Türkiye Mısır yakınlaşması sevinci
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 14 Şubat’ta Kahire’ye yaptığı ziyaret iki ülke, Türkiye ile Mısır arasında yeni bir dönemin başlatmaktadır. İki ülke ilişkileri, ekonomik ve jeopolitik dinamikler bağlamında ele alındığında dış politika başta olmak üzere birçok meselede yakın çalışmayı gerektirmektedir. Bir başka açıdan değerlendirildiğinde ise Ankara-Kahire ilişkileri, Avrupa, Asya ve Afrika’daki jeopolitik gelişmeleri etkileyen en önemli unsurlar arasında yer almaktadır.
İslam dünyasının büyük güçleri olarak iki ülke de bölgeye liderlik etmede göz ardı edilmeyecek potansiyel ve yeteneğe sahip ülkeler arasındadır.. Pakistan ve Suudi Arabistan da katıldı mı bu ittifaka insanlık tarihini değiştirecek büyük bir güç ortaya çıkmaktadır.
Nihayetinde her iki kardeş ülke, Türkiye ile Mısır açısından da bölgesel jeopolitik meydan okumalar ve ortak çıkarlar geçmişin sorunlarını bir kenara bırakarak birlikte çalışmayı gerektirmektedir.
Bu yazıda, SETA’nın hazırladığı ‘ORTAK MEYDAN OKUMALAR VE ÇIKARLAR EKSENİNDE TÜRKİYE-MISIR YAKINLAŞMASI’ raporunda altını çizdiğim birkaç hususu siz okuyucularımla paylaşacağım.
Türkiye ve Mısır halihazırda gerek bölgesel dinamikler gerekse ekonomi temelli büyük meydan okumalarla karşı karşıyadır. İsrail’in Gazze’deki saldırgan tavrı ve tehcir planları, Etiyopya’nın mütecaviz adımları, Rusya-Ukrayna savaşı, bölgesel çatışma dinamikleri ve elbette etkisi her geçen gün daha da artan ekonomik kriz, Mısır için yükselen tehditler olarak tezahür etmiş durumdadır.
Türkiye ve Mısır çok zor bir coğrafyada büyük güç olma iddiasında olan iki kardeş ülke olarak aynı tehditlerle karşı karşıyadır ve yeniden stratejik ortak olarak birlikte hareket etmeleri mümkün olabilir. Çünkü son iki asra bakıldığında Türkiye ile Mısır’ın İngiltere ve Fransa başta olmak üzere Batı’ya karşı omuz omuza mücadele ettikleri görülmektedir.
Asya ve Afrika’ya yayılmış olan İslam coğrafyasında, devlet otoritelerinin aşındığı, iç savaşlar ve vekalet savaşlarının yaşandığı kaotik bir dönemde, hem Türkiye hem de Mısır için bölgede yeniden güvenlik yapılanmasına dayalı bir istikrarın oluşturulması hayati derecede önemlidir.
ABD ve Avrupa devletlerinin öne sürüp destekledikleri İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği soykırıma karşı ortak bir pozisyona sahip olmaları iki kardeş ülkeyi, Türkiye ile Mısır’ı yakınlaştırmaktadır..
Türkiye’nin dış politikasının temel parametreleri zamanla değişime uğramış; tek taraflı Batı’ya dönük bir anlayışın yerine adım adım İslam dünyası, Asya, Ortadoğu ve Afrika’yı da kapsayan Doğu-Batı dengesinin korunduğu bir paradigmaya evrilmiştir. Bu anlayış özellikle AK Parti döneminde tahkim olmuş, İslam dünyası ve Afrika’daki Türk dış politikasında kendisini göstermiştir.
Türkiye açısından Mısır ile ilişkilerini düzeltmek; Afrika’daki etkinliğini artırması, Arap dünyası ile daha yakın ve anlamlı ilişkiler kurabilmesi ve Gazze özelinde Filistin davasında somut etkiler oluşturabilmesinin önünü açabilir. Bu gelişme Libya’da siyasal bir istikrara erişilebilmesi ve elbette Doğu Akdeniz’de Mısır ve Türkiye’nin çıkarlarının korunması adına da önemli katkılar sunacaktır.
Türkiye ve Mısır’ın Afrika ile ilişkilerinde en önemli eksenlerden birisini ekonomik çıkarlar oluşturmaktadır. Kıta sathında Türk yatırımları yaklaşık 6 milyar doları,5 Mısır’ın yatırımları ise yaklaşık 10,2 milyar doları bulmaktadır. Ancak bu rakamlar iki ülke için de yeterli değildir. Özellikle kıtanın görece bakir potansiyeli dikkate alındığında her iki ülke de yatırımlarını artırmanın yollarını aramaktadır. Afrika’daki Mısır diplomatik misyonlarının sayısı 43, Türk diplomatik misyonlarının sayısı da 44’tür. Bu sayılar da her iki ülkenin kıtaya ilgisinin boyutunu yansıtmaktadır.
Doğu Akdeniz’deki zengin enerji kaynaklarının ortak çıkarlar etrafında kullanılma potansiyeli de iki ülke arasındaki ilişkilerin istikrarlı ve yapısal bir zemine oturmasına vesile olabilir. İki ülke arasında iş birliğinin gerçekleşebileceği en önemli alanlardan birisi Doğu Akdeniz’dir. Nitekim 2006’da iki ülke arasında bir gaz mutabakat zaptı imzalanmıştır. Bu mutabakat zaptına göre Mısır ile BOTAŞ yüzde 50-50 ortaklı Tergas isimli bir şirket kurulacaktı. Bu şirket gaz taşıma boru hattı yapımı ve Mısır’dan gelecek gazın Avrupa’ya pazarlanması görevlerinde bulunacaktı. Ancak 2011’de Mısır’da başlayan devrim sürecinden ötürü bu proje gerçekleşmemiştir.10 İkili ilişkilerin normalleşmeye başlamasıyla birlikte Eylül 2023’te Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de düzenlenen G20 zirvesi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mısırlı mevkidaşı Sisi’ye Türkiye’nin sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ve nükleer enerji alanlarında Mısır’la iş birliğini canlandırmaya önem verdiğini bildirmiştir.
Mısır, en büyük Arap ülkesi olarak Irak ve Suriye’nin egemenlik ve toprak bütünlüklerini korumayı önemli öncelikleri arasında görmektedir. Türkiye de Irak ve Suriye’nin birliğini ve egemenliğini desteklemek konusunda Mısır ile hemfikirdir. Bu mesele Mısır, Türkiye ve İran’ın üzerinde anlaştığı bir konudur. Ayrıca Irak ve Suriye’nin güvenliği ve sınırlarının korunması mülteci meselesi nedeniyle Türkiye açısından da önem taşımaktadır.
Gazze’deki çatışmaların Mısır turizmine zarar vermesinin yanı sıra Yemen’de Husilerin Kızıldeniz ve Babülmendep’i İsrail ve müttefiklerinin geçişlerine kesmesi de Süveyş Kanalı üzerinden elde edilen yıllık 10 milyar dolarlık gelirin yarısının kaybedilmesi anlamına gelmektedir.
Mısır için ekonominin yanı sıra çok önemli jeopolitik riskler de söz konusudur. En belirgin olanı Gazze’de devam eden saldırılar ve İsrail’in Gazzelileri Sina Yarımadası’na tehcir etme planıdır. Bu durum Filistin davasının yanı sıra Mısır’ın ulusal güvenliği açısından da büyük bir tehdit olarak öne çıkmaktadır. Etiyopya’nın Nil Nehri üzerine inşa ettiği Rönesans (Nahda) Barajı’nın Mısır’ın su güvenliğine yönelttiği tehditler, Sudan’da yaşanan iç çatışmalar ve Libya’da istikrarlı bir düzenin inşa edilmemiş olması gibi önemli meseleler Kahire yönetimini rahatsız etmektedir.
Keza Mısır açısından da Türkiye’nin stratejik ortaklığı ile Afrika’daki jeopolitik tehditlere karşı elini güçlendirebilir. Ayrıca bu destek Etiyopya ve Sudan gibi meselelerde Türkiye’nin desteğinin alınmasını ve Libya’nın yeniden Mısır’ın önemli bir ekonomik partneri olmasını sağlayabilir. Libya, Mısır’ın stratejik değere sahip bir komşusu iken Türkiye açısından da hem kadim tarihi bağlar hem de Doğu Akdeniz jeopolitiği açılarından stratejik değere haizdir. Her iki ülke de Libya’daki çatışmaların tamamen bitirilmesi ve siyasal bir çözüm ile istikrarı arzu etmektedir. Ankara-Kahire ilişkilerindeki seyir Libya’nın kaderini de olumlu yönde etkileyecektir. Libya’daki batı-doğu eksenli ayrışmanın son bulacağı bir anlaşma zemini Türkiye ve Mısır’ın ortak çıkarlarıyla doğrudan ilişkilidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kahire ziyaretinde bu bağlamda önemli adımların atılması söz konusu olabilir. Yine İsrail’den gelen tehditlere karşı Türkiye’nin desteği ile hareket etme imkanı oluşturulabilir. Ayrıca Türkiye Mısır’ın turizminin gelişmesi ve Türkiye’nin etkin olduğu pazarlara ihracat yapabilmesinin de önünü açacaktır. Savunma sanayiinde Türkiye-Mısır ortaklığı iki ülkenin askeri caydırıcılığını artıracak etkiler üretebilecektir.
Türkiye açısından ihracat temelli bir büyüme ve gelişim, ekonomik stratejik hedefler arasında yer almaktadır. Jeopolitik olarak Doğu Akdeniz’de kendisine karşı bir ittifakın oluşmasını engellemek ve bölgedeki enerji kaynaklarından pay almak da Türkiye’nin öncelikleri arasında yer almaktadır. Yine Suriye’de ABD’nin PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG’ye verdiği destek Türkiye’nin Suriye kaynaklı güvenlik risklerini artırmaktadır. Türkiye’nin Irak ve Suriye’de gerçekleştirdiği sınır ötesi askeri harekatlar da Mısır tarafından eleştirilmektedir. Esasında Türkiye’nin ilgili harekatları kendi ulusal güvenliğiyle birlikte her iki ülkenin toprak bütünlüğünün korunmasına da hizmet etmektedir. Ayrıca Türkiye’nin Suriye ve Irak’taki varlığı İran’ı da dengelemektedir. Suriye ve Irak’ın tamamen İran’ın nüfuzu altına girmesi Mısır’ın arzu etmeyeceği bir durumdur.
Ortadoğu coğrafyasında yaşanan kaos ve çatışma dinamikleri ile artan terör tehdidi her iki ülkenin de güvenlik alanında iş birliği yapmasını gerektiren bir zemin üretmektedir. Suriye, Lübnan, Libya ve Sudan gibi ülkelerdeki istikrarsızlıklar nedeniyle devlet otoritelerinin zayıflaması büyük bir tehdit oluştururken İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırıma varan saldırgan tavrı birçok güvenlik dosyasında iki ülkeyi birlikte hareket etmeye mecbur etmektedir.
Türkiye ve Mısır, Ortadoğu’nun en büyük savunma sanayiine sahip ülkelerinden ikisi olarak öne çıkmaktadır. Mısır önemli bir üretici olmakla birlikte Türkiye’nin son yıllarda askeri sanayi gelişimindeki atılımlarından da faydalanmayı istemektedir. Türk savunma sanayii şirketleri Mısır için önemli bir değer üretebilir. Zira “silah kaynaklarının çeşitlendirilmesi” Mısır için her daim olmazsa olmaz bir politikadır. Mısır da Ortadoğu’daki en büyük zırhlı araç üreticilerinden biri olarak kabul edilir ve bunlardan en önemlisi Mısır’ın bazı Arap ve Afrika ülkelerine ihraç ettiği “Fahd” zırhlı aracıdır. Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kahire’ye ziyareti öncesinde Mısır’a Türk SİHA’larının satılabileceğini belirten açıklamalarda bulunması da diğer bir önemli gösterge olmuştur. İlgili gelişmeler savunma sanayii alanındaki iş birliğinin iki ülke arasında önemli bir iş birliği alanı olacağını teyit etmektedir.
Dolayısıyla Türkiye - Mısır yakınlaşması çok sevindirici, doğrusu bana büyük heyecan verdi. Dilerim hayırlı gelişmelere vesile olur.
Mustafa Yürekli / Haber7
-
Semendire 9 ay önce Şikayet EtBoş bırakmamak lazım irtibat kesildiğinde başkaları sana karşı silah olarak kullanırlar. Bölgesel güç olmak istiyorsak her yerde olmalıyızBeğen
-
Kerim 9 ay önce Şikayet EtBirlik sağlanır ve İslam ülkeleri beraber bir dış politika izleseler hiç bir sıkıntı kalmaz inşallah.Beğen Toplam 4 beğeni