* * *

Burada saldırıyı analiz ederken örgütün artık homojen bir yapı olmadığını bilmemiz çok önemli. Öcalan yakalandıktan sonra örgüt içinde çeşitli başkaldırışlar ve kopuşlar oldu. Başını Murat Karayılan’ın çektiği bir grup, PKK dışında bir terör örgütü kurmak istiyordu. Hatırlayacaksınız, o dönemde Marmaris’te bir minibüste bomba patlaması gibi saldırılar yapıldı. O saldırılar bu kopuşun bir sonucuydu. Hatta böyle yeni bir harekete karşı çıkan, ‘Topal Nasır’ kod adlı Faruk Bozkurt gibi bazı isimler vurularak susturuldular.

* * *

Bu gelişmeler sonucu örgüt içinden TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) adlı oluşum çıktı. Karayılan’a bağlı çalıştığı ileri sürülen oluşum, metropollerdeki, sivillere yönelik intihar, sabotaj ve suikast eylemlerini sahiplendi. TAK, PKK’dan bağımsız olduğunu, ondan farklı hareket ettiğini iddia ediyordu. Karayılan’ın yanı sıra örgüt içinde ‘köylüler’ olarak adlandırılan, eğitim düzeyi düşük kadroları barındırıyordu. Dolayısıyla kontrolü kolaydı.

* * *

Bir yandan TAK gibi yapılar ortaya çıkarken öte yandan bu gibi oluşumların PKK’nın varlık sebebine aykırı olduğunu düşünen ve başını Osman Öcalan’ın çektiği bir grup da PWD’yı kurdu. Ancak Öcalan daha sonra bu oluşumdan uzaklaştı. Kürdistan Yurtsever Partisi PWD, sivillere yönelik eylemleri kınadı. Öcalan’ın yakalandıktan sonra Türk derin devletine hizmet ettiğini öne sürdü, PKK’nın en çok Kürtler’e zarar verdiği tezini savundu.

* * *

Güngören’deki saldırıya dönersek... Bunun altında PKK’nın olup olmadığını irdelerken örgütün birbirine zıt görüşler barındıran fraksiyonlara ayrıldığını göz önünde bulundurmak şart. Şayet saldırıda PKK imzası varsa o zaman örgütte TAK mantığının güçlendiğini söyleyebiliriz. Bu da PKK’nın yavaş yavaş mafyalaşmış bir taşerona döndüğü anlamına gelir.

* * *

PKK’nın böyle bir saldırı gerçekleştirmesinin altında TAK mantığı olabilir dedik ya... İşte bu mantık Türkiye’deki karışık ortama iyice çomak sokmak istemiş olabilir. Ancak öyle bile olsa saldırıyı büyük bir olasılıkla hiçbir zaman kabul etmeyecektir. Çünkü bu saldırı Kürtler’in örgüte sempatisini büyük oranda azaltır.

* * *

Güngören saldırısının arka planını anlamak için örgütte görev almış, ancak daha sonra kopmuş bazı isimlerin bir süredir yaptığı değerlendirmeleri takip etmek gerek. Bu değerlendirmelerin birçoğuna internet üzerinden ulaşılabiliyor. Örneğin yukarıda bahsettiğim PWD’nin internet sitesinde (www.pwdnerin.com) örgütün eski merkez komite üyesi Hıdır Sarıkaya’nın yazıları mevcut. Sarıkaya’nın, Hüseyin Kaytan ile birlikte kaleme aldığı “Labyris Operasyonu” başlıklı yazısı özellikle önemli.

* * *

Yazıda Sarıkaya, Öcalan yakalandıktan sonra örgüt içinde derin devlet ve Öcalan destekli bir tasfiye sürecine girildiğini, 2004 sonrasında yeni model bir PKK ortaya çıktığını ileri sürüyor. Ve bu sürece iki yüzlü bir Latin savaş baltası anlamına gelen “Labyris Operasyonu” adını veriyor.

* * *

Kısacası pazar günkü saldırıyı anlamak için klasik PKK algılamasının dışına çıkmak şart. Örgüte yakın birçok çevre son dönemde PKK’dan uzaklaşırken bazı gruplar da klasik mantığın dışında hareket eder hale geliyor. Sonuçta artık PKK deyince amorf bir yapıdan bahsedebiliriz. Bu yüzden Güngören’deki katliamı örgüt içinden bir grup yapmış olabilir. Ama aynı eylemi samimi olarak kınayan örgüt çevreleri de vardır ve olacaktır.

PS: Maalesef bu ülke kendinden başka dünyalara uzanmaya müsaade etmiyor. Bugün Barcelona’dan ve Salvador Dali’nin dehasından bahsedecektim. Önümüzdeki yazılara kaldı...

nagehan@nagehanalci.com