Ağva'ya 14. yüzyılın ikinci yarısında Konya, Karaman ve Balıkesir'den gelen Türkmen boyları yerleşmiş. Bugünkü Ağvalılar da aynı Türkmen boylarının çocukları.

Ağva otel açısından da zengin bir belde. Ayrıca, otel ve motelleri kendine özgü mimarileri ile hemen dikkat çekiyor. Ağva 'da bir otel arıyorsanız çoğunu Göksu Nehri kıyısında bulabilirsiniz.

Yerinde duramayanlar için de ideal belde…

Balık avlamaya meraklıysanız Ağva kıyıları sizin için biçilmiş kaftan. Burada balığa doyacaksınız. Karadeniz'e kıyısı olması ve iki nehir arasında kurulması sebebiyle burada her tür balık bulunuyor. Ağva'nın merkezindeki gözünüze çarpacak en önemli şeyler balıkçı tekneleri. Balıkçılarla sohbet edebilir, çay içebilir hatta birlikte balığa bile çıkabilirsiniz. Yöredeki tesislerde her zaman mevsimin taze balıklarını bulabilirsiniz. Tabi kesenin ağzını açmak kaydı şartıyla.

Eşsiz tabiatıyla keşfedilmeye hazır Ağva'da, yaz kış su sporları (dere kıyısında kano, deniz bisikleti) kış aylarında fitness, doğası itibariyle trekking ve avcılık yapabilirsiniz. Ormanda yürüyüş, koşu, bisiklet, kamping gibi aktiviteler için son derece uygun olan Ağva, yazın Karadeniz'in hırçın sularında serinlemek isteyenler için de ideal. Kaplumbağa, ceylan, kurt, çakal, yaban domuzu, tilki, birçok kuş türü barındıran Ağva avlanmaya da çok uygun. Temiz havayı buram buram solumak, romatizmal hastalıklara iyi geldiği söylenen şifalı kumsalında yürümek, dere kıyısındaki restoranlarda lezzetli balıkları tatmak da Ağva'nın keyfine varırken ihmal etmemeniz gerekenler.

Ağva'da pazar cuma günleri kuruluyor. Bu pazarda yöre insanının kendilerinin yetiştirdikleri ürünlerini bulabilirsiniz. Hem bu ürünler doğal, hormonsuz ve sağlıklı. Ayrıca çarşı içinde yer alan 70 yıllık fırından alacağınız ekmekğin ünü Ağva'nın sınırlarını bile aşmış durumda. Burada yiyeceğiniz ekmeğin tadına başka hiçbir yerde varamayabilirsiniz.

Ağva'ya gelirken yanınıza fotoğraf makinenizi almazsanız, yemyeşil doğayı, ağaçlar arasından Karadeniz'e dökülen nehirleri gördüğünüzde pişman olabilirsiniz.

Ağva’da alışveriş;

Ağva öyle büyük alışveriş merkezleri, kocaman mağazaları olan bir bölge değil; merkezde ve sahilde yaz aylarında ufak dükkanlarda hediyelik eşya, Şile bezi ürünleri alabileceğiniz  yerler bulunmakta.

Medeniyetlerin uğrak yeri…

Ağva, Hititler, Frigler, Romalılar ve Osmanlılar gibi bir çok uygarlığın geçiş yeri olmuş. M.Ö. 7.yy. uzanan tarihin kalıntılarına Ağva' ya bağlı civar köylerde rastlamak mümkün. Kalemköy' de Romalılara ait kilise kalıntıları ve mezar taşları, Hacıllı köyünde, 3.yy. sonu - 4.yy. başlarında bulunan Gürlek Mağarası, Hisar Tepe'de bulunan kale kalıntısı, Sungurlu mahallesindeki dağ değirmeni önemli buluntular. Ağva'ya 14. yüzyılın ikinci yarısında Konya, Karaman ve Balıkesir'den gelen Türkmen boylarını yerleştiği söylenmekte. Bugünkü Ağvalılar da aynı Türkmen boylarının çocukları olarak biliniyor ve buranın yerli halkına “manav” deniyor.

Kusursuz bir çevre…

Ağva, Karadeniz kıyısında 3 km. uzunluğunda kumsala sahip. Yerleşim yerleri çoğunlukla hayli içeride ve çamlıkların arkasında yer aldığı için burada deniz kirliliği yaşanmıyor.

Doğal plajı ve doğa harikası yeşili, etrafında yer alan bakir koylar, adacıklar, ormanlarla doğallığın iç içe ve oksijen oranının çok yüksek olduğu bir bölge. Kilim Koyu, Gelin Kayası, Saklı Göl mutlaka keşfedilmesi gereken yerler. Gelin Kayası denmesinin sebebi, beyaz olması ve duvaklı bir geline benzemesi.

Nehir kenarı oteller, lokantalar, çay bahçeleri, yanaştığınızda satın alabileceğiniz haşlama mısır satıcılarıyla bezenmiş durumda. Ama onlarda doğanın bir parçası sanki. Gözünüzü tırmalamayı bırakın bir yere, varlıklarıyla ayrı bir güzellik katıyorlar beldeye. Nehir kenarındaki meyve ağaçları, fındık tarlası, erguvanlar, bahar tomurcuklarıyla evreni şenlendiren yeşil dostlarımız güzelliklerin odağında.

Özellikle erguvan ağaçlarına bittiğimi söylemeliyim. Bir kraliyet balosuna katılacak en gözde prensesin elbisesi hissi uyandırır bende. Göz kamaştırıcı rengi, dökümlü bir kumaşı andıran kadifemsi görünümü, elbisenin gösterişini tamamlayan kuyruk misali yoğunluğundan yerlere kadar inen çiçekleriyle en, en, en gözdoyuran bitki bana göre. Ama siz çiçeği bahane, meyvesi şahane diyenlerdenseniz kirazı tek geçebilirsiniz elbette.

Bisiklete ne hacet!

Isınacağına günden güne soğuyan mübarek havanın metobolizmamda yaptığı titreme etkisinden ötürü bisiklete binmekten vazgeçiyor, deniz bisikletiyle yetinmeye karar veriyorum. Lakin pedal çevirmek göründüğü kadar kolay değil. Özellikle yanınızdan sıklıkla geçen motorların suda oluşturduğu kaos menşeili ani dalgalanmalar, ayaklarda yer yer kıramplara varan yan etkiler meydana getirmekte. Manzara o kadar mı güzel olur Allah’ım. Sen nelere kadirsin. Bazen çoştuğunu, şu evrenin belli yerlerine nokta atışı yaptığını düşünmekteyim affına mahsuben. Bu güzellikleri görünce altlarından ırmaklar akan adn cennetlerini tasavvur dahi edemiyor insan.

- Bitti-

Nuray Kahraman - Haber 7
nuraykahraman78@hotmail.com