CNN International’in geçtiğimiz günlerde İstanbul belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ile yaptığı röportaj gündemdeki yerini hâlâ koruyor.

Buna sebep, hiç şüphesiz ki, Hamas hakkında sarf ettiği vicdanları yaralayan iftira mahiyetindeki sözleriydi.

Konuya geçmeden önce çokça tartışılan beyanattan kısa bir bölüm aktaralım dilerseniz.

“Hamas İsrail'de bizi çok üzen bir saldırıya imza attı. Biz, terör eylemleri aracılığıyla insanları topluca katleden her yapıyı terör örgütü olarak değerlendiriyoruz. Hamas’ın yaptığını kötü görüyoruz, kötü bir durum. Terör saldırısıdır.”

İmamoğlu ile neden böyle bir röportaj yapıldığı ve asıl amacın ne olduğu hususuna değinmeden evvel, birkaç mühim noktaya temas etmeden geçmek olmaz.

Öncelikle, Siyonist medya güdümündeki tetikçilerin tüm dünyayı yanılttıkları gerçeğinin altını çizmemiz gerekiyor.

Gerçek şu ki Hamas, sivillere yönelik bir saldırıda bulunmamış, bilakis Filistinli sivillerin hayatlarına kasteden ‘yerleşimcilerin’ işgaline direnmiştir.

Başta Sayın cumhurbaşkanı olmak üzere Hamas’ı ‘Kuvayı Milliye’ ile karşılaştıran herkesin kalkış noktası da esasen bu yaklaşımdır.

Bu anlayışın üzerinde durduğu husus tam olarak şudur!

Hamas, tıpkı Kuvayı Milliye gibi kendi vatanının ve insanın uğradığı soykırıma ve işgale karşı direniş sergileyen mücahit bir örgüttür!

Bu gerçeği yok sayan Siyonist medya ve emperyalist güçler, tüm bağlılarına ısrarla aksini söyleterek sadece gerçeği saptırmakla kalmıyor, masum insanların katline de gerekçe üretiyorlar.

İkinci olarak; yine Siyonist medya güdümündeki odaklar, şimdiye kadar çoğunluğu masum çocuklar ve savunmasız sivillerden oluşan yaklaşık 35 bin insanın öldürüldüğü gerçeğini gözlerden saklamak istiyorlar.

Artık tüm dünyanın “bu bir soykırımdır” kanaatine ulaşmış olması ve sorumluları için Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) ufukta görünmesi bu katil sürüsünü endişeye ve tehevvüre sevk etti.

Bu nedenle onlar da bu apaçık hakikati perdelemek maksadıyla dikkatleri başka yönlere çevirebilmek için bahse konu tartışmalarla gündemi manipüle etme yoluna başvurmayı seçtiler.

Ekrem İmamoğlu röportajının can alıcı noktaları, kuşkusuz ki, yukarıda zikrettiğimiz hususlardır lakin şu sorular eşliğinde, hesaba katılmamış çok daha önemli bir noktaya ulaşmamız işten bile olmaz.

Soru 1: Ekrem İmamoğlu kim oluyor da böyle bir röportaj için seçiliyor?

Soru 2: CNN International gibi dünya siyaseti ile ilgilenen bir TV kanalı, nasıl oluyor da asıl işi çöp toplamak ve kanalizasyon yapmak olan bir belediye başkanıyla siyasetin dibini bulan bir söyleşiye tevessül ediyor?

Soru 3: Beledi hizmetleri tedvirle görevli bir yöneticiye, dış politikanın en netameli hususlarından birisi neden sorulur ve program neden bütünüyle bu konu merkezinde gelişir?

Cevapları, 1-2-3 diye değil de harmanlayarak verelim.

Yakında izleyenler, önceki yazılarımın birinde ‘İmamoğlu’nun ABD’li yetkililer ile yakın diyalog içerisinde olduğunu ve ABD’nin bu belediye başkanına ciddi anlamda ümit bağladığını’ yazdığımı hatırlayacaklardır.

İşte meselenin can alıcı noktası bütünüyle budur.

Yani İmamoğlu, şu an başta ABD olmak üzere tüm batılı ülkelerin Türkiye için münasip gördükleri müstakbel cumhurbaşkanı namzedidir.

Sorulara bu gerçek ışığında baktığımızda cevaplar da yavaş yavaş kendisini gösterir zaten.

Evet, İmamoğlu ile belediye başkanı olduğu için değil, 2028’de Türkiye’nin cumhurbaşkanı olmasını istedikleri kişi olduğu için böyle bir röportaj yapılmıştır!

Sorular da özel olarak seçilmiştir!

Neden mi?

Şundan…

Herkes gayet iyi bilir ki, Amerika ve batı, birini destekleyecekse eğer, daha anlaşmanın en başında o kişiden bir takım sözler alır.

Söz almakla da kalmaz, her vesile ile muhatabının bu sözünde durup durmadığını test eder.

Bu, sadece İmamoğlu için geçerli bir şart değildir.

ABD (ve batı) hangi konuda olursa olsun anlaşma yaptıkları tüm muhataplarını bağlayacak bir deneme süreci öngörürler ve bu anlamda kendilerine bağlılık sözü veren müminlerinden periyodik aralıklarla “tecdid-i iman” etmelerini isterler.

İşte, Ekrem İmamoğlu'nun mezkûr açıklaması, bahsini ettiğimiz ‘iman tazelemenin’ bir gereğidir.

Yaklaşık 35 bin masum insanı katleden Siyonistlere tek kelime ile olsun eleştiride bulunamayan İmamoğlu’nun, bırakın katil İsrail devletini, PKK ve FETÖ için bile bu netlikte bir ifade kullandığını hatırlayan var mıdır sahi?

Ciddi söylüyorum, ben duymadım, görmedim.

Varsa da görmek isterim…

Evet, yukarıda da dikkat çektiğimiz gibi ABD, mutemet adımı saydığı İmamoğlu’nu test etti ve verdiği sözlere hangi oranda bağlı kaldığını göstermesini istedi.

Bunun için CNN International aracı olarak görevlendirildi.

İmamoğlu da o menfur, vicdansız ve soykırımcı katilleri destekleyen zalimane cevabı ile efendilerine olan bağlılığını tüm dünyaya gösterdi.

Cevabın Türkçe meali de şu aslında:

“Merak buyurmayınız efendim, ben sözüme sadığım ve en az sizin kadar gâvurum!..”

CNN International’in ‘bayram değil, seyran değil’ röportajının asli nedeni tam olarak budur!..