesayet, vasi olma, vasilik demektir. Hukuki anlamıyla vesayet; hükümlülerin, akıl hastası kişilerin, savurgan veya bağımlılığı olan kişilerin, velisi olmayan küçüklerin hak ve menfaatlerini korumak anlamına gelir.

Siyaset biliminde vesayet, ‘henüz siyasi bir toplum olma yetisine sahip olmayan ülke’lerde, bir ‘elit’in etkin ve istikrarlı bir yönetimi, ‘iktisadi kalkınma’yı ve ‘toplumsal gelişim’i sürdürmek için sivil kurumlara, hükümete ve kamusal özgürlüklere ‘müdahale etme yetkisi’ni üzerine almasıdır. Vesayetin gerekçesi ise, mevcut şartların ‘demokratik bir rejim kurmak için müsait olmadığı’nı düşünmeleridir.

Batıcı politik söyleme göre  Türkiye’de ‘henüz siyasi bir toplum olma becerisi’ olmayan bir ülkedir. Dünya güçleri, sık sık askeri müdahalede bulunmakta ve gittikçe geliştirilen vesayet rejimiyle yönetmek istemektedir. Bu yüzden Türkiye’de Batııcı vesayet ile milletin velayet anlayışı çatışmaktadır.

Tarihin hızlandığı, şartların ağırlaştığı bir dönemden geçiyoruz. 2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminde milletimize ağır bir sorumluluk düşmektedir: Milletimiz, velayetini, ipi dünya güçlerinin elinde olan kukla politikacılara mı verecek? Batının vesayetini mi sürdürecek? Yoksa velayeti kendinden olana verip vesayetten kurtulacak mı?

Türkiye Batı’nın vesayetinden tamamen kurtulup artık velayetini özgürce kendinden olan yöneticilere verme sürecini tamamlamalıdır.

YORUMLAR 3
  • Vurucu 1 yıl önce Şikayet Et
    Kaleminize sağlık, velayetimiz Reis e biiznillah...
    Cevapla
  • Tahsin Ormanci 1 yıl önce Şikayet Et
    Kopyalanması ve saklanması gereken derslik bir yazı .tebrik ediyorum.gercekleri bütün açıklığıyla ortaya koyan bütün idari sistemlerin nasıl olmasi gerektigini ogreten özne bir yazı.basta bu yazıyı okumuş olsaydım diğer yazıları okumayı gerek kalmazdı.
    Cevapla
  • Hüdaverdi 1 yıl önce Şikayet Et
    İyiki varsınız
    Cevapla