Mustafa Yürekli
Mustafa Yürekli
HABER7 YAZARI

Medeniyetin temeli yerel yönetimdir

GİRİŞ 15.02.2024 GÜNCELLEME 17.02.2024 YAZARLAR

Peygamber sallalahu alyhi vesellemin Darül Erkam’dan başlattığı İslami hareketi, Ebu Talip Mahallesine kapatılma ve boykot sürecinden geçirerek teşkilata Medine’de devlet niteliği kazandırmıştır.

Siyasi hareketi, küçük bir kadroyla tabandan başlayıp tavana taşıyarak devlet teşkilatı haline getirmek, yerelden bölgesele sıçramak ve medeniyet denilen en büyük sosyal sistemi küresel boyutlar kazandırmak tarihi, sosyal bir yasadır.

Yerel yönetimler, küçük yerleşim birimlerinden başlayarak kurulduğundan en büyük birimlere kadar kendi kendini yönetme ve katılımı sağlayıcı bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla yerel yönetim, medeniyet inşasının başlangıç noktasıdır.

Yerel yönetimler, hem sosyal – kültürel değişimin, hem siyasal merkezi sosyal merkeze oturtmanın hem de medeniyet iddiasında bulunacak kadar güçlenmenin dinamiğidir.

Çağdaş dünyada yerel yönetimler, temsili demokrasi yolu ile en ücra köşelere kadar halka demokrasiyi yaşayarak öğreten kurumlardır; siyasal sosyalleşme ve yeni bir siyasal kültür oluşturma süreçleridir. Bu nedenle de demokrasinin beşiği kabul edilmektedir.

Tarihsel olarak bir nebevi yöntem olan yerel yönetimler aynı zamanda demokrasinin de kökeni olarak kabul edilmektedir. Demokrasi geleneğinin yerleşmesi tarihsel sürece dayanan yerel yönetim geleneğinin bir ürünüdür.

Güçlü yerel yönetimler ve yerel yönetimlerin demokratik nitelik taşımaları ülke çapında da demokrasinin gelişmesine önemli katkılar sağlamaktadır. Yakın tarihe bakınca dünyada yerel yönetimleri güçsüz olmasına karşılık demokrasinin gelişmiş olduğu tek bir ülke bulunmamaktadır.

Ülkede siyasal istikrarın sağlanmasına yerel yönetimler doğrudan katkı sağlayan kuruluşlardır.

YEREL YÖNETİM BİR SİVİL TOPLUM KURULUŞUDUR

Yerel yönetim demokrasi ilişkisinin diğer bir önemli noktasını da sivil toplum oluşturmaktadır.

Yerel yönetimler, sivil toplumun bir parçası olarak algılanmaktadır; bu bağlamda bir yerel yönetim sosyal, ekonomik ve politik bir bütünlük taşıdığı söylenebilir. Şehir karakterini yerel yönetimde kazanmaktadır.

Yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşu olarak merkezi iktidarın gücünü sınırlarlar ve toplumdaki güçleri dengeleyerek, demokratik toplum oluşumuna katkıda bulunurlar. Çünkü yerel yönetimler, halkın kendi özgür iradesi ile seçmiş olduğu organlar vasıtasıyla kendi kendini yönetmesine imkân veren kurumlardır.

Bir toplum için bu özdenetim - özyönetim olma özelliğiyle bir sivil toplum kurumu olarak, tabana dayalı şekilde ortaya çıkmış olmalarından dolayı, sosyal bilincin gelişmesine katkıda bulunarak, siyasal katılımın gerçekleşmesini sağlamaktadırlar. Bu açıdan, yerel yönetimler üstlendikleri fonksiyon itibariyle sivil toplum kurumu olarak nitelendirilebilirler. 

YEREL YÖNETİMİN DEMOKRATİKLEŞMESİ

Ancak oluşumları itibariyle devlet mekanizması içinde ve onun bir parçası olduklarından; yani kamu gücünü kapsadıklarından ve sivil toplumun “devlet müdahalesi dışında” oluşmasının, oluşumunun ön koşullarından birisi olması nedeniyle yerel yönetimler için gerçek anlamda sivil toplum kuruluşu diyemeyiz. 

Batı’da kökü kente ve kentsel etkinliklere dayanan ve bu süreçlerin sonunda kentlerin özerklikleri, kitle iletişim araçlarının gelişimi, kamuoyunun oluşması, kent ahalisinin ekonomik ve siyasal hak ve imtiyazlara sahip olması, modern anlamda ilk kentsel örgütlenmelerin ortaya çıkması, güçler ayrılığı ve kent meclisleri gibi sonunda sivil toplum olarak adlandırılan kurumlaşmalara evrilen bir tarihsel süreç var..

Oysa ülkemizde yerel yönetim, Batıdakinden oldukça farklıdır. Türkiye’de yerel yönetimler halka dayanan sivil toplum kurumları olmaktan çok uzaktır; çünkü devletçe tepeden inme kurumlar olarak oluşturulmuştur. Dolayısıyla yerel yönetim, halk tabanına dayanmakta zorlanmıştır..  

Devletin müdahalelerine karşı koruma alanı olarak düşünüldüğünde yerel yönetimler, Batıda gerçekten de birer sivil toplum kuruluşu olarak gelişmişlerdir. Türkiye’de ise baştan beri devletçe oluşturulan ve halk tabanına dayanmayan yerel yönetimler, Batıdakinden oldukça farklı bir gelişim süreci göstermiştir. Cumhuriyet döneminin başında tek parti döneminde valilik ve belediye birlikte düşünülmüştür.

DEVLET MİLLET BÜTÜNLEŞMESİ

Genel olarak yerel yönetimlerin demokratikleşmesi için yerel siyaset sağlıklı işlemeli ve bireysel hak ve özgürlükler serbestçe kullanılmalıdır. Ülkenin gelişim programı, yerel yönetim ölçeğinde planlanmalıdır.

Yerel yönetimler ve özellikle belediye kurumu, sadece bir kentte yaşayan kişilerin ortak ihtiyaçlarının etkin bir biçimde karşılanmasının yolu değil, merkezi devlet anlayışına karşı sivil toplum geleneğinin sürdürülmesi anlamında ele alınacak olursa, Batı’da bir sivil toplum kurumu olarak gelişmiştir denilebilir, Türkiye’de ise resmi kurum işlevini aşamamaktadır.

Elbette Türkiye’de de yerel yönetimler halka dayanan sivil toplum kurumları olmalı; sivil ruhlu siyasal kurumlar olarak varlıklarını devam ettirmelidir. Milli kültür, gelenek ve dini hayat yerel yönetim ölçeğinde canlı bir şekilde devam ettirilmelidir.

Nikahı belediye kıyar, nüfus idaresine bildirir. Sosyal hizmetlerin içinde diyanet işleri ile eğitim de yer almalıdır. Belediyeler mabetlerin, okulların temizliğini üstlenebilir, aynı zamanda yetişkin eğitimi kapsamında kültür sanat çalışma programları geliştirebilir. Ailelere ihtiyaç duyulan maddi ve manevi destek sağlanabilir.

Yerel yönetimler, devlet millet bütünleşmesinin sağlandığı yerler olabilir. Yerel yönetim, aile ile devlet arasında köprü rolü üstlenebilir. Bakanlıklar, şehirlerdeki faaliyetlerinde, ulaşımda olduğu gibi her alanda yerel yönetimlere katılım imkanı sunabilir.  

Sonuç olarak bakıldığında yerel yönetimler günümüzde demokrasinin alt birimini oluşturmakta ve halkın kendi içinden yöneticisini seçmesini sağlamasıyla önem taşımaktadırlar. 

Yerel yönetimler vatandaşa en yakın olan ve anında ulaşma imkânı sağlayabildikleri için demokrasi açısından temel kurumlardır. Ayrıca bu özellikleriyle yerel yönetimler devlet yönetiminin de önemli bir kolunu oluşturmaktadır.

Türkiye, Türkiye Yüzyılı adını verdiği medeniyet iddiasını yerel yönetimleri canlandırarak, yeni bir karakter ve kimlik kazandırarak anlatabilir.

Dünya devletlerinde demokrasinin yerel yönetimlerde başarılı bir şekilde hayata geçirilebilmesi, bu devletlerin millet düzeyinde de başarılı bir demokrasi sağlamasını mümkün kılacaktır.

Yerel yönetimlerdeki diriliş, İslam dünyasındaki genel yönetim anlayışını da etkileyecektir.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL