Ufukta sandık belirince, A’dan Z’ye kadar yıkım üzerinde anlaşmış olan ittifak, şimdiye kadar gizlemek durumunda olduğu gerçek yüzünün de göstermeye başladı.

Yegâne hedefi Erdoğan’ın indirmek olan bu yapının bu amaç uğrunda Türkiye’yi yıkıma sürüklemek istediği artık sır olmaktan çıktı.

Pazartesi günü açıkladıkları ‘mutabakat metninde’ bu maksat ayrıntılarıyla deklere edildi.

Akkuyu Santralinden tutun da Şehir Hastanelerine varıncaya kadar bu ülkenin hayrına ne varsa hepsini durduracaklarmış…

Bununla kalmayacaklar elbet, masanın ‘yedinci’ ortağı HDP/PKK’nın bütün talepleri, kayıtsız şartsız gerçekleştirilecek, FETÖ’nün de başta KHK’lıların görevlerine iadesi olmak üzere tüm beklentileri karşılanacak…

Vatana, millete ve İslâm’a düşman bu ihanet şebekelerinin arzuları yerine getirilirken 24 saat içinde sapkın LGBT’ye geçit verecek olan sözleşmeye de tekrar dönülerek yıkım operasyonunun üzerine tüy dikilecek…

Yukarıda saydığım hususların tamamı, mutabakat metninde madde madde zikredildi.

Bunlara bir gecede MİT, emniyet teşkilatı, valiler, rektörler ve devletin önemli kurumsal mekanizmalarının birkaç gün içinde hâk ile yeksan edileceği vaadini eklemedim bile…

Görünen o ki, anılan yapıyı sahaya süren ‘irade’ Türkiye’nin bir yıkım operasyonuna maruz bırakıldığı gerçeğini saklamak ihtiyacı duymuyor.

Düşünün, İYİ P, HDP/PKK’nın tüm taleplerine ‘eyvallah’ ediyor, SP ve diğer küsurat partiler LGBT konusunda çıtlarını çıkaramıyor, hep birlikte önlerine konan metni onaylamak zorunda kalıyorlar.

Vaat ettikleri ‘eski Türkiye’ dahi değil:

Bir daha asla emperyalist güçlere kafa tutamayacak olan bir devlet yapısı, dışarıya el açmaya mahkûm bir ekonomi ve her an bölünebilme tehlikesi ile karşı karşıya bir ülke…

Belirlenen strateji tamamen bu hususlara endekslenmiş.

Yıkımın önünde tek bir engel görüyorlar.

Allah’a boyun eğmekten ve millete bel bağlamaktan başka hiçbir harici unsura ‘eyvallah’ etmeyen Erdoğan!..

Bunu gayet iyi bildiklerinden olsa gerek, 6’lı masanın son toplantı akabindeki açıklamalarından, Sayın Cumhurbaşkanının anasının ak sütü kadar helal adaylığı üzerinde spekülasyon üretmeye çalıştılar

Mezkûr açıklamada aynen şunları söylediler:

“TBMM yenileme kararı almadığı müddetçe, Sayın Erdoğan'ın 14 Mayıs'ta yapılacak olan seçimlerde bir kez daha aday olması mümkün değildir. Cumhurbaşkanının, Anayasa’ya aykırı olarak üçüncü kez adaylığını ilan etmesi demokrasi tarihimize eklediği bir diğer kara sayfadır…”

“İnsan, nasıl bu kadar cahil nasıl bu kadar utanmaz olabilir!” dediğinizi duyar gibiyim.

Anayasadaki tüm sarahate rağmen, sürecin hiçbir kuşkuya mahal vermeksizin bu adaylığa uygun yürüdüğü gerçeğine rağmen oluşturulmaya çalışılan spekülasyon, ‘Korku Dağları Bekler’ deyiminin tahakkukunun kanıtı.

Bu hususta, kendi kendini nakzetme şampiyonu, bir dediğinin diğerini tutmadığına onlarca örnek verilebilecek olan tutarsızlık heykeli Kılıçdaroğlu yine başı çekti elbette.

Mayıs 2022’de bir TV kanalında açık açık ‘böyle bir tartışmaya girmeyeceğiz’ diyen Kılıçdaroğlu, kendi kendini yalanmakta yine bir sakınca görmedi.

Bu açıklamadan birkaç gün önce yeni atanan YSK başkanını hedef alması ve hatta tahkir etmesi, mahut ifadelerin habercisi gibiydi adeta. 

Apaçık bir şekilde ‘ön alma’ gayreti taşıyan ve tamamen hukuki bir vasfa bühtan etme vasatı sağlayacak olan bu kötücül yaklaşım, doğrusu Kılıçdaroğlu’na pek yakışıyor.

İlginç olan, herkese ‘ulvi’ diye yutturmaya çalıştıkları geçmişlerini bu menfur amaç uğrunda ceffelkalem silen diğer küsurat partilerin sözde liderleri…

Allah, kimseyi bunların düştüğü zillete duçar eylemesin.

Yazının başlığı bir atasözüydü.

Yıkım ittifakı unsurlarının anılan korku ile yatıp kalktıkları, açıklamalar ve mutabakat metinlerinin delaletiyle ayan beyan ortada.   

Birbirlerine oldukları gibi bu korkuya da mahkûmlar!

Dilerseniz yazıyı yine bir ‘atasözü’ ile noktalayalım.

“Korkunun ecele faydası yoktur!”