İki yıl önceydi. Frankfurt'un merkezinde yürüyordum. Karşıma sarıklı bir adam çıktı. Türkçe bağırıp çağırarak ilerliyordu. Adamın iki adım arkasında çarşaflı bir kadın vardı. Belli ki bağırışların hedefi o kadındı. Yanımdan geçerlerken adam önce yere tükürdü sonra da bana laf attı. O an ben de başımı öne eğdim. Aynı dili konuşmanın utancından belki. Belki de bu insan ile 'Türk' sıfatını paylaşmaktan duyduğum rahatsızlıktan.

***
O manzara Avrupalıların aşina olduğu bir manzaraydı maalesef. Almanya'da Türkler, Fransa'da Cezayirliler... Eski Kıta'ya göçmüş 'Müslüman' yığınlar eğitimsizlik, kültürsüzlük ve 'yurtsuzluk'larına bir çare bulamadılar. Bu yığınlar öyle 'ayrık otu' öyle 'kara koyun' kaldılar ki daha sonra ortaya çıkan 'iyi örnekler' bile onların yarattığı imajı düzeltmeye yetmedi. Avrupa 'Müslüman' deyince hep bu 'vandallar'ı getirdi aklına.

Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz