Mustafa Yürekli
Mustafa Yürekli
HABER7 YAZARI

Şehir inşa ederek medeniyet kurmak

GİRİŞ 25.03.2023 GÜNCELLEME 27.03.2023 YAZARLAR

Depremde yıkılan şey, Türkiye’nin iki asırlık modernleşme tarihinin sonucu olan Batıcı düzendir.

Depremde iflas eden, 1909’da resmi ideoloji haline gelmiş Batıcı anlayıştır. Depremde yerle bir olan Batıcı uygarlık, yakın tarihte korkunç can ve mal kaybına yol açan sosyal, ekonomik ve siyasal mekanizmalarıdır.

Dolayısıyla depremde yıkılan şehirleri yeniden inşa ederken, medeniyet değiştirebilir, kendi medeniyetimizi ihya edebiliriz. Ramazan bayramından sonra yapacağımız 2023 Cumhurbaşkanı seçimi, İslam medeniyetinin dirilişini güçlendirebilir..

BATILILAŞMA BİR MEDENİYET DEĞİŞTİRMEYDİ

Fas’tan Çin’e kadar büyük coğrafyada modernleşme, öz itibariyle İslamofobidir. Batılılaşarak İslam milleti ümmet olmaktan çıkarıldı; Fas ve Tunus’tan Filipinler ve Çin’e kadar koskocaman İslam ülkesi, Batılı dünya güçlerinin dümen suyuna kendini bırakmış onlarca ulus devletlere dönüşürken dayatılan modernleşmeyle toplum da İslâm'dan koparıldı ve uzaklaştırıldı.   

Osmanlı’da Tanzimat olarak başlayan modernleşme, tam bir Sosyolojik Haçlı Seferi’dir; Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e varan söz konusu  modernleşme süreci, topraklarımızda medeniyet değiştirme aşamasına ulaşmıştır. Osmanlı İslam medeniyeti yıkılıp yerine bankasıyla, şirketleriyle, üniversitesiyle, medyasıyla, kültür ve sanatıyla, hukukuyla, bürokrasisiyle, ikide bir askeri darbelerle açılıp kapanan meclisiyle modern Batı uygarlığı inşa edilmiştir. İki asırlık Batılılaşmamız, bir Sosyolojik Haçlı Seferi ve bir medeniyet değiştirme projesidir. 

Türkiye, karga tulumba Batı uygarlığına taşınarak, önce aydından yoksun bırakıldı, sonra da üretemez ve yönetilemez bir ülke haline getirildi. Medeniyet değiştirme, kültürel işgal, politik sömürgeleşme ve ekonomik köleleşmeye yol açtı kaçınılmaz olarak. Batıdan medeniyet getiren bu Sosyolojik Haçlı Seferi’nin şefleri de Talat Paşa, İsmet İnönü, Cemal Gürsel, Kenan Evren, İsmail Hakkı Kabadayı, Fethullah Gülen ve Abdullah Öcalan değil mi?

Batılılaştıkça muhkem dayanaklarımızı yitirdik. Türk Batıcılığı ne özgün bir insan tipi üretebildi ne de toplum sağlığını koruyan bir sosyal yapı, köklü bir fikir, sanat ve kültür dünyası..

Türkiye’nin bir köşesine iliştiği Batıcı uygarlık ne toplumun ihtiyaçlarını karşılayan bir üretim ortaya koyabildi ne barışı sağlayabildi ne de devleti etkin bir uluslararası aktör haline getirebildi.

Türkiye’de Batı uygarlığı, aydını yok ettiği gibi, etnik ve mezhepsel ayrışmalarla toplumu çatıştıracak kadar ahmaklaştırdı; yarım asır sonunda PKK’ya dönüşecek olan sol terör büyük can kayıplarına neden oldu. Dünya güçlerinin topluma dayattığı etnoseküler milliyetçilik, ayrışma, çatışma ve terör yarattı; ülkeyi bölünme noktasına getirdi.

MEDENİYET ŞEHİR İNŞA EDEREK KURULUR 

Batılılaşma, kültür değişimini dayattı. Sanattaki değişim, kendini önce mimaride gösterdi. Şehirlerimiz bozuldu; Batıcı mimari birbirinin kopyası betonarme binalar üretmekten ibaretti. Yapılar, mezarlara varıncaya kadar tek tipleştirildi: Üst üste dizilmiş beton kutular..

Tarih şahittir, medeniyet ihya etmek, şehir inşa etmektir. Selçuklu ve Osmanlı İslam medeniyetleri, her şeyden önce Anadolu’nun huzurlu yüzü İslam şehirleri demektir.

Medeniyet, şehir yıkarak ve inşa ederek kurulur. Türk Batılılaşması, pozitivist, laik şehirleşme politikasıyla anlı şanlı İslâm şehirlerini bozdu. İstanbul, Bursa, Konya, Adana ve Erzurum beton yığını haline getirildi. Anadolu'yu ruhsuz, kimliksiz, betonarme ölü şehirlere dönüştürdü.

Cumhuriyet dönemi modernleşme tecrübemiz, kendi özgün medeniyet iddialarımızı yok etti.. Türk modernleşmesi, bir Sosyolojik Haçlı Seferi projesi olduğundan bizi intiharın eşiğine sürükledi; dünyanın en güzel insan modeli olan Kâmil İnsan tipimizi de, dünyanın en güzel şehir modeli olan Osmanlı  şehir modelini de yok etti, Medinetül Fadıla’yı, Erdemler Şehri’ni yok etti. Medeniyet çökünce, insan modeli de, toplum modeli de, şehir modeli de, çökecekti kaçınılmaz olarak.

İki asırdır büyük bir medeniyet krizi yaşıyoruz! Mekân (İslam ülkesi), zaman  (İslam tarihi) ve aksiyon (medeniyet) tasavvurumuz da yok oldu. Bu medeniyet krizinin bağrında  nasıl özgün şehirler inşa edilebilsin ki?

Son bir asırda inşa ettiğimiz betonarme şehirler, depremde yerle bir oldular. Çöktüler. Yıkılan, temelsiz, ruhsuz Türk modernleşme tecrübesiydi; askeri darbelerle ayakta tutulan Türk Batıcılığı’nın bir gün böyle olması kaçınılmazdı.

Bundan sonra yapılması gereken ilk şey,  Türk modernleşmesinin bir Sosyolojik Haçlı Seferi projesi olduğunu kabul etmektir. 1980’de başlayan ve 2001’den beri dev dalgalarla üstümüze üstümüze gelen Psikolojik Haçlı Seferi’ni bir an önce geri püskürtmektir; tüketim çılgınlığı şeklinde kendini gösteren Protestanlık (bencillik, kendini beğenmişlik, büyüklenme, kıskançlık ve cimrilik, neme lazımcılık, rahata düşkünlük ve hazcılık) karşısında kahramanca direnmeliyiz.  

Sosyolojik Haçlı Seferi’ni etkisiz hale getirmemiz gerekiyor; dolayısıyla yeni şehirler yapıp kendi medeniyetimizi inşa ederek direnişe geçmeliyiz. Psikolojik Haçlı Seferi’ni de etkisiz hale getirmemiz gerekiyor; ahlakımızı kemale erdirerek, kamil insanların sayısını artırıp işlerin başına koymamız gerekiyor.

Ülkeyi açık cezaevi haline getiren Batıcı uygarlığın zararları iyice idrak edilmeli ve bizim bin küsur yıllık medeniyet tecrübemiz üzerine köklü, sağlam, güçlü, adil, merhametli, cömert, kısaca her biri Erdem Şehri olan güzel İslam şehirlerinin nasıl inşa edilebileceği meselesi üzerinde düşünmeliyiz..

Dolayısıyla depremde kısa sürede toparlanıp ayağa kalkmamızı sağlayacak kaynak, iman, onun görünümü olan güzel ahlak, ilim ve irfandır. Yapılacak iş de on dört asırlık İslam tarihinin derinliklerinden süzülüp gelen sosyal, ekonomik ve siyasal dinamikleri aynı anda harekete geçirmek olmalıdır. 

Kısaca İslâm medeniyetini ihya etmeye, yıkılan şehirlerimizin yerine çağdaş İslam şehirleri inşa  edebiliriz.. Hiçbir deprem İslam milletini tarih sahnesinden kaldıramaz. İslam medeniyetini ve İslam şehirlerini de hiçbir deprem yok edemez.

YORUMLAR 4
  • Kerimoğlu 1 yıl önce Şikayet Et
    muhteşem tahlil. öze ve köklerimize dönmek
    Cevapla
  • Xuser 1 yıl önce Şikayet Et
    Eyvallah hocam çok güzel ozetlemissiniz
    Cevapla
  • Taşkın 1 yıl önce Şikayet Et
    Elins yüreğine sağlık.
    Cevapla
  • Depremzede 1 yıl önce Şikayet Et
    Şehir inşa ederek medeniyet kurulur ya da şehir kurmadan medeniyet kurulmaz. Hatırlanması gereken bir hakikat. Teşekkürler.
    Cevapla