Mustafa Yürekli
Mustafa Yürekli
HABER7 YAZARI

Kötü filmin kör seyircisi olur

GİRİŞ 03.02.2024 GÜNCELLEME 05.02.2024 YAZARLAR

1990 yapımı ünlü bir erotik filmde oynayan artist, yıllar sonra bir itirafta bulunmuş, “falanca aktris sokak ortasında soyunurdu, ben de perde tutardım, arada gözüm kayardı” dedi.

Aktris de, bu açıklamayla ilgili ne düşündüğü sorulunca şöyle dedi: “Olabilir, bu anormal bir şey mi? O erkek, ben kadın. Gayet normal yani. O artisti çok severim, çok tatlı. ‘Eşek herif sen beni mi dikizliyordun, gizli gizli mi bakıyordun bana he’ diye bağırmam mı gerekiyor, bilmiyorum. O artist çok tatlı, bakmış olabilir.”

Modern sanatların ilk sırasına yazılır sinema.. Sinema ülkemizde halk tarafından çok sevilmiş; bu yüzden de istismar edilmiştir. Sinema İslam kişilik ve kimliğiyle, özellikle aileyle açıkça savaşmıştır.

12 Eylül 1980 darbesinden sonra dönemin getirdiği baskıcı sistem ve yasaklarla birlikte kültür, sanat ve edebiyatının geçirdiği yozlaşma en iyi sinema filmlerinde görülmektedir. Şaban serisi, erotik filmler dönemi, kısır konular ve yeni denemelere fırsat vermeyen yıllar. Seksenler tüm kültür, sanat ve edebiyat için zorlu bir süreçken, Yeşilçam’da film sektöründe de birçok istismar ortaya çıktı. Bu yüzden Türk sinema tarihinde 12 Eylül darbesi sonrası dönem erotik film patlamasıyla anlatılmaktadır. Halk güldürü unsuru yapımlarla sinemaya çekilip, politik konulardan uzaklaştırıldı. Her ne kadar darbe döneminin getirdiği yasaklamalarla erotik filmler ve porno sektörü zayıflamış gözükse de, el altından üretim hala devam etmekteydi. Tüm kontrollere rağmen her geçen gün bu sektör biraz daha büyüyordu. O dönemde bu sistemin devam etmesi gerçekten yasaklanmış mıydı yoksa devletin de el atından destek verip vermediği hala tartışılır. Desteğin nereden geldiği bir süre sonra önemsiz bir hal alırken, Yeşilçam kapsamında ilerde ünlü olacak birçok isim de bu filmlerde boy gösterdi. 90'larda çok daha fazla büyüyecek ve gelişecek olan erotik film sektörünün temeli seksenli yıllarda sağlam bir şekilde atıldı.

Her şeyden önce şu hakikati burada hatırlatmak zorundayım: İffetli olmak, insan onuruna yaraşır temiz ve nezih bir hayat sürmek müminin en önemli sorumluluklarının başında gelmektedir. Müslüman; dil, göz, kulak ve el gibi bütün organlarını İslâmî edep çerçevesinde kullanır. İffet zırhını kuşanmış ve hayâ elbisesini giyinmiş müminler gözlerini haramdan korurlar. Allahu Teala Kur’ân-ı Kerim’de, müminlerin her hâlinden haberdar olduğunu hatırlatarak, “Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar.”, “Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar.” (Nûr, Suresi; Ayet: 30-31) buyurmuştur. Böylece bize bakışlarımızdan da sorumlu olduğumuzu hatırlatmakta, gönlümüze açılan pencerelerimiz olan gözlerimizi edep perdesiyle örtmemizi istemektedir. İffet, yani ölçülülük aile hayatının ve toplumun temelidir.

Sinemanın tam manasıyla modern bir sanat olduğu söylenirken onda XX . yüzyılın bütün özelliklerinin bulunabileceği; sinemanın her şeyden önce makine oluşu, sinemanın hız oluşu; sinemanın tabiattan kopmuş bir düşüncenin eseri oluşu ifade edilmektedir. İnsanoğluna en az çaba sarfettiren, yani onu en çok atıl bırakan bir eğlence aracıdır; nihayet sinema vatan ve millet tanımayan, amacı tek dünya ve tek insanlık olan bir varlıktır. Bu vasıfları uçağa, trene, otomobile, vapura, fabrikaya, modern olan her nesneye; teşkilata, ilme, felsefeye, siyasete ve insana tatbik edebilirsiniz. Bir çağda bulunan her şey birbirine uyar; bir başka ifadeyle bir çağdaki her şeyi aynı prensip idare eder. Dolayısıyla sinema 20. yüzyılın ruhudur; sinemaya modern dünyanın aynasıdır, denebilir. Ülkemize Batılı modern yaşam tarzı sinema ve medyayla dayatılmıştır.

Ademoğlu tarih boyunca sanatla uğraşmıştır, diğer bütün sanatlar eskidirler: Şiir, hikaye, tiyatro, resim, musiki, heykel , mimari, hepsi kadimdir.. ve onlar zamanla ne kadar değişmiş olurlarsa olsunlar kendilerinde daima en eski, ilk karakteri taşırlar; en son yaratılmış eserler dahi. Bugünkü şiirle en eski şiir, bugünkü tiyatro ile en eski tiyatro, bugünkü musiki ile en eskisi arasında büyük benzerlikler vardır. Buna karşılık sinema bunlardan hiçbirine benzemez. O bütün sanat dallarından ayrı, adeta onların dışında bir sanattır.

Sinema, insanı gözünden ve kulağından yakalar, fena halde sürükler. Sanat ontolojisi bakımından sinema bir kopuşu temsil eder; gelenek modern geriliminde sinema acımasız bir saldırganlıktır.

Sinema, süfli, aşağılık, rezil işleviyle hiç şüphesiz kötüdür. Sinemaya ulvilik, yücelik kazandırılabilir mi? Bu zor da olsa mümkündür. Çünkü sinema bir sektördür, işletme boyutu vardır; bu yüzden kötü filmin kör seyircisi olur anlayışını yıkmak zordur.

Sanat, özde iyidir. Sinema da  sanattır, özde iyidir. Sinema, güçlü bir sanat olduğundan ve Avrupa merkezli kültürün taşıyıcılığını yaptığından ciddi bir sorgulamadan geçirmek gerekir. Benim düşüncem şudur: İyi film gözü açık seyircisi olur; iyi film seyirci bilincini hakikate açar.

YORUMLAR 1
  • Yaşasın Filistin 9 ay önce Şikayet Et
    Çok güzel bir yazı emeğinize sağlık
    Cevapla