Franz Fanon’un penceresinden Filistin’e bakmak
Filistin’deki Siyonist işgal ve katliamın ideolojisi, İslam karşıtlığı ve düşmanlığı Batılıların kavramıyla İslamofobidir; biz bu ideoljiye AntiMüslimizm demeliyiz. AntiMüslimizm karşısında günümüz Müslümanları şaşkın durumda, güçlü bir tavır alamıyor, ne yapacağını bilemiyor. Siyonist teröristlerin Filistin vahşeti ve Gazze katliamı karşısındaki İslam aleminin sessizliğinin nedeni de hiç şüpheniz olmasın AntiMüslimizm karşısında yaşanan bu şaşkınlıktır. Bu şaşkınlığı tespit ve kurtuluş için günümüz Müslümanlarını Franz Fanon’un penceresine davet ediyorum. Franz Fanon’un penceresinden Filistin’deki Siyonist işgal ve katliama bakmak gözleri açacaktır..
Kolonyalizm, emperyalizm ve küreselleşme dönemleriyle Batı sömürgeciliği, insanlık tarihindeki vahşet kalıplarından biridir. Yükselen AntiMüslimizm, aynı sömürgeci zihniyettir. Daha doğrusu sömürgecilik, 11 Eylül 2001’de küreselleşme dönemine geçti ve ideolojisini de AntiMüslimizm olarak ilan etti. Bu nedenle 1950’lerde (daha dün) sömürgeciliğe isyan etmiş Franz Fanon’un penceresinden bakmak çok önemli; çünkü hem Batı sömürgeciliğinin sürekliliğini, sömürgecilerin psikolojisini kavrama imkanı veriyor. hem de Batılılaşmanın, yabancılaşmanın ve çürümenin Filistin’e bakışımıza etkilerini fark etme imkanı..
Franz Fanon, 1961’de, henüz 36 yaşındayken vefat etmiş, Fransız sömürgesi Antiller kökenli, siyah derili bir psikiyatr. Ülkemizde ve dünyada “Yeryüzünün Lanetlileri” ve “Siyah Deri, Beyaz Maske” kitaplarıyla tanınıyor. Tıp ve psikiyatri eğitimini Fransa’da alan Fanon, Cezayir’de psikiyatr olarak çalışmaya başlıyor. Öğrendiklerinin Cezayir’de pek bir işe yaramayacağını görüyor, sömürgeci Fransa’nın yaptıklarına isyan ediyor. Bir yandan Müslüman topluma uyan, kendine özgü tedavi yöntemleri uygularken bir yandan da sömürgecilerin psikolojisini deşifre etmeye girişiyor. Cezayir Kurtuluş Savaşı’nın aktivisti ve ideoloğu olarak biliniyor. Anti-sömürgeci mücadelelerin ve Üçüncü Dünya uyanışının sembollerinden.
Fanon’a göre ırkçılığın gözlemlenmesi için çok özgül toplumsal koşullar ve dönemsellik gerekmez; ona göre aşağılık-pasaklı zenci motifinin kolektif bilinçaltına yerleştiği Fransa da ırkçı bir toplumdur. Avrupalının yükseklik duygusu, ırkçı kibirlilerin tavırları, sömürgeli insanın aşağılık duygusunun bileşenlerini oluşturur. Aynı şekilde Yahudi stereotipini üreten de anti-semit tavırdır. Ortada, Zenci adamın iyi ve güzel şeyleri başarmasını engelleyecek biyolojik engeller yoktur; sadece bu fırsatları çoğu zaman elinden alınmış bir halk vardır. Sömürgecilik sömürge toplumlarında yaşayan yerli halkın psikolojisini altüst etmiştir. Siyah adamın kişilik eksenini kendisi değil Beyaz adam belirler olmuştur. Anavatanların işgale uğraması sonucu, buradaki sosyal ve kültürel yapı temellerinden sarsılmıştır. Bu sadece psikolojik değil aynı zamanda ekonomik/kültürel bir yıkıma da yol açmıştır.
Franz Fanon, kendisini Batıcı zihin kalıplarından kurtarıp “uygarlık” adı altında sergilenen ırkçı vahşeti gördüğünde, “Bilimsel nesnellik bana yasak! Çünkü o yaban dediğin kişi benim kardeşim, bacım, babamdır…” diye haykırıyor.. Bu haykırıştan sonra ırkçılık karşıtı mücadelede yerini alıyor, sömürgeci zihniyeti elinden geldiğince sergilemeye çalışıyor. “AntiMüslimizme maruz kalanlar, kardeşimiz, bacımız, babamızdır” diye haykırınca, Franz Fanon’un penceresinden bakmaya başlıyoruz.
Avrupa’da sömürgeci zihniyet, AntiMüslimizm yani İslam düşmanlığı şeklini alarak giderek artıyor. Fransa’nın Toulouse kentinde Müslüman bir kadın başörtüsü taktığı için bir kişinin saldırısına uğramıştı. Haberde hamile olduğu belirtilen kadına saldıran kişinin önce kadının başörtüsünü çekip aldığı daha sonra birkaç defa yumruk atarak kadını yere serdiği belirtiliyordu. Saldırganın Müslüman kadını başörtüsü takarak saçlarını gizlemekle suçladığı ve Fransa’da buna izin vermeyeceklerini söylediği kaydedildi” gibi haberler vaka-i adiyyeden oldu.
AntiMüslimizmin yeni ırkçılık olduğunu, sömürgeci zihniyetin her fırsatta yeni biçimler alarak hortladığını görüyoruz. 2005’te Paris banliyölerinde büyük bir isyan patlak vermiş, Batılı entelektüeller o zaman isyancı göçmen gençlerden yana tavır almıştı. Böyle zamanlarda hep Cezayir’de sömürgeciliğe karşı isyanı anlamaya çalışan, destekleyen Fransız psikiyatr Franz Fanon gündem oluyordu. Aydınların çoğu, onun tezlerinden yola çıkarak Paris banliyölerinde sömürgelerden gelen “sözden dışlanmış çocukların” isyanını ve otomobilleri yakıp yıkmalarını “görünür olma, saygı görme, kısaca tanınma talebini yansıtıyor” diye yorumlamışlardı. Maalesef Batılı aydınlardaki bu ddinamizmi, Filistindeki Siyonizm kılığına bürünmüş AntiMüslimizm ırkçılığı karşısında göremiyoruz.
Sömürgecilik, günümüzde AntiMüslimizm, İslam karşıtlığı şeklini alarak yükselmeye devam ediyor. ABD ve Avrupa’da ırkçılığın yerini hızla AntiMüslimizm alıyor; demokrasi ve insan hakları görünümünün altında sömürgeci zihniyet sürüyor. Sömürgeci zihniyetin Batının kolektif bilinçdışında köklü bir yeri var. İşte Siyonist teröristler Avrupa’daki sömürgeci ırkçı zihniyetinden yararlanıyorlar. Bu şartlar altında günümüz Müslümanları fark edemedikleri sömürgeci zihniyetle yüzleşebilmeleri için Franz Fanon’un penceresinden Filistin’deki Siyonist işgal ve katliamına bakmak gerekiyor.
“Avrupa’da” der Fanon, “siyah adam, kötülüğün simgesidir. İşkenceci siyahtır. Şeytan siyahtır, gölgeden dem vurulur, ister bedensel isterse ahlâkî olsun birisi kirliyse siyahtır.” Önceleri “kötülük”, daha ziyade “siyah adam”la simgelenirken şimdi onun yerini daha ziyade “Müslüman” aldı.
Şüphesiz aynı Batı’daki aydınların kolektif bilinçdışı, kendilerine benzemeyenlere karşı nefret dolu. 50 yıl önce bu nefret çok açık görülüyordu ama şimdi sömürgeci zihin, demokrasi ve insan hakları tülüyle örtülü. Üstelik sömürgeci zihnin “kötü” imgesine, “siyah adam” imgesine tamamen uyan Müslüman figürler icat edildi ve rollerini yerine getiriyorlar. İşte bu yüzden Batı’daki namuslu aydınlar bile İslamofobiye karşı çıkma konusunda tereddüt ediyorlar. Dolayısıyla onları uyarmak gerekiyor..
Orada olduklarını bildiğimiz ve kendilerine güvendiğimiz kardeşlerimiz, dostlarımız ve İslam milleti olarak biz, hepimiz, bir an önce Franz Fanon’u, Aime Cesaire’ı, Jean Paul Sartre’ı, Edward Said’i hatırlamalı ve sömürgeci zihniyetin İslamofobik hortlamasına ve Siyonist teröristlerin bunu istismarına karşı durmalıyız.
-
Bir vatandaş 4 ay önce Şikayet EtBatı vahşidir. "Öteki" olmadan hayatına devam edemez. Bir düşman yaratıp onunla kavga eder. Hem korkak hem cüretkardır. Fırsat vermeyin.Beğen
-
Rutruso 4 ay önce Şikayet EtNerden bakarsam bak.. Gittin mi?Beğen