13 yıl önce, 29 Haziran 2010’da Haber 7’deki bu köşede yayımlanan ''2023 hedefinden Türkiye’yi uzaklaştırmak isteyenler'' başlıklı yazımda Başkan Recep Tayyip Erdoğan’a, 2023 hedefini belirleyip Türkiye’nin geleceğini planlamayı teklif etmiştim:

''Türkiye’nin geleceğine nasıl baktığınız, sizin toplumda nerede durduğunuza, bu ülkeye ne verip veremeyeceğinize ve politikanızın ne kadar işe yaradığına işaret ediyor.. Türkiye’de geleceği gören ve göremeyenler arasındaki fark gittikçe büyüyor. (…) Son günlerdeki terör olaylarıyla varılmak istenen nokta Türkiye’yi kaosa sürüklemek, ekonomik ve demokratik gelişmesini önlemektir. 21. yüzyıla zayıf bir koalisyon ve kırılgan bir ekonomi ile plansız, programsız ve hedefsiz merhaba diyen Türkiye, bugün içeride ve dışarıda gösterdiği performans ile parmak ısırtıyor. Politik istikrarını ekonomik, sanayi, ticari ve dış politikadaki açılımlar ile destekleyen Türkiye, 2023 yılına emin adımlarla ilerliyor. Atatürkçü geçinenler, laikçilik yapanlar ve cumhuriyetçiliği kimseye bırakmayanlar 2023 yılana dönük neler düşünüyor acaba? Türkiye’ye önerdikleri bir 2023 yılı hedefi var mı? Bu konuda neden sessizler?'' demiştim.

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, bu 2023 hedefi oluşturma önerisine sahip çıktı. 12 yıl önce, 23 Ocak 2011’de, Ankara Spor Salonu'nda, ''Türkiye 2023'e yürüyor, Ankara AK Parti'de Buluşuyor'' programında, 2011 seçim çalışmalarını başlatan konuşmasında, 2023 yılına kadar hedeflerini açıkladı. Türkiye için projeleri, büyük hayalleri, hedefleri olduğunu, bu nedenle ''2023'e yürüyen Türkiye'' dediklerini söyledi. Türkiye'deki diğer partilerin 4 yıllık hedefler belirlerken AK Parti'nin 12 yıllık hedef koyduğunu belirten Başkan Erdoğan, ''Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıl dönümünde farklı bir Türkiye düşlüyoruz. İşte bu proje inşallah seçim kampanyasıyla birlikte açıklanacak. 12 yılda neler hedefliyoruz, ilk 4 yılda, ikinci 4 yılda ve üçüncü 4 yılda neler yapacağız ve 2023'te Türkiye’yi nereye getireceğimizi belirledik." dedi.

12 Haziran 2011 genel seçimlerinde Başkan Erdoğan, 2023 hedefini açıkladığında, yine bu köşede ''Erdoğan'ın 2053 ve 2071 hedefi var mı?" başlıklı yazıyı yayınlamış, şu tespitte bulunmuştum: ‘Erdoğan, bu aşamada, 2023 hedefini diktikten sonra, 2053 ve 2071 hedeflerini de siyasetin ufkuna koyabilirse, tarihte çok özel bir yer alacaktır. (…) Üstelik 2023 hedefi yeterli değil, ülke için yapılmış sadece kısa vadeli bir planlama. Partiler, orta ve uzun vadeli planlarını konuşur olduklarında gerçekten kalkınmış, güçlü ve etkili, büyük Türkiye olacağız inşallah.. Partileri, planlama yarışında, orta vadede 2053, uzun vadede de 2071 hedeflerine ilişkin projeleriyle görmek isteriz." (1 Mayıs 2011, Haber 7). 

Başkan Erdoğan, 2053 ve 2071 hedeflerini de sahiplenerek Türkiye’nin kısa, uzun ve orta vadeli hedeflerini belirledi. Böylece  son 12 yılda Başkan Erdoğan, yürüttüğü seçim kampanyalarındaki söylemini, yazılarımda önerdiğim gibi Türkiye için 2023, 2053 ve 2071 hedefleriyle temellendirdi. Bu yazıda, tarihi perspektiften Türkiye’nin 2023 hedefinin ne anlama geldiğini ve nasıl gerçekleştiğini, kısaca fikri ilk ortaya atan yazar olarak anlatmaya çalışacağım.  

TARİHİ PERSPEKTİFTEN 2023 HEDEFİ

Türkiye, 20. yüzyıla CHP ile girdi, 21. yüzyıla da AK Parti ile.. Bu iki partiyi ve uyguladıkları politikaları karşılaştırmak, milletimiz için bakış açısını genişletme imkanı demektir.

Osmanlı Devleti, Batı etkisiyle Nizam-ı Cedit ve  Meşrutiyet rejim değişikliklerinden sonra, İttihat Terakki’nin devamı olan CHP kadrolarıyla cumhuriyet rejimine geçti.. Aynı dönemde Rusya’da Komünist Parti, Almanya’da Nazi Partisi, İtalya’da Faşist Parti ile birlikte CHP 1923’ten 1950’ye kadar 27 yıl, tek parti diktatöryasıyla faşist politika izledi. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yöneticileri yargılanıp Nazi Partisi ve Faşist Parti kapatıldığı halde Türkiye’de CHP bugüne kadar geldi. Üstelik CHP yöneticileri yargılanmadığı gibi devleti kurduğu iddiasıyla kendini aşkınlaştırdı, sandıktan çıkacak iktidar ümidi olmadığından ülkenin kalkınmasını ve demokratikleşmesini sol terör ve ordu içinde cuntalar oluşturup sık sık darbeler yaparak engelledi. Batıcı seçkinler, 1924, 1960 ve 1982 anayasalarıyla devletin kurucusu millete, değiştirilmesi teklif dahi edilemez dedikleri sömürü sisteminde azınlık muamelesini reva gördü. Dünya Bankası’na, IMF’ye borçlu, 30 sente muhtaç güçsüz ülke rolü biçilmiş Türkiye’ye. 1990’nın sonlarında, 28 Şubat’tan sonra, içi boşaltılıp 100 milyar dolar çalınarak 21 banka fona devredildi ve kapatıldı. Batıcılık, ülkeyi dünya güçlerinin belirlediği vaziyet ve istikamette yönetmek, kişisel menfaatini devlet menfaatinin üstünde tutmak olarak sergilenmiştir bugüne kadar.

CHP bir asırlık ayrılıkçı sokak politikasıyla Alevilik ve Kürtçülüğü kaşıyarak bugünkü PKK’yı doğurdu. İsmet İnönü Misak-ı Milli sınırları içinde olan Musul ve Kerkük’ü Irak’a bıraktı, Bülent Ecevit de Abdullah Öcalan’ın iadesi karşılığında Kuzey Irak Kürt Devleti’ni tanıdı. Kemal Kılıçdaroğlu da Kuzey Suriye Kürt Devletini ve sözkonusu iki devletin birleşmelerini tanımak için sabırsızlanıyor.. Kemal Kılıçdaroğlu, tıpkı PYD gibi ABD’nin Suriye projesidir. Irak ve Suriye’de nasıl ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley ile Savunma Bakanı Lloyd Austin'in ve son olarak CENTCOM Komutanı Erik Kurilla dolaşıp terör örgütü YPG-PYD kamplarını ziyaret ederek yerinde duramayacak kadar coşkuluysa, Türkiye’de de HDP ile dans ettiği CHP de heyecanlanıyor.   

2023 Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ne katılan 36 partiyi inceledim. Sosyalist sol partiler seçime katılıyor: CHP, DSP, HDP, Türkiye İşçi Partisi, Türkiye Komünist Hareketi, Türkiye Komünist Partisi ve Vatan Partisi oy pusulasında yer alacak.. Oysa dünyada ölü köpek muamelesi görüyor sol partiler. Türkiye’de sol ve sosyalist partiler, ABD ve AB’ye piyadelik yaptığından siyasi aktör. Altılı masa, kukla kutusudur, hiçbir liderin ipi elinde değildir. Eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu, memleketi Konya’dan bağımsız milletvekili adayı olabiliyor mu? Milletimiz, oynanan oyunu görüyor: İslam Partisi hala bu ülkede kurulamıyor, Müslümanlar siyaset yapamıyor.. Oysa bu milletin tezi, İslam! Batıcı ideolojiler, faşizm, liberalizm, sosyalizm ve komünizm bu topraklarda anti tezdir.. Tez yasak, anti tez serbest.. AK Parti ne zaman demokratik bir anayasadan söz etse CHP ve Batıcı partiler küplere biniyor, engelliyor. Devletin kurucusu Müslüman Türk milletinin anayasa çalışması yapması Batıcılar tarafından istenmemekte ve etkin parlamenter sistem teranelerinin kapsamında yeni anayasa yer almamaktadır.

2002 seçimleriyle iktidara gelen, geçen 21 yılda Türkiye'yi yeniden yapılandırmaya çalışan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çok sayıda hizmet ve eser kazandırdı. Türkiye'nin yakın siyasi tarihine en çalışkan liderlerden biri olarak adını yazdıran Başkan Erdoğan, bugüne kadar verdiği bütün sözleri tuttu. 12 Haziran 2011 seçimleri için "Hedef 2023" başlığı altında dile getirdiği vaatleri büyük oranda yerine getirdi. Ulaşımda yaptığı hizmetlerle tarih yazdı; 79 yıllık Cumhuriyet tarihinde 6 bin kilometre yapılan otoyollara, AK Parti iktidarı döneminde 21 yılda toplam 23 bin kilometre daha eklendi. Çeyrek asırda Yavuz Sultan Selim Köprüsü, İzmit Körfezi'ne konumlandırılan Osman Gazi Köprüsü, 18 Mart Çanakkale Köprüsü, Marmaray, İstanbul Havaalanı, hızlı tren vs saymakla bitmez parlak başarılar. Yerli otomobil TOGG, yerli tank ALTAY, yerli savaş uçağı KIZILELMA, yerli helikopter ATAK, yerli uydu (Türksat 3A, Türksat 4A ve Türksat 4B uyduları haberleşme ihtiyaçlarını karşılarken, Rasat, Göktürk-1 ve Göktürk-2 uyduları ise gözlem amacıyla kullanılıyor) milletimizi heyecanlandırmıştır. Kısa vadeli gerçekleşmiş hedef olarak 2023 Hedefi’ni niceliksel değil, niteliksel yaklaşımla ele almak gerekir; büyük devlete doğru yola çıkılıp çıkılmadığına bakmak gerekir.

Başkan Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’nin 2023 hedefinin gerçekleşmesi, ülkeyi 2053 ve 2071 hedeflerine doğru yola çıkarmıştır.