Muzaffer Şafak
Muzaffer Şafak
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Türkiye savunma sanayindeki başarısını sürdürmek zorundadır

GİRİŞ 20.12.2025 GÜNCELLEME 20.12.2025 YAZARLAR

Türkiye, büyük sıçrayıştan büyük eşik dönemine son 25 yılda savunma sanayiinde adeta tarih yazdı. 

Düne kadar kendi İHA’sını yapamayan, motorunu dışarıdan almak zorunda olan, kritik elektronik bileşenlerde çözüm arayan ülkemiz, bugün İHA, SİHA, Akıllı Mühimmat, Radar, Denizaltı Teknolojileri, ***Elektronik Harp gibi alanlarda dünyanın en hızlı yükselen üreticilerinden biri hâline geldi.

Bu yükseliş sihirli değnekle olmadı. Arkasında binlerce Türk mühendisin alın teri, birikimi, gece gündüz çalışan bir ekosistemin emeği var.

Fakat…

Bu başarı bizi rehavete iterse, yükseliş gibi  düşüş de hızlı olacaktır.

Dünyada hiçbir ülke artık yerinde sayarak güçlü kalamıyor. Savunma teknolojileri artık “silah üretimi” değil, bir zeka savaşı haline geldi. Bu savaşta durmanın gerilemek olduğunu herkes biliyor. 

Dünya İHA & SİHA Pazarı: Mevcut Büyüklükler 

Genel İHA (UAV) Pazarı

• 2024 itibarıyla küresel İHA pazarı yaklaşık 36,4 milyar USD seviyesinde
• 2032’ye kadar ~125,9 milyar USD’ye ulaşması tahmin ediliyor.

Askeri / SİHA Pazarı (Drone Warfare / UCAV)

• Askeri drone pazarının 2033’e kadar 23+ milyar USD’ye çıkması bekleniyor (bazı raporlarda rakamlar 20+ milyar USD civarında gösteriliyor).

Özetle:

• Toplam İHA pazarı (ticari + askeri): ~40 milyar USD civarında (2025).
• Askeri / SİHA odaklı pazar: ~20+ milyar USD ve hızla büyüyor.

2024-2025 İHA/SİHA İhracat Değerleri – Ülke Bazlı (Yaklaşık)

Pazar Payı Perspektifi

• Türkiye, 2018–2024 arasında askeri İHA/SİHA satışlarının yaklaşık %60–65’ini gerçekleştirdiği tahmin ediliyor — bu da Türkiye’yi askeri drone ihracatında lider konumuna taşıyor. trtafrika.com+1

• Çin ve ABD daha çok ticari drone üreticisi olarak yüksek hacim ihracatına sahip olsa da, askeri SİHA segmentinde Türkiye’nin payı oldukça yüksek.

Bu teknik ve ticari başarının sürdürülebilir olması Türkiye için vaz geçilmez hale gelmiştir. Ancak diğer konularda da benzer başarıların senkronize devamı lüzumludur.

Motor Teknolojileri ve Bilgi arasındaki korelasyon:

Yüksek güçlü Turbo jet-Turbofan -Turboprop -Ramjet ve Scramjet  çok yüksek hızlarda (Mach 3 –10+) İtki  üreten güçlü motorlar.

Bu motorlardan bazılarını üreten ülkeler: ABD - Birleşik Krallık - Fransa - Almanya – Rusya - Çin -Hindistan  ve İsveç  ve bu motorların  ‘’ en makbulü’’ olan Turbofan ve Ramjet’i ise sadece ABD ve Rusya yapabiliyor.

Bu motorlar bilimin ve bilginin en son versiyonlarının kullanılmasıyla üretiliyor. Özetle, böyle bir motor modern bilimin tüm disiplinlerinin bir arada kullanılmasıyla ortaya çıkıyor.  Yani bilgiyi üretebiliyorsanız ve teknolojinizi de buna uyarlayabiliyorsanız bu motorları üretebiliyorsunuz. Aksi halde satın almak zorundasınız.  Tabii motoru üreten ülkeler razı olursa.  

Motor Teknolojilerinde Gecikme

Evet, Türkiye artık motor üretiyor.

Ancak,  İtki  ve Güç yoğunluğu gerektiren motorlarda bağımsızlık ilk hedefimiz olmalıdır.
Bağımlılık:

• Siyasi pazarlıklara açık kapı bırakıyor,

• Kriz dönemlerinde projeleri kilitliyor,

• Silah sistemlerimizin “tam bağımsız” olmasını engelliyor.

Dünyanın gerçek gücü artık barut değil, motorun içindeki ısı toleransı, kompozit malzemesi, nadir element alaşımlarıdır.

Bugün ABD, Japonya, Almanya motor teknolojisini “Stratejik Nükleer sır” gibi saklıyorsa, biz hâlâ “yaparız ya” diyorsak bu bir hata olur.

Yapabiliriz ama bunun için bilgiyi  üreten üniversite ve Teknolojiye uyarlayan sanayinin bütünleşmesi şart.

Türkiye'de bilgi hâlâ sanayi odaklı üretiliyor;

ABD, Almanya, Japonya’da ise, bilgi üniversitede doğuyor, sanayide olgunlaşıyor.

Biz motor üretiyoruz, ama motorun içindeki metalurjik mucizeyi üretmede sorunlar yaşıyoruz .Samaryumu, Bor’u, nadir toprak elementlerini dünyaya satan değil, kendi manyetik sistemlerinde kullanan ülke olmayalım?

“Türkiye prototipte dünya markası, ama seri üretimde hâlâ eksikliklerimiz var, Bir teknolojiyi yapmak elbette başarıdır, ancak onu binlerce adet aynı kaliteyle üretmek zorundayız.”

Bu tabloya romantik yaklaşamayız:

Türkiye bir “mühendis cazibe merkezi” olamazsa, savunma teknolojisi sürdürülemez.

Ar-Ge Başarılı, Ama Seri Üretim ve Tedarik Zinciri Hâlâ Kırılgan

Bugün Türkiye prototipte çok hızlı , ama seri üretime geçince takılıyoruz.

Neden?

• Yan sanayinin kalite standardı henüz homojen değil.

• Kritik bileşenlerde yerli üretim derinliği yeterli değil.

• Tedarik zinciri üretimi ve planlaması daha güçlü olmalı.

Dışa bağımlı tek bir vida bile, 500 milyon dolarlık projelerin durmasına sebep olabilir.

Bu bir abartı değil; dünya savunma sektöründe yüzlerce örneği mevcut.

Türkiye’nin savunma sanayiinde birinci nesil başarıyı gösterdiği doğru;
ama ikinci nesil başarı kalite ve derinleşme ile gerçekleşmelidir.

Dijital Entegrasyonda Parçalı Yapı.                                          

Radar, sensör, komuta-kontrol, bilgi ağları…

Her biri ayrı kurum tarafından geliştirildiğinde entegrasyon gecikiyor.

Bu ne demek?

Modern savaşta saniyenin binde birinde (ms) akan veriyi senkronize edemezsen, üstün teknoloji üretmiş sayılmazsın.

Türkiye’nin savunma sanayii için Milli Dijital Omurga  ve Tek mimari, tek data havuzu  ve tek uyum protokolü.

Aksi halde kurumlar arası veri duvarları savaş alanında tehdit oluşturabilir.

Bürokrasi Hızlanmazsa Teknoloji Yavaşlar

Savunma projelerinin bir kısmı:

• Ağır onay süreçleri,

• Uzun sertifikasyon aşamaları,

• ve bürokratik tıkanmalar

nedeniyle geriye düşmemeli.

Dünya artık savunmada Agile, DevOps, iteratif üretim gibi yeni yöntemlere geçti.

Biz de bu süreçleri yakından takip etmeli ve uymalıyız.     

Aksi halde , 21. yüzyılın savaş alanında ve Ticaretinde yarışamayız.

Büyük Başarıyı Küçümseyemeyiz ama,

“Başarı Hikâyesi” Artık Yeterli Değil. 

Türkiye:

• Dünyaya İHA-SİHA satan,

• Otonom sistemlerde oyuncu olan,

• Deniz platformlarında iddialı hale gelen bir ülke.

Ama bu başarı doyum noktası değil, başlangıç çizgisidir.

Artık yeni bir çağ başladı:

Bilgiyi sadece kullanan değil, üreten bir Türkiye olmak zorundayız.

Motorun, alaşımını üretmek.

Sensörü satın almak yerine, çipini işlemek.

Yazılımı uyarlamak değil, çekirdeğini yazmak.

Elektronik harp yapabilmek , algoritmasını belirlemek.

Bunların her biri ayrı seçenekler değil;

Coğrafyamızın bize yüklediği kaçınılamaz mecburiyetlerdir.

Peki Ne Yapmalıyız?

İlk ve en acil adımlar:

Motor teknolojisi, elektronik bileşenler, malzeme teknolojileri ve yazılımda tam bağımsızlık.

• Üniversite tabanlı bilgi üretim ekosistemi kurulmalı,

• Nadir elementler ve manyetik malzemeler tamamen yerli süreçlerle önce saflaştırılmalı sonra sanayide kullanılmalı,

• Üniversiteler zorunlu olarak bilgi üretmeli, sisteme entegre olmalı ve zorlanmalıdır.

• Tüm savunma yazılımları tamamen yerli kod tabanına geçmeli,

• Savunma yan sanayisi kalite seferberliğiyle yeniden yapılandırılmalı,

• İnsan kaynağı hem korunmalı hem güçlendirilmelidir.

• Samaryumu biz saflaştırdığımızda,

• Çipi biz tasarladığımızda,

• Yazılımın hem açık hem kapalı kodunu biz daha iyi hale getirdiğimizde

• Radar modüllerini ve işlemcileri kendi bilim insanlarımız daha geliştirdiğimizde…

Bilgi Üretiminin Kalbi: Üniversiteler ve Bilim Ekosistemi.

ABD’nin savunma gücünün sırrı MIT, Stanford, Harvard,Yale gibi üniversitelerdir.
Bu üniversiteler öğrenci yetiştirmekten çok, bilgi üretmek için vardır.       
                                                            
Bilgiyi üretir ve savunma sanayiine aktarırlar; F-35’leri, F-22’leri, uçak gemilerini bu ekosistem ortaya çıkarıyor.

 Ar-Ge’yi sadece başarılı kurumların yanı sıra bu kurumlarla birlikte yurtdışı örneklerinde olduğu gibi bilgiyi üreten üniversitelerde bu sürece dahil olmalıdır.

“Türkiye’de üniversiteler sanayiye çözüm üretir gibi görünse de, gerçekte çoğu hâlâ yönetmelik, kadro ve bürokrasi üretmekle meşgul.  Bilgi üretemeyen üniversite, savunma sanayinin yüküdür.”

Türkiye’deki 201 üniversitenin ilgili bölümleri devlet tarafından bilgi üretmeleri  için teşvik edilmeli, hedef koyulmalı ve bu hedefe erişemeyen üniversitelere tanınan ayrıcalıklar ve imkanlar azaltılmalı ya da sona erdirilmelidir. Bu yöntem, hedeflerini  tutturamadığında  ABD’de MIT, Stanford, Harvard,Yale gibi bilim üreten üniversitelere sağlanan milyar dolarlık teşvikler kesilerek uygulanmaktadır.

Yaşanan Büyük Dönüşüm

Eskiden yalnızca gözlem yapabilen basit İHA’ların bile ithal edildiği dönemden, bugün ağır mühimmat taşıyabilen, otonom karar verebilen, yapay zekâ destekli platformları geliştiren bir ülkeye dönüştük.

Sadece havada değil:

• Denizin altında ve üstünde otonom sistemler,

• Elektronik harp çözümleri,

• Akıllı mühimmatlar,

• Komuta-kontrol ağları,

• İhracat rekorları kıran zırhlı araçlar…

Türkiye Büyük Bir Eşik Dönemde

Övgü değil gerçekçilik zamanı. Çünkü,  Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada “yavaşlamak” bile gerilemek demektir.

2025–2035 arasındaki dönem, Türkiye için ya teknolojik bağımsızlığın altın çağı olmalıdır. Aksi halde  yükselişin yavaşladığı kritik bir dönem hâline gelmemelidir.

“Türkiye bugünkü başarılarını alkışlayarak değil, eksiklerini cesaretle masaya koyarak güçlenir. Gerçek bağımsızlık için bunu yapmalıyız.

Bu başarıların sürdürülmesiyle  , Türkiye sadece bölgesel üretici değil,
küresel savunmanın  mimarı olabilir. Bu fırsatı değerlendirmeliyiz.

Kaynakça:

Türkiye Savunma Sanayii ve İstatistikler

Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB). “Faaliyet Raporları ve Yıllık Veriler.”

Savunma Sanayii Başkanlığı. “Türkiye’nin Savunma Sanayiinde Yerlilik Oranı Verileri.”

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ). “TUSAŞ Proje Tanıtımları ve Teknik Dokümanları.”

ASELSAN. “Yıllık Sürdürülebilirlik ve Teknoloji Raporları.”

ROKETSAN. “Savunma Sistemleri Teknoloji Raporları.”

BAYKAR Savunma. “Bayraktar TB2, Akıncı ve Kızılelma Teknik Bilgi Dokümanları.”

HAVELSAN. “Komuta Kontrol Sistemleri ve Siber Güvenlik Raporları.”

TÜBİTAK SAGE. “Milli Mühimmat Geliştirme Proje Yayınları.”

• Yeni Şafak. “185 ülkenin savunmasında Made in Türkiye var” — ihracat verileri üzerine haber.

• SavunmaSanayiST. “Türkiye savunma sanayii 20 yılda nereden nereye geldi?”

 Anadolu Ajansı (AA). “Türkiye’nin savunma sanayiindeki yerlileşme ve millileşme süreci.”

• Stockholm International Peace Research Institute (SIPRI). “Silah ihracatı verileri — Türkiye profili.”

Motor Teknolojileri, Malzeme Bilimi ve Nadir Elementler

• Kale Arge. “Türkiye’nin Yerli Turbojet/Turboshaft Motor Geliştirme Süreci.”
• TEI (TUSAŞ Engine Industries). “TS1400 ve diğer yerli motor projeleri teknik dökümanları.”
• Japon METI (Ministry of Economy, Trade and Industry). “Nadir Toprak Elementleri ve Manyetik Malzemeler Raporu.”
• US Department of Energy. “Rare Earth Elements Critical Materials Strategy.”
• MIT Materials Science & Engineering. “Superalloys and high-temperature turbine materials.”
• Royal Society of Chemistry. “Samaryum, neodimyum ve manyetik alaşımlar üzerine teknik notlar.”
 
Agile – DevOps – İteratif Üretim – Modern Savunma Yönetimi

• Atlassian. “Agile vs DevOps: What’s the Difference?”
• Asana. “What is Agile Methodology?”
• MITRE. “Agile in Defense Systems Engineering.”
• US Department of Defense. “DoD Agile Software Acquisition Guidebook.”
• DARPA. “Iterative Rapid Prototyping and Adaptive Development Methodologies.”
• Lockheed Martin. “Digital transformation, DevOps integration and rapid iterative development.”
• RAND Corporation. “Defense Acquisition Reform and Agile Practices.”
• NATO Science and Technology Organization. “Digital Integration & Interoperability Challenges.”
• IEEE Software. “DevOps and Continuous Integration in Mission-Critical Systems.”
• Harvard Business Review. “Why Big Defense Needs Agile.”

Dijital Entegrasyon, Radar, Sensör, Komuta-Kontrol Sistemleri

• NATO C4ISR Doctrine — “Command, Control, Communications, Computers, Intelligence, Surveillance and Reconnaissance Standards.”
• IEEE Transactions on Radar Systems. “Sensor Fusion and Multi-Platform Integration.”
• HAVELSAN. “Türkiye’nin dijital savunma mimarisi ve entegrasyon projeleri.”
• ASELSAN. “Radar ve elektronik harp teknolojileri teknik sunumları.”
• NATO Interoperability Standards and Profiles (NISP).

Beyin Göçü, İnsan Kaynağı ve Savunma Ekosistemi

• OECD. “Brain Drain and Skilled Labor Mobility Reports.”
• TÜİK. “Nitelikli insan kaynağı göç istatistikleri.”
• Sabancı Üniversitesi – Competence Based Management Reports.
• ASELSAN Akademi. “Savunma mühendisliği eğitim ve insan kaynağı stratejisi.”

YORUMLAR 2
  • Netice 2 saat önce Şikayet Et
    Bir savunma sanayi ürünü TSK envanterine girmedikçe ülkemiz savunması için bir anlam taşımaz. Yetmedi, TSK bu ürünü eğitip, tatbikatlarda kendi bünyesine adapte ederek taktiklerini oluşturmazsa envanterde bulundurmakta bir işe yaramaz. Firmalar hep ürettik diyor ama TSK saflarında pek çoğu görünmüyor. Hala eski ABD ve Alman ürünleri dolu envanter.
    Cevapla
  • Misafir 6 saat önce Şikayet Et
    Gerçekçi güzel bir inceleme......
    Cevapla