Mustafa Yürekli
Mustafa Yürekli
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Bilgi, irade ve güç

GİRİŞ 29.08.2023 GÜNCELLEME 30.08.2023 YAZARLAR

Kainattaki ilahi düzende ilim, irade ve kudret sıfatlarının tecellisi görülür. Her varlık, ilişki, olay, hikmetli, sayısız seçenek içinden ilahi irade tarafından tercih edilmiş ve mutlak kudret tarafından inşa edilmiştir; en küçük detayların bile büyük hikmetler taşıdığı görülmektedir. Bu yüzden evrende tesadüf yoktur; her iş ve işlem, ilim, irade ve kudret (güç) sıfatlarını mütecellidir.

İnsanlar da ihtiyaca binaen müesseseler kurar: Devletler, ordular, işletmeler ve teşkilatlar inşa ederler. Bu organizasyonlarda yönetimler, faaliyetlerini amaçlara uygun bir şekilde gerçekleştirebilmek ve yönetebilmek için, bu üç ilahi sıfata, ilim, irade ve güce ihtiyaç duyar. Dolayısıyla bir yönetimin çaresizliğe düşmemesi için güce,  kör gidişe dönüşmemesi için de bilgiye ve iradeye ihtiyaç duyulur.

1.BİLGİ:

Yönetimde, en çok ihtiyaç duyulan şeydir bilgi. Dolayısıyla çapı ne olursa olsun her yönetim mutlaka sistemli bilgiye sahip olmak istemektedir.

Yönetim sürecinde, planlama, karar verme, denetleme ve motivasyon aşamalarında, bilgi kaynağı; organizasyon, teşkilat, işletme ve ülkeye dair bilgiyle dolu olmalıdır. Yığma bilgi, kaynağı belirsiz, rastgele doldurulmuş, niteliksiz bilgi, ağırlıktan ibarettir.

Bilginin doğru olması, güncel olması ve mümkün olduğunca tam (yeterli) olması her zaman bilgide aranması gereken niteliklerdir.

Hedef belirleme, seçenek oluşturma, karar verme ve uygulama için iyi işlenmiş, besleyici, yol gösterici ışık haline dönüştürülmüş bilgiye ihtiyaç duyulmaktadır. Yönetimde işlenmiş bilgi aranır hep; konularına göre tasnif edilmiş, tablolaştırılmış, ilişkileri kurulmuş, açıklanmış ve çıkarımlar yapılmış bilgidir aranan hep!   

2.İRADE:

İrade, karar verme, seçme yetisidir; yönetimi sorumlu kılar.  

Yöneticiler, karar aşamasında, seçenek oluştururken, hazır bilgiye sahip olmak ister. Tecrübe ve bilgi, araştırma çalışmasını kısaltır ve başarısızlık riskini ortadan kaldırır; kararlar sorumluluk yükleyecektir, bilgisizlik mazeret değildir ve sorumluluk bizzat yönetimindir.

Yönetim, vakıf olduğu bilgiler doğrultusunda karar vermek zorunda değildir.  Aynı bilgilere sahip iki yönetici, deneyim, yetenek, bakış açısı, sezgi, hedef farkı nedeniyle çok farklı kararlar alabilirler. Risk ve sorumluluk yüklenerek bir yönetim, bilinen, öngörülen, beklenen, hatta dayatılan yönünde bir karara vermeyebilir.

Yönetimler arasındaki fark, irade farkıdır; irade, bağımsızlık, cesaret ve karakter yüklü olunca sarsılmaz hale gelir.

Fakat kararlar, yönetim düzeyine göre belirlenir; karar verme yetkisi, sınırlanmıştır. Ülke, ordu, kurum, kuruluş, işletme, birim, ailede bile yönetilenler; elbette yönetimin iradesini etkileyerek kararın lehlerine çıkması için çaba göstereceklerdir. Oysa yönetim, belirlenen ortak amacı gerçekleştirmek isteyecektir. Bu üst amaç aslında bütün yönetilenlerin amacıdır denilebilir. Karar sonuçlarından etkilenecek bütün tarafların görüşlerini almak katılım ve destek sağlar; bu iyi yönetimin de bir gereğidir.

Sonuç olarak bilgi, karar için zemin oluşturur.. Karar, gidilecek hedefi, yapılacak işleri, araçları, yöntemi belirler. Ne var ki asıl iş, kararı uygulamak, planlanan işleri sırasıyla yapmaktır: Yönetimin aynası iştir, lafa bakılmaz.

3.GÜÇ:

Güç, yetkidir, otoritedir, emirdir, yapmaktır, yürütmektir ve sonuçlandırmaktır. Bir kral gücünü gelenekten alır, bir belediye başkanı seçilmişlikten! Bir patron gücünü mülkiyetten alır, bir işçi kaslarından, bir makine enerjiden! Bir büyük yazar gücünü aklından alır, bir doktor uzmanlıktan, bir ressam yetenekten! Bir yönetici de gücünü yasallıktan alır.

Güç, işletmeden  devlete örgütler bağlamında makam ve pozisyonun tanıdığı yetkidir. Güç örgütsel statünün yöneticiye yüklediği görevleri yapabilmek veya yaptırabilmek ve yapılanların uygunluğunu denetlemek olarak ortaya çıkar.

Örgütsel gücün alanı, etkisi altında olan kişi veya birim sayısı kadardır. Gücün konusu ise, tanımlandığı alan ve konudur.

Güç, albenilidir; peşinde koşulan sihirli bir değnektir, hatta ölümsüzlük iksiridir. Güç için çok etekler öpülür, çok şeyler satılır. Güç ele geçtiğinde, egosu kabarık olanı sarhoş eder, iradesi olmayanı oyuncak eder, içten hesabı olanı zalim eder, dalkavuk zengini eder, müritlere kanan uçar.. Güç, hikmetini anlayanı hizmetkâr eder.

Güç ilişkisel bir süreçtir; insanları etkileyerek iş yaptırma esasına dayanır. Dolayısıyla gücün görünürlüğü ya da göstergesi, kâğıt üstündeki yetki değil, astların veya takipçilerin ne kadar etkilenerek uyma davranışı gösterdiği meselesidir.

Bir bakan, bir belediye başkanı, şirket CEO’su veya bir genel müdür kaynağı ne olursa olsun sonuçta yasal güç kullanır. Bu gücü kullanma biçimleri, yönetimlerin niteliğini  belirler: Adaletli yönetimde yönetici, gücü örgütsel amaçlar doğrultusunda yasal sınırları içerisinde kullanır. Yönetici, gücü ödüllendirme temelli kullanırsa motivasyon olur; gücü korkutma, tehdit, santaj ve işkence aracı olarak kullanırsa da otoriter veya zalim yönetim olur.

Bir organizasyonda ara yönetim kademeleri azaltılmışsa, bu yalın yönetim olur. Yönetim süreci başından sonuna kadar tanımlanmış ve şeffaf bir yönetim gerçekleştiriliyorsa, bu formal (yasal) yönetimdir. Bazı yönetimlerde çok şey sır kavramı altında yürür, halının altına süpürülür; bu mantar yönetimdir, zalim yönetimdir.

Yönetimde yetki (güç) devri, çalışanları işin içine katmak, onları güçlendirmek ve aidiyetleriyle birlikte, kendi varlıklarını göstermelerine imkân vermektir; bu katılımcı yönetimdir. Üst yönetim yetki devriyle sorumluluğunu devretmez, denetim ve son sözü söylemek hakkından da vazgeçmez. Belki astını kendine karşı sorumlu kılar ama kendinin işe karşı olan sorumluluğu devam eder.

Gücün paylaşılması ve sorumluluğun dağıtılmasıyla alt kademe yönetici ve çalışanların kendi yeteneklerini geliştirme ve örgüte katılma imkânı oluşturulur. Güç paylaşımı, üretimin artması, yeniliğin ve farklılığın yükselmesi sonucunu doğurur. Yetki devrinin yapılmayıp bütün yetkilerin üst yönetimde toplanması merkezileşme olur ki “adam sendeciliği” artırır; işlerde liyakat ve ehliyet aranmazsa keyfilik başlar. Yetki devriyle birlikte sorumluluğu devrettiğini sanma ise yönetimsizliktir.

Güç, her şeyi yerli yerine koyan, hak ve sorumluluk adil dağıtan, örgütü saran ılık bir iklim olmalı! Katılmayı, çalışmayı, üretmeyi ödüllendiren bir iklim.

YORUMLAR 3
  • Bülent duman 2 yıl önce Şikayet Et
    Evet, çok doğru, iktidar olmak yetmiyor, bunlar da lazım
    Cevapla
  • Ezel 2 yıl önce Şikayet Et
    Çok keyifle okunan bir yazı olmuş, Kaleminize sağlık Hocam. Gücü insanlığın iyiliği için kullananlara lider denir. Gücü kendi hırsı ve otoritesi için kullananlar zalim olur. Güç hem iyilik hem de kötülük kaynağıdır bu yönüyle.
    Cevapla
  • Kaan 2 yıl önce Şikayet Et
    Ellerinize sağlık
    Cevapla