Siyasal tutumun duygusal boyutu
Siyasal kültürü değiştirmek ve geliştirmek için siyasal tutum değişikliği hedeflenmektedir. Bu nedenle siyasal tutumu mercek altına aldım.
Siyasal tutumun bilişsel, duygusal ve yargısal (davranışsal) olmak üzere üç bileşeni vardır. Bu üç boyut birbirinden kesin çizgilerle ayrılmaz; birbirleriyle ilişkilidir ve etkileşim halindedir; aynı zamanda birbirleriyle tutarlık gösterirler.
Bir önceki yazıda siyasal tutumun bileşenlerinden bilişsel boyutu anlatmıştım. Bu yazıda da siyasal tutumun duygusal boyutuna dair önemli hususları gözden geçireceğim.
TUTUM NESNESİ
İnsanlar, kendileri için psikolojik olarak mevcut olan her şeye, örneğin eşyalara, olaylara, fikirlere, ideolojilere, kurumlara ve dinlere ilişkin tutum geliştirebilirler.
Hakkında tutum sahibi olunan şey ‘tutum nesnesi’ olarak adlandırılır.
Birey çevresinde çok sayıda bulunan tutum nesneleri içinden kendisi için psikolojik olarak önem taşıyanlara ilişkin tutum geliştirir; yani birey onu psikolojik bir anlam ifade ettiği için tutum nesnesi haline getirir.
Kısacası bir nesneye ya da duruma ilişkin bir tutumdan söz edebilmemiz için bu nesneye ilişkin bilgi, düşünce ve inançlara olumlu veya olumsuz duyguların eşlik etmesi gerekir.
Demokratik kültürde siyasal tutum nesneleri, parti, lideri, yönetici kadro, logo, program, düşünceler gibi öğeler olabilir.
Bu nedenle kişinin sayılamayacak kadar tutum sahibi olması muhtemeldir. Tutumların sayısı çok olabilir fakat sınırsız değildir.
SİYASAL TUTUMUN DUYGYSAL BOYUTU
Tutumun en önemli özelliklerinden biri duygusal boyutu olmasıdır. Dünyanın kaç yaşında olduğuna dair bilgi sahibi olunabilir ya da olunmaz; fakat olumlu ya da olumsuz duygu beslenmez. Oysa doğanın korunmasına karşı olumlu duygu beslenebilir.
Bir nesneye ilişkin bilgi, düşünce ve inançlara olumlu ya da olumsuz duyguların eşlik etmesi önemlidir. Bilgi ile tutum arasındaki fark tutumda duygu boyutunun olmasıdır.
Örneğin; dünyanın çevresinin yaklaşık kırk bin kilometre olduğu bir gerçektir ve siz bu gerçeğe inanabilirsiniz. Ancak dünyanın çevresinin yaklaşık kırk bin kilometre oluşunu iyi veya kötü olarak değerlendirebilirsiniz. Bu gerçek sizi sevindirmez veya üzmez. Kısaca sizde duygusal bir etki yapmaz.
Buna karşın, tutuğunuz futbol takımının iyi bir takım olduğu yolunda bir inancınız vardır. Ancak buradaki inancınıza duygu ve değerlendirmeleriniz de eşlik eder. Bu takımı iyi birtakım olarak değerlendirirsiniz, bu takımı seversiniz, galip geldiği zaman sevinir, yenildiği zaman üzülürsünüz. Herkesin tuttuğu siyasi partinin de iyi bir parti olduğu yönünde bir inancı vardır. Ne var ki siyasal tutum nesnesi, diğerlerine göre hem bilişsel, hem duygusal hem de yargısal boyutta daha zengindir.
Tutumun duygusal bileşeni, bireyin tutum nesnesine ilişkin duygu ve değerlerinden oluşur. Bir tutum nesnesine ilişkin olumlu tutumu olan bir birey, bu nesneyi olumlu olarak değerlendirecek ve bu nesneye karşı olumlu duygular besleyecektir. Buna karşın, olumsuz tutum içinde olduğu bir nesneyi ise olumsuz olarak değerlendirecek ve bu nesneye karşı olumsuz duygular besleyecektir.
Bireyin tutum nesnesini olumlu ya da olumsuz olarak değerlendirmesi ve bu nesneye karşı olumlu ya da olumsuz duygular beslemesi tutum bağlamında duygusal boyuta bağlıdır. Örneğin bir topluma karşı olumlu bir tutum içinde olan birey, toplumu iyi olarak değerlendirdiği için, bireylerine karşı da dostça duygular besleyecektir. O toplumun yaşam biçimlerini sevecek, bu toplumun başarıları onu sevindirecek, başarısızlıkları onu üzecek, ürettiği mallara hayranlık duyacaktır. Aynı topluma ilişkin tutumları olumsuz olan bir birey ise bu toplumu kötü olarak değerlendirecek, bu toplumun bireylerine karşı dostça olmayan duygular besleyecek, yaşam biçimlerini sevmeyecek, ürettiği malları beğenmeyecek, başarılarına üzülecek, başarısızlıklarına sevinecektir.
Bir tutumu, bir inanç, bir gerçek veya bir olgudan ayıran en önemli özellik, tutumun bir duygusal bileşene sahip olmasıdır.
Dolayısıyla siyasal tutumun duygusal boyutu çok önemlidir. Bir siyasi partinin, bir ülkeyi yönetmek için en iyi özelliklere sahip olduğunu düşünen birey, bu partiye karşı olumlu duygular besleyecek ve bu partiye oy verme davranışı sergileyecektir. Bu durum, tutumun boyutları arasındaki tutarlılığı da gösterir.
SİYASAL TUTUM DEĞİŞİMİ
Boyutları arasında tutarlılık olan tutumlar değişmeye kapalı tutumlardır. Boyutları arasında tutarsızlığın olduğu tutumlar da vardır. Bu tutumlar değişmeye açık olan tutumlardır. Örneğin, yalnız yaşayan birisi bir köpeğin kendisine iyi bir arkadaş olacağını düşünür fakat köpekten korktuğu için bir köpek sahibi olmaktan vazgeçer.
Tutumlar, öğrenme yoluyla kazanılırlar. Önemli bir bölümü hayatın ilk 25 yılı içinde oluşmakla birlikte yaşam boyunca devam eden bir süreçtir. Tutumların oluşumunda rol oynayan en önemli faktörler, anne-baba, kitle iletişim araçları ve arkadaş çevresidir. Siyasi partilere üye olmak ve etkinliklere katılmak, olumlu tutumu doğuracak ve sempatiden başlayarak tutkulu bağlılık boyutuna kadar varacaktır.
Tutumlar öğrenme yoluyla, sonradan kazanılan eğilimler olduğu için diğer öğrenilmiş özellikler gibi değişebilirler. Siyaset, bireyleri tutum değişikliğine götürmek için yapılır. Örneğin, sigara içen çocuğuna sigaranın zararlarını anlatan baba, çocuğun tutumunu değiştirebilir. Siyasal tutum değişiminde kültür çalışmalarının, siyasal iletişimin önemi büyüktür.
Tutumların değişmesinde, bilginin kim tarafından verildiği, yani bilginin kaynağı; bilginin inanılır ve güvenilir olması, bilginin kabul görmüş olması önemlidir.
Tutumun önemli bir diğer özelliği de kuvvet derecesidir. Birey birçok tutuma sahip olabilir, ancak bu tutumlar güçleri açısından farklılık gösterir. Birey aynı ürün için farklı iki markaya karşı olumlu tutum geliştirebilir fakat birine karşı geliştirdiği tutum, diğerine karşı geliştirdiği tutumdan daha baskındır. Dolayısıyla bir siyasal görüş için tutumun güçlü olması demek duygusal boyutun güçlü olması anlamına gelmektedir.. Bir seçimde adayların güçlü siyasal tutum oluşturabilmeleri, yani tutumu güçlendirebilmeleri kuşkusuz sonucu belirler.
Toplumda kişiler sahip oldukları farklı özelliklerinden, benimsedikleri farklı siyasi görüşlerinden, farklı hayat şartlarından ve başka sebeplerle kutuplaşmakta ve her biri belli bir görüşün ya da grubun savunucusu haline gelebilmektedir. Kişiler arası ilişkiler katı bir tutuma dayandığı zaman “biz ve ötekiler” ayrımı ortaya çıkmaktadır.
Katı tutuma dayanan partizan kutuplaşma başka grupların da yaşamış olabileceği gündelik değerlere, kaygılara kayıtsız kalmayı; bunları geri plana alarak siyasi görüşün ön plana çıkarılmasına neden olmaktadır.
Kutuplara ayrılmış bir toplumda yaşayan insanlar, farklı kutuplardan olanlarla çoğunlukla sağlıklı diyalog kuramazlar, birlikte bir iş yürütemezler, aradaki iletişimi ileriye taşıyamazlar. Zamanla bu durum bireylerin, kendilerinden farklı düşünen kişilerin bazı haklarını sabote etmelerine kadar gidebilir.
Mustafa Yürekli / Haber7