Kıbrıs'ın faturasını AKP ödeyecek
Kıbrıs yıllardır eskitilmiş ve çoğumuz için sıkıcı bir başlık haline gelmiş bir konu. Ancak bu kez durum farklı. Ada'da çok sert ve ilginç bir süreç başlıyor. Seçimden Derviş Eroğlu'nun partisi UBP'nin galip çıkması sadece Kıbrıs değil Türkiye'deki dengeleri de etkileyecek.
***
UBP çözümsüzlük politikası üzerine oturan bir parti. Hatta 'Çözümsüzlük çözümdür' lafı Derviş Eroğlu'na ait. Parti birleşmeye ve dolayısıyla AB'ye tek çatı altında girmeye karşı çıkıyor. Oysa Cumhurbaşkanı Talat ve Rum lider Hristofyas arasında devam eden bir süreç var. Şimdi ne olacak? Kuzey Kıbrıs'ın iki lideri iki ayrı telden çalınca ortaya bir kakafoni çıkmayacak mı? Elbette çıkacak.
***
Bu uğultu Kıbrıs'a olduğu kadar ve hatta daha fazla şekilde Türkiye'ye zarar verecek. Daha açık konuşmak gerekirse işin ucu AKP'ye dokunacak. AKP baştan beri Ada'da çözüm sürecine destek olmuş bir parti. Oysa şimdi ona ters bir hükümet oturacak Lefkoşa'da. Ve AB politikalarına soğuk bir Kıbrıs Hükümeti Ankara ile zıtlaşacak. Bu da müzakere sürecini olumsuz yönde etkileyecek.
***
Tablo net: Çözüm umudunu yitiren Kıbrıslılar tercihlerini 'şahinlerden' yana kullandılar. Asıl fatura ise Türk Hükümeti'ne kesildi. AB'de AKP'yi zorlu bir süreç bekliyor.
İsrail İmparatorluğu
Gittikçe yaygınlaşan yanlış bir kanı var. Zannediliyor ki yeni ABD yönetimi, Ortadoğu'da İran'la temas kurarak, Suriye ile buzları eriterek, Başbakan Erdoğan'ın Davos'taki çıkışına karşı keskin pozisyon almayarak İsrail'e olan desteğini azaltıyor. Oysa başta ABD olmak üzere dünyadaki Musevi lobisinin gücü öyle 'imaj' olarak yeniden kurgulanmaya çalışılan politikalarla sarsılacak bir güç değil.
***
Bunun en güzel örneği İsviçre'nin Cenevre kentinde yaşandı. BM'nin ırkçılık konferansı hafta başı burada yapıldı. İsrail'in yanında yer almak isteyen bir dizi 'güçlü ülke' konferansa rest çekti.
Nedeni şu: Konferansta İsrail'in siyonist politikalarını ırkçılıkla bir tutan bir taslak metin hazırlandı. Metin İsrail'i çok sert eleştiriyordu. Bu metne öncelikle ABD karşı çıktı ve konferansa katılmayacağını açıkladı. Onu, Almanya izledi. Sonuçta toplantıda ABD, Almanya, Kanada, İsrail, Hollanda, İtalya ve Avustralya temsil edilmedi. (İsrail'i saymıyorum bile)
***
Konferansa katılanlar ise başrollerde İranlı lider Mahmud Ahmedinecad'ı dinlediler. Ahmedinecad İsrail'e çok sert ithamlarda bulundu. Öyle olunca zaten boş olan salon neredeyse tamamen boşaldı. (Ahmedinecad'ın sözleri gereğinden ağır ve provokatifti ancak aynı ton başka bir hedefe yönelik kullanılsa koca salon boşalır mıydı acaba?)
***
Kısacası İsrail'in Obama döneminde eski etkin konumunu sürdüremeyeceği inancı doğru değil. Dünyanın karar merkezlerinin önemli bir bölümünde Musevi lobisi ve uzantıları oturuyor. Washington'ın 'İran'la diyalog kuralım, Ortadoğu'daki aktörleri güçlendirelim' mesajları bu dengeyi bozmaz. Önümüzdeki dönemin haritasını çıkarırken hayal kurmamak lazım.
Zaman gazetesi ne yapmak istiyor?
İstanbul (Erkek) Lisesi bu yıl 125. kuruluş yıldönümünü kutluyor. Aylardır devam eden bir dizi etkinlik var. Hepsi bu yılın başında planlandı. Biz mezunlar da yeri geldiğinde bu etkinliklere destek vermeye çalışıyoruz.
***
Etkinliklerden biri geçtiğimiz pazar günü Anıtkabir'e yapılan ziyaretti. Bu ziyaret halen öğrenci olanlar ve mezunları bir araya getirmek, okulun Atatürk'e olan saygısını sunmak amaçlıydı. Hepsi bu. Ve de daha önce de söylediğim gibi aylar öncesinden planlanmıştı.
***
Tesadüf bu ki aynı gün Türkan Saylan ve Mehmet Haberal için Anıtkabir'de bir eylem yapıldı. Aylar öncesinden bu iki ismin Ergenekon kapsamında adlarının geçeceği bilinemeyeceğine göre bizim lisenin organizasyonunun onlarla bir ilgisi yok.
***
Oysa Zaman gazetesi tutmuş, geçtiğimiz pazar günü tüm kötü niyetiyle 'Lise öğrencilerine zorunlu Ergenekon eylemi' başlıklı bir haber yapmış. Haberde öğrencilerin zorla(!) Ergenekoncular'a destek eylemine götürüldüğü iddia ediliyor.
***
Saylan ve Haberal'ı hemen 'Ergenekoncu' olarak etiketlemek ayrı bir tartışma konusu da Zaman'ın, Türkiye'nin köklü bir lisesini yalan yanlış haberlerle hedef tahtasına oturtmasının altında ne gibi bir niyet olabilir?
-
senaettin burak 16 yıl önce Şikayet Etsen kim analiz yapmak kim. demokrat bir gazeteciysen aydın doğan ve zihniyetinin ülkeye verdiği zararlardan bahset sonra zamanı tenkit et ergenekonu neden kör papağanlar gibi savunuyorsunuz sıkıntınız nedirBeğen
-
haki özkan 16 yıl önce Şikayet Et:))). ateş olmayan yerden duman cıkmaz hanımefendi.yapdığınız eylemlere ne gğzel kılıf uyduruyorsunuz.işin aslı ortaya cıkınca kıvırmaya başlıyorsunuz.eee unutmayın KESER DÖNER SAP DÖNER BİR GÜN GELİR HESAP DÖNER demiş mübarek atalarımız.hesaplarınız döndükce kıvranmaya başlıyorsunuz.bırakın artık bu yalanları.doğru yazın bir kerede.lütfen ömrünüz hayatınızda piyasaya cıkdığınızdan beridir sadece mac sonuclarınız doğru.baska doğru bir haber gösderebilirmisiniz bana.mümkün değil.Allah ıslah etsin AMİN.Beğen
-
Fırat Haspolat 16 yıl önce Şikayet EtKıbrıs ve AKP. KKTC AB'nin tüm isteklerine evet dese de AB'nin tavrında değişiklik olmayacaktır. AKP bunu gördü ve Kıbrıs'ta politika değişikliğine gitti, çünkü sonuç değişmeyecekti ama Uluslararası toplantılarda hem Kıbrıs'ı hem de Türkiye'yi çözümsüzlüğü direten taraf olmaktan kurtardı. Yani uluslararası arenada savunma pozisyonundan atak yapan pozisyona geçti. Bu durum fiili durumu değiştirmese de moral üstünlüğü getirdi. Dolayısıyla Kıbrıs seçim sonuçları AKP'yi etkileyecektir diyenler yanılıyor!Beğen