7 düvel,

İçerideki 7 işbirlikçi parti,

Bunların yedeği 7 tetikçi parti,

TÜSİAD’ın başını çektiği sermaye,

Amigoluk yapan medya ile sözde sanatçılar (yahut soytarılar) güruhu ve bilmem ne karın ağrılarının toplamı yüzde 45

14 Mayıs seçiminin karanlık yüzünün özeti böyle…

Gelelim aydınlık yüzüne…

Bütün emperyalist güçlere ‘dünya 5’te büyüktür’ diye meydan okuyan, on yıllardır mazlum Müslümanların kanını döken ve bahsi edilen emperyalist güçlerin şımarık çocuğu İsrail’e, ‘van minut’ çeken, Türkiye’nin tam bağımsızlığı adına destanlar yazan adam ve onun vefalı dostları/destekçileri, kurulan bütün tuzakları bozarak ve tüm zorlukları aşarak yüzde 50 bandına dayandı...

Öyle zorluklar ki, saymakla bitmez.

Dünyayı kasıp kavuran pandeminin etkileri tüm kıyıcılığı ile devam ediyor, hemen yanı başımızdaki bir savaş dünyadaki dengeleri tehdit ediyor ve daha birkaç ay önce yaşanan tabii bir afet, hem soyut anlamda hem somut anlamda her şeyi altüst etmekle kalmayıp yıkıcı etkisini devam ettiriyor…

İşte bütün bu kuşatılmışlığın ve zorlukların dayattığı sıkıntıların gölgesinde gerçekleşti seçim…

Ülke insanı, verdiği kararla bahsini ettiğimiz bu handikapların bilincinde olduğunu gösterdi hiç şüphesiz…

Bölücü terör örgütünün, FETÖ’nün ve bunlara eklemlenmiş marjinal yapıların, Türkiye’nin düşmesi için bütün ahlaki değerleri çiğneyerek durduğu noktayı konjonktürel bir sapma sayarsak, aslında seçimin çoktan neticelenmiş olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Türkiye, 28 Mayıs’taki ‘ikinci tur’ seçimini, safların daha netleşmiş olduğu bir vasatta idrak edecek inşallah.

‘Netleşmiş’ derken ilk turdaki endişelerden, bilinmezliklerden ve manipülasyonlardan azade iklimini kastediyorum elbette.

Bu ilk seçim öncesinde bir taarruzu andıran algı operasyonlarının, manipülatif anketlerin, süreç içerisinde kaos çıkarmayı hedefleyen ahlaksız teşebbüslerin, kökü dışarıda ‘montaj kaset’ saldırılarının ve panik ortamı üretmeye çalışan asılsız haberlerin hepsi akamete uğratıldı ve önemli ölçüde saf dışı bırakıldı elhamdülillah.

Neler miydi bunlar?

Mesela CHP’nin bir trol ordusu oluşturduğu ortaya çıkarıldı.

Hem de öyle böyle değil, milyonlarca trol ve sahte hesaptan oluşan devasa bir ordu…

Mesela parayla satın alınmış düzmece anketlerin kaynakları deşifre edildi.

Mesela Gürcistan’dan Türkiye’ye bir suikast timinin girdiği yönündeki hainane iddia derakap suçüstü yapıldı ve iddianın sahibi sözde gazeteci sorguya çağrıldı.

Bu aşağılık teşebbüs FETÖ’cülerle kurulan irtibat sonrasında gerçekleştirilmişti ve anında müdahale edilerek etkisiz hale getirildi.

Şüphesiz ki, bütün bunlar kendiliğinden olmadı.

İlk günden beri bu odakları mercek altına alan İletişim Başkanlığı, kelimenin tam manasıyla üstün bir başarı örneği sergileyerek, bu saldırıları önce göğüsledi ve sonra da kâmilen püskürttü.

Bu vesile ile İletişim Başkanlığının tüm birimlerine, ülkesini selamette görmekten başka hiçbir amacı olmayan bir vatandaş olarak, başkan Fahrettin Altun’un şahsında mahsus teşekkürlerimi sunarım.

Bu vesile ile 28 Mayıs’taki seçim çok daha ehven şartlarda cereyan edecek.

Öncelikle, ‘meclis çoğunluğu’ kaygısı olmayacak…

Yukarda tadat ettiğim unsurların olumsuz etkileri en aza inecek…

İlk seçimde Anadolu Ajansı üzerinden üretmeye çalıştıkları kaos teşebbüsleri anlamını yitirmekle kalmayıp bu yöndeki algı operasyonları bütünüyle boşa çıkmış olacak…

Hepsinden önemlisi, PKK, FETÖ ve irili ufaklı terör örgütleri üzerinden sokakların provoke edilmesi riski bütünüyle devre dışı bırakılmış olacak…

Herkes yalnızca, sükûn içerisinde oy kullanmaya, sandıkların açılmasına, oyların sayımına odaklanacak.

Sadece Cumhurbaşkanlığı seçimi olacağından bütün bunlar çok hızlı bir şekilde gerçekleşecek ve büyük bir ihtimalle saat 22’de her şey netleşmiş olacak.

Bu süreç içerisinde yapılması gereken şudur.

‘Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik’ gerçeğini göz önünde bulundurarak kalan son 10 günde şu ana kadar gösterilen gayretleri arttırarak tabir caiz ise vites yükseltmek ve en küçük bir gevşemeye fırsat tanımadan bütün gücümüzle kaldığımız yerden devam etmek, bizim için gerçek bir vazife hükmündedir.

Evet, kazanmaya hiç olmadığı kadar yakınız!

Evet, bilinmezliğin neden olduğu tüm olumsuzluklar geride kaldı.

Evet, halkın iradesinin tecellisi adına daha net öngörülerimiz var!...

Lakin tüm bu olumlu unsurların bizleri, atalete ve rehavete sürüklemek gibi bir açmazı da var!

Sakın ha!

Bir an bile gevşemeden ve bu vahim hataya düşmeden yola devam etmemiz gerekiyor.

Unutmamak lazımdır ki, rehavet çürütür ve ölümcül bir netice doğurur!

Allah rızası için, ‘Türkiye Yüzyılı’na açılan bu kapıdan geçmemizi sağlayacak bu seçimde elimizden gelen ne varsa yapalım ve Allah’ın izniyle bu badireyi de böylece atlatmış olalım…

Allah rızası için…