Nihat Nasır
Nihat Nasır
HABER7 YAZARI

CHP’de Bizans oyunları bitmez!

GİRİŞ 23.08.2023 GÜNCELLEME 24.08.2023 YAZARLAR

Kılıçdaroğlu, akıl hocalarının (yani FETÖ’cülerin) taktiklerini çok isabetli kullanarak, başındaki belayı savuşturmasını bildi.

Seçim hezimetinin hemen akabinde tabandaki ‘istifa’ sesleri her geçen gün artarak büyüdü ve bu ses, CHP medyası ile içerideki kimi odakları harekete geçirdi.

CHP’deki bu gelişmeleri değerlendiren çevreler, sanki yaşanan her şey gerçekmiş gibi sabah akşam ‘CHP’de kim genel başkan olur’ tartışmasıyla oyalandı.

Daha doğrusu Kılıçdaroğlu’nun, akıl hocaları marifetiyle kurduğu tuzağa düştüler.

Seçimin üzerinden henüz 2 hafta geçmişken ve ortalık ‘istifa’ sesleriyle dalgalanırken, bendeniz, 14 Haziran tarihli ve ‘CHP’de FETÖ ne derse o olur’ başlıklı yazımda yaşanacak olan tezgâhı ayrıntılarıyla yazdım.

Bakınız, haber7 okurlarına bu hususu nasıl aktarmışım.

                                         X     X    X

“Bu sütunun izleyicileri bilirler ki, bendeniz, öteden beri sözde ‘millet ittifakının’ bir üst irade tarafından dizayn edildiğini, ABD başkanı Joe Biden’ın, bu üst iradenin somut temsilcisi olduğunu, defalarca yazdım.

En az 4 yıldan beri ısrarla altını çizdiğim bu olgu gereği, Kılıçdaroğlu kendisine verilen ‘aday ol’ emrine uymuş, buna itiraz eden Meral Akşener de yine aynı emir gereği devirdiği masaya geri dönmüş, HDP/PKK’dan tutun da bütün sol ve komünist partiler ile sözde muhafazakâr partiler de yine bu emir gereği aynı safta durmaya mecbur kalmışlardır…

CHP, bir CIA aparatı olan FETÖ tarafından, daha Baykal tasfiye edilmeden önce kuşatılmıştı.

Bu kuşatmaya direnen herkes, birer birer enterne edildi ve kendisine genel başkanlığı sunanlara kesin bir bağlılık ve mutlak adanmışlık sözü veren Kılıçdaroğlu bu makama getirildi.

Kılıçdaroğlu geldikten sonra, CHP bütünüyle FETÖ’nün ve dolayısıyla CIA’nın kontrolüne girdi.

Bütün bunları neden mi tekrar ettim?

Şundan…

Malumunuz CHP’de, ‘bir değişim olur mu?’ sorusu gündemin birinci maddesi.

Herkes ve her şey bu meseleye odaklanmış durumda.

‘Değişim’ söylemiyle öne çıkan Ekrem İmamoğlu’nun genel başkanlık için yarışacağını iddia edenler var.

Aynı şekilde, daha dün, grup başkanı Özgür Özel; “ben de adayım” dedi malum…

Buna mukabil, istifa etmeyeceğini açık açık belirten ve partiyi yerel seçimlere götüreceğini söyleyen bir Kılıçdaroğlu var…

Şunu hemen başında ifade etmeliyim ki, bunların hepsi bir tiyatrodan ibaret.

Seçimden sonra adeta infial halinde olan tabanın, amiyane tabirle gazını almak için tezgâhlanan bir oyun da denebilir elbette.

Kılıçdaroğlu’nun karşısında gibi görünen İmamoğlu da bilerek bu oyunun içinde, Özgür Özel de…

İmamoğlu, ‘değişim’ ve ‘ben varım’ söylemini, aslında bir pazarlık unsuru olarak kullanıyor.

Kumpas kurmada pek mahir olan FETÖ’nün, aleyhindeki davada müessir olmamasını ve İBB için tek aday olarak belirlenmesini istiyor sadece.

Tek gayesi ve amacı budur!

Yoksa kendisi de gayet biliyor ki, eğer ciddi bir itiraz içine girerse, aleyhindeki dava kesinleşecek ve bırakın CHP genel başkanlığını, İBB başkanlığı bile hayal olacak.

Çok iyi (!?) bir tüccar olan İmamoğlu, pazarlığa buradan başlıyor ve kesin teminat aldığında da tekrar ‘babasının’ ‘yiğit evladı’ olduğunu dillendirmeye hazır.

Gelelim Özgür Özel’e…

Bakmayım ‘adayım’ demesine, bu Bay, herkesin malum olduğu üzere, Kılıçdaroğlu’nun has adamlarından birisidir.

Özellikle de FETÖ’nün bütün referans aşamalarından geçmiştir ve onların mutemet elemanıdır!

Onun rolü de ‘avcı kekliğini’ oynamak.

Buna bir tür pazarlık kızıştırma da diyebiliriz tabii.

Böylelikle CHP’de bir yarış varmış havası esecek, kendi medyaları ve kitlesi bu hususa kilitlenecek ve kongre süreçlerinin sonuna doğru Kılıçdaroğlu’na yönelik tepkiler nispeten küllenmiş olacağından, bu sorun en az hasarla atlatılmış olacak…”

                                               X    X   X

Evet, yazı buydu ve ben, o tarihte kimsenin fazla dikkate almadığı bu görüşü tekrar hatırlatma sadedinde, yazıldığı şekliyle aktarmanın gerekliliği açısından mecburen uzun tutmak zorunda kaldım.

Önceki yazıya nazaran güncelleyeceğim bir husus var sadece…

O da İmamoğlu’nun İstanbul büyükşehir belediye başkanlığına adaylık için o yazıda ifade ettiğim şekliyle çok da hevesli olmadığı gerçeğidir.

Malum, o tarihte seçim sonrasındaki tepkiler henüz netleşmiş değildi.

Mezkûr tepkilerin tabanda hayli makes bulduğunu hesaba katarsak, kurulacak bir ittifakın İmamoğlu’nun seçilmesini sağlayacak bir nitelikte olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Lakin o günlerde ittifak halinde İmamoğlu’nun seçilme ihtimali yarı yarıya idi…

Bu gün aynı şeyi söylememiz imkânsız gibi bir şey. Zira henüz ittifak meselesi netleşmediği gibi, ittifak olsa bile önceki seçimdekine benzer bir sinerjinin oluşması da hayli kuşkulu…

Netice itibarıyla CHP’de daha başında öngördüğüm kurgu, olduğu gibi devam ediyor ve yaşanan gelişmeler bahsi edilen kurgunun ayniyle tatbik edileceğini gösteriyor.

14 Haziran’daki yazımızın ana konusu, CHP’de FETÖ’nün isteğinin dışında bir gelişmenin yaşanamayacağı idi.

Bugün geldiğimiz nokta, bu olgunun pekişerek etkisini devam ettirdiğini gösteriyor.

Görünen o ki FETÖ, has adamı Kılıçdaroğlu’nu çizmedi ve başta Akşener olmak üzere ‘Millet İttifakı’ partnerlerini tekrar bir araya getirme azminde…

Önceki yazımda da ifade ettiğim gibi ‘emir demiri keser’ ve figüranlar kendilerine biçilen rolün dışına asla çıkamazlar!..

YORUMLAR 14 TÜMÜ
  • Bandırmalı 1 yıl önce Şikayet Et
    Kör ile yatan Şaşı kalkar....FETÖ ile yatan asla kalkamaz.....
    Cevapla
  • Kompataro 1 yıl önce Şikayet Et
    Bizans sizin yanınızda ufak uşak kalır..siz işin külliyatını yazdınız
    Cevapla
  • Burhan DURAN 1 yıl önce Şikayet Et
    Hocam katılıyorum teşekkür ederim.
    Cevapla
  • Mehmet Akif 1 yıl önce Şikayet Et
    Tiyatro tiyatro diye bağıranların oynadığı tiyatro...
    Cevapla
  • Selim 1 yıl önce Şikayet Et
    Kk fetö ve batı istesede, istemesede istifa etmez. Çünkü kk için koltuk nefes almak gibidir. Koltuğu giderse ölür.
    Cevapla