"Bir partinin genel başkanı, cumhurbaşkanı adayı olmamalı…

Velev ki seçildi, nasıl gidecek namusu ve şerefi üzerine yemin edecek?

Benim namusum ve şerefim bu kadar ucuz mu? 

Ben nasıl namusum ve şerefim üzerinde tarih huzurunda ve büyük Türk milletinin önünde diyeceğim ki 'tarafsız davranacağım'? O zaman demezler mi ‘Kardeşim, tarafsızsan sen nasıl falan partinin üyesisin?’”

Bu sözler ‘Sana Söz’ mottosuyla seçim çalışmalarını başlatan Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na ait…

Doğrudan Sayın Cumhurbaşkanını hedef alan bu sözlerin yenilir yutulur bir tarafı yok elbette.

Bol bol ‘namus’ ve ‘şeref’ edebiyatı yapıp bu kavramlar üzerinden tepinen Kılıçdaroğlu, son katıldığı bir TV programında adaylık sürecinde ve seçilmesi halinde istifa etmeyeceğini söyleyiverdi.

 *

Evet, Bay Kılıçdaroğlu, hangi sözüne inanalım?

Hangisi sensin, söyler misin?

Aday olurken istifa etmediğine ve (Allah korusun) seçildikten sonra da istifa etmeyeceğine göre, ‘namus ve şerefe’ dair çok sert bir şekilde ifade ettiğin ‘bu kadar ucuz mu?’ sorusunu nasıl cevaplayacaksın sahi?

 *

Peki, yerel seçimler öncesinde verdiğin şu söze ne demeli?

“Ben, bütün işçilere namus sözü ve garanti veriyorum. Eğer kazandığımız bir belediyede, belediye başkanı haksız yere bir işçinin işine son verirse, gelecek beni bulacak. Ben onun önüne düşeceğim, onun işini tekrar eski konumuna getireceğim ve eski işinde çalışma ortamını ona yaratacağım.”

 *

Bak, yine bol keseden esip savurmuşsun!

Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesinde 15 bin işçi haksız yere işten çıkarıldı.

Verdiğin ‘namus sözü’ ve ‘garantinin’ gereğini yaptın mı?

Herkes biliyor ki kılını bile kıpırdatmadın.

Dahası bu durum, umurunda bile olmadı.

Peki, seçim reklamı olarak ‘Sana Söz’ diyorsun ya, önceki verdiğin ve tutmadığın sözlerden mülhem sormak isterim ben de; bundan sonra vereceğin hangi söze inanalım Bay Kemal?

 *

“Dubai'de Ali Babacan, attığı imza ile Türkiye'ye ihanet etti! Bu bir ihanet belgesidir. CHP iktidarında bu belgeye imza atanları yüce divana göndereceğiz!”

 *

Bu sözüne ne oldu sahi Bay Kemal?

Şimdi artık ortağın olan Ali Babacan’a yaptığın suçlamalar geçerliliğini koruyor mu?

Yoksa onunla ilgili; “Bu genç liderle (Babacan) Türkiye'nin perişanlığına son vereceğiz. Onunla alın terini birlikte vereceğiz” şeklinde sarf ettiğin ikiyüzlülüğün heykelleşmiş ifadesi olan son söylediklerin mi geçerli?..

Hangisi?

 *

Bir de “Türkiye'nin en çapsız dışişleri bakanıdır. Espri zekâsı gelişmemiş, karikatür gibi bir adam.” dediğin Davutoğlu ile ilgili söylediklerin var…

Bu mu doğru yoksa kullanma tarihi en yeni olan şu sözler mi?

“Sayın Ahmet Davutoğlu gerçekten de güçlü bir entelektüel birikimi var. Bu süreci toparladı. O da çorbada tuzu olan çok değerli bir insan.”

 *

Görüldüğü gibi iki sözün birbirini tutmuyor Bay Kemal!

Sorun sadece söylediğin sözlerin birbirini tutmamasıyla sınırlı değil ne yazık ki…

Sen, verdiğin hiçbir sözü tutmuyorsun!..

 *

Hatırlarsan bir zamanlar, Baykal hadisesiyle ilgili birilerinin sana ‘kaset getirdiğini’ söylemiş, ‘bunlar kimdi?’ diye sorulduğunda önce; ‘maskeliydiler, görmedim’ demiş ardından mahkemeye verdiğin ifadede ‘hatırlamıyorum’ diye arka kapıdan kaçıvermiştin.

Orada bile iki sözün birbirini tutmamıştı be Bay Kemal!

 *

Şimdi kalkmış ‘Sana Söz’ diyorsun.

Biz, seni de ‘sözlerini’ de gayet iyi biliyoruz Bay Kemal!

Doğruluk, tutarlılık ve dürüstlük kaygısı taşımayan laf cambazlığından ibaret hepsi…

Aksini iddia ediyorsan eğer sadece şu ‘namus’ ve ‘şeref’ meselesine dair kendi sorduğun soruya cevap ver, biz ona da razıyız.

 *

Sahi, her şey ve hepsi, ‘bu kadar ucuz mu?’

Diriliş Postası