Nagehan Alçı
Nagehan Alçı
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

1 yılın ardından Gezi

GİRİŞ 01.06.2014 GÜNCELLEME 01.06.2014 YAZARLAR

Bu yazıyı yazdığım saatlerde (15 civarı) Gezi olaylarının yıldönümü sayılan vahim 31 Mayıs çadır yakma hadisesi nedeniyle Taksim’de çok geniş önlemler sürüyordu. Metro kapalı, park kapalı, hayat önemli ölçüde sekteye uğramış... Geçtiğimiz sene o son derece tuhaf çadır yakma hadisesinden sonra olaylar kontrolden çıkmış herkes başarısız bir sınav vermişti. Ben o hadiseden sonra çadır yakanların bir provokasyon yaptığını, emniyetten tasfiye edilenlerin bu işle bir ilgisinin olabileceğini bir yazıda ima etmiş, sonra da nedense malum vakıf ve medya çevrelerinden bir anda bunun aksini ispat etmek isteyen mesajlar almıştım. Hiçbir isim, adres belirtmediğim halde üzerlerine alınmışlardı. Sonra çok şeyler yaşandı Türkiye’de. Ve ben özellikle 17 Aralık’tan sonra o gün yaptığım tespitin ne kadar doğru olduğunu gördüm...
Gezi herkesin birçok ders çıkarması gereken acı bir deneyim olarak tarihe geçti. Oradaki ölümlerin, hak ihlallerinin sonuna kadar hesabının sorulması şart. Ben artık hükümetin bu travmayı üzerinden atması gerektiğini düşünüyorum. Elbette şiddet isteyen, ortalığı terörize eden gruplara karşı önlemler alınsın ama Gezi yasaklar ve engellemelerle anılmasın...

Alman basını neyi unuttu?

Başbakan Erdoğan’ın Almanya gezisi çok tartışıldı, çok konuşuldu. Geziden geriye bir salonu hıncahınç dolduran Ak Parti ve Başbakan destekçileri ve dışarıda, Ren Nehri’nin karşı kıyısında Erdoğan’a protesto gösterisi düzenleyen kalabalığın fotoğrafı kaldı. Bir de bu ziyaret öncesinden başlayarak Alman basınında geniş yer tutan ‘anti-Erdoğan’ kampanyası. Bence bu kampanyanın üzerinde özellikle durmak lazım...
Alman basınını mümkün olduğu kadar iyi takip eden biri olarak ben şimdiye kadar hiçbir konuda böyle büyük bir tek seslilik gördüğümü hatırlamıyorum. Başta Bild olmak üzere, Frankfurter Allgemeine, die Welt, der Spiegel... En ciddisinden en tabloidine kadar Almanya’daki basın ant içmişçesine Erdoğan karşıtı yayın yaptı. Elbette isteyen istediğini istediği gibi eleştirir ancak duygularını kontrol etmeyi becerebilen bir toplum olarak bildiğim Almanları ben son dönemde hiçbir konuda bu kadar duygusal görmemiştim. Başbakan Erdoğan ile ilgili tek bir serinkanlı analiz, bir ne olduğunu anlamaya dair meraka rastlamadım.
Haydi diyelim Erdoğan alışıldık, Batı’nın her dediğini kabul etmiş Türk politikacı imajının tam tersini çizdiği, Alman cumhurbaşkanı Gauck’a Türkiye ziyareti sırasında yaptığı eleştiriler nedeniyle çok sert sözlerle yüklendiği için Alman basınında ‘persona-non-grata’ ilan edilmiş olsun... Bu nedenle en sert yorumlar yapılsın, eleştiri dozu tavan yapsın... Ancak benim kabul edemediğim bir nokta var...
Bu ziyaretle ilgili oradaki basın birçok kişiye mikrofon uzattı. Orada yaşayan yazarlar ya da Alevi dernekleri üyeleri vs ile konuşuldu. Hepsinin bir ortak özelliği var: Çok katı bir Erdoğan karşıtlığı... (Örnek olarak bakınız Akif Pirinççi’nin Bild’de yazdığı makale). Tüm bu gürültü patırtı içinde tek bir Erdoğan destekçisine uzatılan mikrofon yok!

Yazının devamı için tıklayın >>>

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL